Amy Winehouse gitti, çarşı karıştı

Çarşı dediğim, sosyal medya. Baş aktörü de Twitter.

Haberin Devamı

Amy Winehouse’un evinde ölü bulunmasıyla birlikte kısa sürede ortalık 140 karakter(siz)li bir bataklığa dönüştü.
En Hıncal Uluç yorum da Yonca Evcimik’ten geldi; “Yine su testisi su yolunda kırıldı” diye.
Yonca Hanım’a tepkiler gecikmedi elbet.
“Artık 8.15 vapuruna binse de gitse” mesela, en kara mizah yorumlardan biriydi.
(Yazının burasında 8.15 Vapuru’nun absürd klibini ve “bana demir atsa” şeklinde sürüp giden erotik alt metinli tuhaf sözlerini hatırlar ister istemez çöplüğe dönüşmüş deli beyin.)
Aslında böyle anlarda, yani ünlü biri öldüğünde ya da herkesi sarsan acı bir olay yaşandığında bu 140 karakter dünyasından uzak durmak gerekiyor.
Çünkü insanlar birbirine giriyor, zalimleşiyor.
Yorumlarıyla birbirine çakmaya çalışıyor ve resmen yoruyorlar.
Sonuçta Amy’ye cidden üzüldüysen kardeşim, açarsın bir şarkısını ve oturur dinlersin.
Bir “of” çekersin kendi meşrebinde.
Öyle fırt fırt twitlemezsin.

Haberin Devamı

Sezen Aksu konserinde olup bitenler

- Türk Telekom sponsorluğunda yapılan Sezen Aksu konserlerini Açıkhava’daki son gecesinde yakaladım.
İçeriye girip yerimize yerleştikten sonra yaklaşık yirmi dakika kadar aynı reklama, yani Cem Yılmaz’lı Telekom reklamlarına maruz kaldık. İnsan şişiyor bir süre sonra.
- Bir tespit: Seyirciler arasında türbanlıların sayısı dikkat çekecek kadar fazlaydı.
Hayır, ne işleri var, neden geldiler demiyorum.
Herkes gelebilir, kimseye ait değil bir şarkıcı.
Mesela dövmeli sayısı çok olsaydı seyirciler arasında onu da söylerdim. Ya da mini eteklilerin sayısı.
Dediğim gibi bu sadece yorumsuz bir tespit.
- Sezen Aksu’nun sahnesi bir hayli kalabalıktı. Orkestra 70 kişiden oluşuyordu. Orkestraya dahil edilmiş Ladies and Gentlemen korosunu önce sempatik sonra da fuzuli buldum. Bence orkestra sadeleşmeli.
Sezen Aksu’nun sesi çoğu zaman bu kalabalık gümbürtüye kurban gitti.
- “Bırak Beni” ve “Çocuklar Gibi” adlı iki eski şarkı, söylenmesine en çok sevindiklerim oldu. İkisi de sıkı şarkıdır. Bir de “Güllerim Soldu” alınsaymış repertuvara, tam olacakmış.
- “Deniz ve Mehtap”la başlayan ve Sezen dışı şarkılardan oluşan 70’ler bölümünü çok gereksiz buldum.
Sezen Aksu konserinde insan bu şarkıları duymak istemiyor ki! Ama heyhat, Açıkhava kitlesi gayet memnundu. Bayağı kendilerinden geçtiler.
- Sezen Aksu’nun sahneye çıkarttığı Eşref Vakti ise “vayy” dedirtti herkese. Çünkü Eşref Vakti’nin solisti Bekir Ünlüataer’in sesi/yorumu çok etkileyiciydi.
En kısa zamanda ilk albümlerini de alıp dinleyin derim Eşref Vakti’nin.

Haberin Devamı

Maçka Ela’da sirtaki yapanlar da kim

Maçka Parkı’nın içinde Yunan tavernası Ela.
Henüz açılalı dört-beş gün olmuş, çok taze.
Mavi sandalyeleri, ağaçlar arasından sarkıtılmış renkli ampülleriyle filan hayli şenlikli ve “karşı kıyı”nın ambiyansını içeriye girer girmez insana hissettiren bir mekan.
Ama asıl şenlik ilerleyen dakikalarda Buzuki Orhan’ın sahneye çıkmasıyla başlıyor.
Buzuki Orhan çalıp söyledikçe herkes coşuyor.
En çok da piste fırlayıp şahane zeybek/sirtaki yapan bir grup.
Hayranlıkla izliyoruz onları. Tüm hareketleri biliyor, basbayağı şov yapıyorlar.
Diyorum ki, “Herhalde bir Rum aile. Şu anne, şu baba, şunlar da çocukları.”
Yok hayır, ne Rum ne de akrabaymış bu şahane zeybek oynayan grup.
Fasafisa dansçılarıymış onlar!
Fasafisa ne mi? Zeybek ve sirtaki öğrenmek isteyenlerin gittiği yerin adı.
Dans eden gruptaki kadınlardan biri anlattı:
“Her şeyimi kaybettiğim bir dönemde başladım Fasafisa’ya. Size bir şey söyleyeyim mi, sirtaki sayesinde hayat görüşüm değişti. Eskiden her şeyi kafaya takardım. Şimdi ‘cehennemin dibine kadar’ diyorum. Çünkü yarın diye bir şey yok! Evet, yarın yok. Şu an var.”
Valla ne yalan söyleyeyim, söylediklerinden etkileniyoruz.
O geceki sloganımız da zaten bu oluyor: Yarın yok!
Ve en kısa zamanda Fasafisa’ya gidip zeybek/sirtaki öğrenmeye karar veriyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları