Barda karısına küfreden adam

Perşembe gecesi şehrin popüler kulüplerinden Anjelique’in onuncu yılı nedeniyle verilen partideyim.

Haberin Devamı

İçeride Anjelique’in alışık olduğumuz 20’lik kitlesi yerine daha çok 30 yaş üstü bir kalabalık var.
Herkes özel olarak davet edilmiş ve su gibi içmek üzere sözleşmiş sanki. Bardakiler içki yetiştiremiyor, garsonlar siparişi kalabalık dolayısıyla yarım saat sonra filan getirebiliyor. Böyle bir hıncahınç durumu söz konusu.
Arkadaşlarla üstümüze dökülen birkaç kadehten sonra bara sığınıyoruz. Buradan etrafı gözlemlemek en güzeli diye.
Derken iki adım ötemizdeki alımlı kadın, yanından geçen bir adamı durduruyor.
Durdurur durdurmaz da adam kadının yüzüne öfkeyle dönüp küfürleri savurmaya başlıyor.
Kadın şaşkın, bir şeyler söylemeye çalışıyor ama nafile... Adamın öfkesi duracak gibi değil. Küfürlerine devam ediyor ve dahası kadını iteklemeye başlıyor! Hatta bir ara tokat atmaya yelteniyor, elini kaldırıyor, ama başarılı olamıyor.
Araya giriyoruz tabii, gönüllü bir “dağılın” timi olarak... Adamı Cem Büyükhanlı alıyor, sakinleştirmeye çalışıyor. “Herhalde arkadaşı” diyorum içimden.
Kadın ise ağlamaklı, sinirleri bozuluyor. Israrla “Onu bir tek ben sakinleştiririm” diyor bize.
“Böyle söylediğine göre” diyorum, “Sevgilisi filan.”
Yok, meğer evlilermiş! Güya adam kıskanmış karısını, o yüzden üstüne yürümüş.
İyi de, ne olursa olsun herkesin ortasında karısına küfretmeye, böyle itip kakmaya hakkı var mı? Tabii ki yok. Bir erkeğe yakışmıyor böyle höt zöt ilkel tavırlar.
Hele mesleğinin mimarlık olduğunu öğrendiğim birine hiç.

Haberin Devamı

Dinle dinle nereye kadar

Hararetli bir şekilde konuşuyoruz arkadaşımla.
Bu kez mekan, W Oteli’nin lounge’u.
Evet yine bir davet ve yine aynı insanlar etrafta. Ama bizim arkadaşımla derdimiz başka.
Epeydir görüşmemişiz ve bu yüzden sohbetimiz ışık hızında ilerliyor.
Derken bir adam ve kadın “Merhaba” deyip teklifsiz bir şekilde dalıyorlar muhabbetimizin içine.
“Ne oluyor, kim bunlar?” demeye fırsat kalmadan, kadının derdi anlaşılıyor.
Kızı şarkıcıymış, bir yerde sahne alıyormuş, sesi çok güzelmiş, bir gün mutlaka dinlemeliymişim, filan...
Bunları tatlılıkla anlatsa iyi. Ukala bir tondan aktarıyor hepsini kadın.
Ve bir sohbeti böldüğünün farkında değil. Tam şuursuz.
Bende de gereksiz bir peygamber sabrı var, dinle babam dinliyorum. Ama bu zamanda nezaket bir yere kadar tabii. Çünkü insanlar nezaketinizi fena halde kullanıyor üstünüzde tepiniyorlar!
En sonunda kadının cümlelerini yarıda kesip uzaklaşıyoruz yanından arkadaşımla.
Ve bir kez daha şaşırıyorum: İnsanların iletişim kurmadaki beceriksizliğine ve bencilliğine...

Haberin Devamı

Oyuncu kişiye bar önerisi

Bir tiyatro oyununda gay karakteri canlandırdığı belirtilen Paşhan Yılmazel demiş ki: “Kadınlardan yardım aldım. Eşcinsel biriyle çalışsaydım kopyanın kopyası olurdu. Bir kadından efemine nasıl davranıldığını öğrenmek çok daha etkili oldu.”
Oyuncu kişinin ağzından böyle fena halde dümdüz (ova) ve dar (koridor) mantığı duymak tuhaf tabii.
Kendisine tavsiyem, araştırma yapmak üzere acilen Tek Yön, Love gibi şehrin popüler gay barlarına gidip gözlem yapması.
 Kafasını kuma gömmemesi. Karikatürize karakterler canlandırmaması.

Yazarın Tüm Yazıları