Paylaş
İlk zamanlarını anımsıyorum.
Beyoğlu Fitaş’ın içinde dört dönüyorduk meraklı bir kitleyle beraber. Çünkü izlediğimiz filmler İstanbul Film Festivali’nde gördüklerimizden farklıydı.
Hepsi umursamaz, genç ve fazlasıyla sarsıcıydı.
Bu yüzden Bağımsız Filmler Festivali’nin seyircisi de kendine özgü oldu. Yıllar geçse de özünden bir şey kaybetmedi. Dahası, festivale yeni bölümler eklendi, büyüdü. İzmir ve Ankara ayakları yapılmaya başlandı.
Ve bu gece Tim Burton’ın Big Eyes filminin Cinemaximum Kanyon’daki galasıyla yeni bir festival başlıyor.
22 Şubat’a kadar İstanbul’da sürecek olan !f, 26 Şubat itibariyle ise soluğu İzmir ve Ankara’da alıyor.
ALİ BETİL O FİLMİ ANLATIYOR
Festivalin ilgi çekici birçok filmi var.
Ancak içlerinden bir tanesi, Ira Sachs’in Love is Strange/Aşk Başkadır’ı özel bir ilgiyi hak ediyor.
Cumartesi günü gösterilecek film, hem 2014 yılı içinde birçok festivalde ödül aldı, hatta Oscar’ın da adaylarından olması bekleniyordu.
Hem de yapımcılarından biri Türk: Ali Betil.
Amerika’da yaşayan ve bir süredir İstanbul’da olan Betil’le, bu film ve yapımcılık serüveniyle ilgili konuştum. İşte söyledikleri:
* Kişisel yolculuğunuzu merak ettim. Yola nerede başladınız? Sektöre ilk adım nasıl gerçekleşti?
Boston’da tarih okuyordum. Birine aşık oldum. Tiyatrocuydu ve filmle ilgileniyordu. Bunun üzerine üniversitede ünlü bir deneysel filmcinin atölyesine katıldım. Bir haftalık denemeden sonra filmle ilgilenmeye karar verdim ve kendimi Columbia Üniversitesi Film Bölümü’nde buldum!
* Aşk Başkadır yapımcılık yaptığınız ilk film değil. Yönetmen Ira Sachs ile Keep The Lights On filminde de beraber çalıştınız. Onunla nasıl tanıştınız?
Ira Sachs ile İstanbul Kitap Fuarı’na gelen Claire Messud adlı yazarın önerisiyle tanıştım. Sakinliği ve içtenliğiyle benim tanıdığım New York’lulardan farklıydı. Çok cana yakındı. Dünya görüşlerimiz de birbirine uyunca New York’ta önemli bir dost edinmiş oldum.
* Ve birlikte Hollywood maceranız başladı...
Evet, Ira bana ilk projesini gönderdiğinde tam düşündüğüm film dedim ve yapımcılığını üstlendim. Keep the Lights On (Işıklar Açık Kalsın) önce Sundance yarışma bölümünde gösterildi.
Daha sonra Bağımsız Ruh Ödülleri’nde (Independent Spirit Awards) dört dalda aday olunca kendimi bir anda Silver Lining Playbook ve Moonrise Kingdom filmleriyle yarışırken buldum. Silver Lining Playbook bağımsız ödülleri aldı, ertesi gün de Oscar’ı. Hollywood öyle başladı diyebilirim. Şimdi de Aşk Başkadır ile dört dalda adayız Bağımsız Ruh Ödülleri’ne.
Ve bu sefer Inaritu’nun Birdman’i ile yarışacağız.
* Peki yaptığınız işi, yani executive producer’lığı anlatır mısız biraz...
Executive Producer yönetmenin patronudur. İlk konsept aşamasından itibaren filmin senaristiyle yönetmenin uyum içinde çalışıp çalışmadığını gözlemler. Filmin dağıtım stratejisini belirler. Ben de Keep The Lights On’a hem finansman buldum hem de Aşk Başkadır’ın hangi konu hakkında çekilmesi gerektiğini söyleyen ve dağıtım stratejisini belirleyen kişi oldum.
* İşbirliğiniz bundan sonra devam edecek mi?
Üçüncü filmin senaryosu bitti. Ama ben yeni bir maceraya açılıp sanırım hiç tanınmayan bir yönetmenle devam edeceğim. Ayrıca yönetmenlik yapacağım bir proje var.
EŞCİNSEL EVLİLİKLE İLGİLİ FİLM
* Keep the Lights On filmi New York’lu iki genç eşcinsel erkeğin gelgitli ilişkisini anlatıyordu. Aşk Başkadır ise 39 yıldır beraber olan Ben ve George’un evlenmesiyle birlikte değişen hayatlarını anlatıyor. Nedir bu filmin derdi?
Aşk Başkadır, Amerika’nin kendi içindeki en önemli tartışmalardan biri olan eşcinsel evlilikle ilgili ilk film.
Keep the Lights On’un aksine bu sefer daha geniş bir kitleye hitap eden bir film olsun istedik. Sony Pictures Classic’in aldığı iki filmden biri oldu. Filmi alma sebeplerini de bize, 50 yaş üstü kadınların hoşlanacağı bir yapım olarak izah ettiler!
Paylaş