Paylaş
Tabii ki çemkiren teyze!
Alışveriş yaptığı marketten röflesini yapan kuaföre, oğlunu elinden aldığını düşündüğü gelininden izlediği dizinin senaristine kadar herkese özenle döşenir altın gününde.
Hep haklıdır, tüm alem ona karşıdır.
Bu yüzden bitmek bilmez o acı/tatlı çemkirmeler.
Şimdi de sosyal medya var olsun, ünlülerin içindeki çemkirme canavarını ortaya çıkardı.
Dakikada bir ona buna, kendilerini yanlış anlayanlara, hatta belki doğru anlayanlara dahi günde beş, bilemedin yedi doz çemkiriyorlar.
Onlar çemkirdikçe takipçiler, “Süpersin, helal! İşte bu! Sana bayılıyoruz” diye diye gaz veriyor.
Lakin bu vaziyet ölesiye sıkıcı. Ölesiye bayıcı.
EYYY POST KOYDUĞUMA PİŞMAN EDENLER!
Mesela geçenlerde Çağla Şıkel yazmış instagram’ına bir çemkirme fermanı:
“Metin Hara’nın eğitimine gittiğim için bana psikolojik tedavi görüyor diyen beyinler! İki gündür post koyduğuma beni pişman edenler!”
Böyle sürüp giden bir ferman.
Aslında şöyle bir-iki kez yüksek sesle okuyunca Metin Hara eğitiminden daha iyi gelebiliyor insana, tavsiye ederim. “Beyinler!” ve “Pişman edenler” kısımlarında vurguları şelale gibi coşturmak şartıyla tabii...
BENNN Kİ SEVENLERİMİN TAKDİRİYLE...
Geçen haftanın en meşhur ve en çok çemkirme fermanı ise Şahan Gökbakar’dan geldi.
“Yıllardır anlayamadınız magazin denen pislik çukurunu sevmediğimi” diye başlamış Gökbakar ve çemkirme sanatının neredeyse tüm klişelerini peş peşe takipçilerinin üzerine saçmış:
“Haddinize düşmez, ben sevenlerimin takdiriyle bugüne geldim” diyerek...
Arada Cem Yılmaz da Twitter’dan çemkiriyor. Ama Allah’tan ferman döşenmiyor, kısa kısa geçiyor/geçiriyor.
Eskiden Seda Sayan ne güzel çemkirirdi ekrandan, “Allah’tan korkunuz yok mu oğlum” diye bir başlardı, oy oy oy...
ÇEMKİREN TEYZE DAHA NET
İşin ilginci, ünlü çemkirengiller çoğunlukla bilmece gibi.
“Ne dedi şimdi bu?” oluyorsun ilk anda.
“N’olmuş ki, neye çemkirmiş ki?” diye hafızayı bir yokluyorsun.
Bu açıdan baktığımızda ünlü çemkirenler, altın günlerinde çemkiren o tatlı teyzeler kadar asla net değiller.
Onlar en azından adrese teslim ediyorlar lafı, “Var ya işte, aşağı mahalledeki beyaz apartmanda oturan subayın sarışın karısı, işte onu diyorum” diye bir de kroki çizerek üstelik...
TÜRKÇE’YE DİKKAT!
Sözün özü: Çemkirmeyiniz, sakin olunuz. Sabahları meditasyon yapıp yeşil çay filan içiniz.
Hayır, banane, ben yine de çemkirme fermanı döşeneceğim diyorsanız n’olur Türkçe’si düzgün metinler kaleme alınız.
Diye çemkirmek istedi canım.
Ayrıca demli çay çekti. Altın günü deyince bir de kek filan. Yok mu yapan?
Neyse, herkese esenliklerle dolu bir pazar diliyor, tüm yılanlar sizden uzak olsun diyorum.
(Ve dikkat, bu son cümleyle de gizli çemkirme örneği yapıyorum. Çünkü bir de böylesi var.)
Kandırılan sadece oyuncu mu
Haber hazindi: Akkuyu nükleer santrali reklamında pilotu oynayan oyuncuyu kandırmışlar.
“Elektronik firmasının reklamını çekiyoruz” demişler.
Oyuncu Ayhan Kanal bu yüzden haklı olarak isyanda.
Dava açacağını söylüyor. “Bilseydim oynamazdım” diye.
Gerçekten çok garip bir ülkede yaşıyoruz.
Bir ajans neden yalan söyler? Ayıp değil mi?
Aslında bırakın bu olayı, Akkuyu reklamının metninde bile aynı tül perdesi var.
“Enerjide dışa bağımlı olmaktan kurtuluyoruz” ve “Bu yatırım hepimizin” deniliyor ya.
Geçenlerde Mehveş Evin yazdı.
Santrali, Rus Rosatom firması yapacak ve işletecekmiş.
Dahası, Rosatom’un hissesi yüzde 51’in altına düşmeyecekmiş. Yani santralin her şeyi aslında Rusya’dan sorulacak. Bizden değil.
Dolayısıyla bu durumda kandırılan sadece oyuncu Ayhan Kanal olmuyor.
Şarkıların da tahammülü kalmadı
Laf arasında hep diyoruz ya, “Kimsenin kimseye tahammülü kalmadı, insanlar çok kabalaştı” diye.
Popüler kültür aleminin iki yeni şarkısı da sanki bu tahammülsüzlüğün iki kabak gibi örneği.
* ŞARKI 1... İntikam şarkılarının atarlı ablası/bir numaralı kraliçesi Demet Akalın yeni hiti İntikam’da bu kez fazlasıyla net ve sert: “Vicdanın konuşacak uykuların kaçacak/ Bütün olup bitenin hesabı sorulacak/ Acelem yok ki benim, o intikam alınacak!”
Şarkıyı dinlerken yoruldum.
Eskiden Akalın’ın intikamları daha mı tatlı daha mı alaycı oluyordu ne?
* ŞARKI 2... Ne diyordu Sezen Aksu Kaybolan Yıllar şarkısında? “Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler, tek bir söz bile söylemeye hakkım yok.”
Böyle kibar bir iç geçiriş, böyle efendi bir hüznü vardı o şarkının.
Ferhat Göçer’in Yıllarım Gitti adlı son şarkısında da benzer bir tema var, ama bakın sözleri nasıl:
“Gençliğimi geri verseler, bu kez en çok kendimi severim. Veririm o yari de kime sevdirirse sevdirsin.”
Devir değişti. Tamam, Kaybolan Yıllar kibarlığında da artık hiç değiliz.
Ama ne vakit yıllarımızı geçirdiğimiz o eski sevgiliye böyle tahammülü sıfır sözlerle seslenir olduk biz?
Ne kadar nefret etsek, bilensek dahi ne vakit “en çok kendimi severdim” çocuksuluğuna kapıldık?
Bilemedim...
Paylaş