Paylaş
Çünkü sergiler ücretsiz, törensiz ve davetsiz.
Yani Bienal had safhada hafif, sevenine de sevmeyenine de kapıları sonuna kadar açık...
Bu haliyle Bienal, “Zaten bir şey anlamıyorum, üstüne bir de boşa para vermeyeyim” diye endişe tünellerinde kaybolanı bile “Bir uğrasam ne çıkar” seçeneğine mutlaka itecektir.
Bu pencereden bakınca kesinlikle iyi hoş.
Ama malum, sokakta öyle zeki şeyler oluyor ki Bienal eserleri Türk’ü ne kadar keser, emin olamıyorum.
Bienal’e ihtiyaç var mı diye kışkırtmam bu yüzden.
Yıkık binalara pembe yorgan!
Şöyle bir programı tarayınca iki iş özellikle ilgimi çekti Bienal’de.
Bir tanesi, Mülksüzleştirme Ağları projesi.
İsmine bakınca korkutucu görünüyor, ama size öz Türkçe’sini söyleyeyim: Bir tür “kimin eli kimin cebinde” haritası yapmışlar.
Hem de öyle bir harita ki, inanılmaz.
İşin içinden çıkamıyorsun.
Kentsel dönüşüm sürecinde devlet ve özel şirketler arasında ne tür ortaklıklar kurulmuş, dönüşümün yüklenicisi olan firmalar başka hangi firmaların yönetiminde gibi deli işi bir ilişkiler ağı çıkarılmış.
Diğer çarpıcı iş ise Mısırlı sanatçı Amal Kenawy’ye ait.
Yıkık dökük bir binayı pembe yorganlarla kapladığı işi tıpkı gri merdivenleri rengarenk boyamamız gibi bize yeni ilham kapıları açabilir diye düşünüyorum.
O kadar berbat bina var ki, neden onları renklendirmeyelim ki?
Tamam, yorgan biraz zor olur, ama daha pratik yöntemleri buluruz.
Ne de olsa Bienal ruhlu insanlarız.
Dışardan çaktırmasak da…
Kapoor’un dansözle eğlenmesi suç mu
Sakıp Sabancı Müzesi’nde açılan sergisi için İstanbul’a gelen ünlü sanatçı Anish Kapoor’un, açılış sonrası Arabesque adlı mekana gidip dansözlerle oynaması, hatta çiğ köfte yemiş olması eleştiriliyor.
Sanırım Kapoor o gece Changa’ya götürülseydi, daha “cool” bulunacaktı.
Belli ki daha oryantal bir şeyler görmek, tatmak istemiş Kapoor. Ne var bunda?
Ayrıca dansöz ve çiğ köfte ikilisinden hala neden bu kadar ürküyoruz? Varsın Kapoor çiğ köfteleri hüpletsin, kollarını iki yana açıp oynasın.
Kasılmaya gerek yok, bir sakin…
İçinden Rihanna geçen takılmalar
-KIYAFET Rihanna her ülkenin bayrağının yer aldığı bir tulum giyerken görüntülenmiş. Bizim bayrağımız Rihanna’nın boynunun hemen altındaki kısma, yani en üste denk gelince medyamızda bir sevinç çığlığı:
“Türk bayrağını en güzel yere koydu!”
İyi ki bayrağımızı kazara popo kısmına filan koymaya kalkmadın Rihanna, iyi ki...
-BİLİNÇALTI Dikkatli okur gibisi yoktur. Seni uyarır, bak bunu yazmıştın zamanında der.
Dünkü yazıyla ilgili böyle bir şey oldu.
Miley Cyrus’un Wrecking Ball klibinin ağlak başlangıcıyla Sibel Can’ın Kanasın klibindeki ağlama sahnelerini birbirine eşdeğer tutmuştum ya...
Meğer daha önce de Rihanna’nın Stay klibindeki yakın plan kareleri Kanasın’a benzetmişim.
Anladım ki bilinçaltımda bir Kanasın yarası var!
Her yabancı klipte aklıma geliyor, su yüzüne çıkıyor, habire hatırlıyorum. Psikoloğa gitmem yakındır...
Paylaş