Anlık familya düşünceler

Anneler ve oğulları... Türkiye’nin gidişatını aslında bu ikisi arasındaki su terazisi ilişkinin dengesi/dengesizliği yönetiyor gizliden gizliye.

Haberin Devamı

Babalar ve kızları değil maalesef.
Ya da anneler ve kızları... Her iki kombinasyon da “anneler ve oğulları”na göre güçsüz.
Ya da şöyle diyelim; çok çabuk savrulmaya müsait.
Gerçi anneler ve kızları da mühim. Ama her seferinde kız güçlenince anneye postayı koyuyor. Artık onu umursamıyor. Tek başına kalmayı yeğliyor.
Hatta anneden nefret ediyor bir süre sonra.
Oysa işte anneler ve oğulları arasındaki ilişki böyle değil. Birbirlerini hayatları boyunca sürekli etkiliyorlar.
İyi/kötü/garip/zor/kolay; seç beğen yani...
Bir süredir mesela Seda Sayan sadece oğlu Oğulcan’la geziyor.
Ve her seferinde üzerine basa basa tekrar ediyor.
Oğulcan kendisine evlilik yasağı getirmiş.
Bir daha evlenmeyi düşünmüyormuş.
Seda Sayan öyle diyorsa öyledir. Ve Oğulcan öyle istiyorsa öyledir.
Bir başka örneğe geçelim...
Romantik Survivor çifti Gizem-Hakan ikilisinden Hakan’ın evlenme teklifi ederken söylediklerine bakın:
“Ben annem gibi bir eşim olsun isterdim hep, seni ona çok benzetiyorum. Seninle hayatımı birleştirmek istiyorum.”
Başka türlü bir anne-oğul örgütlenmesi bu da.
İçinde hayranlık var, bağlılık var, idolleştirme var, var oğlu var...
Kısacası sevgili okur, “anneler ve oğulları” örgütlenmesini magazin dünyası üzerinden çözümlemeye devam.
Ama şimdi bu anlık teze bir ara, bir mola. Başka konulara zıplıyoruz çünkü sonraki kutularda...

Türkler’in Twitter’la imtihanı

Haberin Devamı

Biri diğerinin takipçisine laf etmiş.
Laf şu: Fazla tivit atmadığı halde o malum kişinin yüzbinlerce takipçisi varmış, nasıl böyle saçmalık olurmuş, filan.
Olabilir, onun da stratejisi “az ve öz tivittir” belki, ne var yani? Ayrıca tivit meditasyonu yapıyor olabilir. Ommmm....
Bir başkası, herkese hakaretler yağdırıp durduğu meşhur tivit hesabının kendisine ait olmadığını, “ne yazık ki” hack’lendiğini filan söylemiş savcılıklarda.
Bence savcı bu tuhaf durumu şöyle bir tavsiyelemeyle bitirebilirdi pekala:
“Acilen John Malkovich Olmak filmini izleyin.”
Şimdi uzun uzun filmden bahsetmek istemem ama kabaca konusu şudur filmin:
Bir kuklacı Malkovich’in beynine giren bir yol/kapı keşfeder. Oradan önce kendisi, sonra arkadaşlarını Malkovich’in beynine sokar. Gerisini anlatmayayım...
Ama pek güzel, pek alt metni olan bir filmdir.
Anlaşılması da kolaydır hani.
Ah durun; bitmiyor, bitemiyor Türkler’in tivitır’la imtihanı.
Yine bir başkası diğerine “kaşar” diyor.
Diğeri de, “dava açacağım”.
Haklı tabii ama savcılar da hangi biriyle uğraşsın değil mi?
Bir sürü tivit zımbırtısı, bir sürü karın ağrısı, bir sürü kompleksler dünyası...

Kaçmaz

Haberin Devamı

? İngiliz funk grubu Jamiroquai, 26 Haziran’da Turkcell Kuruçeşme Arena’da sahneye çıkacaktı. Ancak grubun solisti Jason Kay ayak bileğini incitince, konser 6 Eylül’e ertelendi. O günün de Türkiye-Avusturya maçına denk gelmesi nedeniyle, seyirciden gelen talep üzerine konser bir gün öne alındı. Kısaca 5 Eylül’de Kuruçeşme Arena’da sıkı bir eğlence olacağı kesin.
? Çeşme Babylon’da 1-2 Eylül’de yapılacak Soundgarden Festivali. Nouvelle Vague var bir kere, sırf onun için gidilir.
Ha bir de Teoman’ın son TR konseri diye...

Yazarın Tüm Yazıları