Arzu tramvayının son durağı: İlla ki Topçu

Kadir Topbaş son kararı böyle müjdeledi.
İnsan iyi niyetle gayet saf şunu düşünüyor:
Koskoca Beyoğlu’nda müze olarak değerlen-
dirilecek bir sürü eski bina mevcutken neden meydanın ortasına sıfırdan eski çakması bir bina kondurulmaya çalışılır ki?
Ve park ve o ağaçlar illa ortadan kaldırılmak istenir ki?
Topbaş gayet samimi bir şekilde bu ısrarın altını dolmakalemle çizdi zaten:
“Topçu Kışlası’nın yapılmasını Başbakan arzu ediyor.”
Bu kadar...
Yani müze sosu bahane 2013 model Topçu şahane.
Başbakan’ın arzu tramvayına bindik son sürat gidiyoruz, bakalım daha neler olacak...

Geleceğin Gezi’si nasıl olmalı

Evet, düne kadar “mecbur kalınmadıkça içinden geçilmeyen park” olarak belleklere kazınmıştı Gezi.
Bakımsızdı, çoğu zaman çöp doluydu.
Geceleri güvenli bulunmazdı.
İki haftadır ise Gezi’nin gerçek anlamda bir park oluşuna tüm ülke hep beraber şahit oluyoruz!
Hükümet Topçu Kışlası inadından vazgeçer ve nihayet burası park olarak kalırsa aslında yapılacaklar yeni başlıyor.
Bir kere park betondan arındırılmalı. Bu kadar beton dökülmüş bir park olmaz, olmamalı...
Havuzun etrafı mesela daha çok yeşillendirilmeli, daha çok çiçek ekilmeli.
Ve banklar mutlaka yenilenmeli...
Şu son haftalarda olup bitenlere bakarsak saydıklarımın olması da hiç hayal değil aslında!

Direniş eğlence hayatında neleri değiştirir

İlk beş-altı gün gece hayatı Gezi Direnişi’nden oldukça etkilendi.
Öyle ki Bebek’in meşhur Lucca’sının ilk kez akşam 9’da kapandığını gördü müdavimler.
Doğaldı, çünkü herkes ya internet başında ya da bizzat alanlarda olayları takiple meşguldü.
Bir de onca fırtına koparken sokaklarda, bir mekana gitmek “şımarıklık” olarak algılandı çoğu kişi tarafından.
Şimdilerde yavaş yavaş eski haline dönüyor gece hayatı.
Çünkü böyle günlerde insanlar birbiriyle daha çok etkileşimde olmak ister.
“Ne olup bitiyor”u anlamak ve gidişatı analiz edebilmek için...

KARAKTERLİ MEKAN DÖNEMİ

Ama birçok konuda olduğu gibi gece hayatında da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Mesela:
Artık çılgın eğlencelerden ziyade bar/yemek sohbetleri ağırlık kazanacak.
Dolayısıyla öyle yerlere akın edilecek.
Çünkü konuşmak en önemli ihtiyaç olacak.
Bilmem ne yemeği ya da içkisi değil...
Düne kadar “zenci bebek”in konuşulduğu kafelerde politika rüzgarı esecek olması kehanet değil.
İnsanlar an be an takip ettikleri gündemi konuşacaklar. Hatta gündeme kayıtsız kalan ayıplanacak!
Dahası karakterli mekan dönemi başlayacak.
Biber gazından kaçanların sığındığı mekanların kalplerde taht kurması, kapısını kapatanlardan ölesiye nefret edilmesi örneğinde olduğu gibi işletmecisi ve çalışanlarıyla direniş sürecinde rengini belli etmişlere akın edilecek.
Etmemiş olanlara ise mesafe konulacak...