Altı saat içinde iki kez yurtdışına çıkma kafası

Açıkçası daha önce hiç yaşamadığım bir kafaydı.

Haberin Devamı

Geçtiğimiz perşembe bunu da yaşamış oldum.
Nasıl mı? Hemen anlatayım:
Bir grup arkadaş Borajet’in 11.20 uçağıyla Mikonos’a gitmek üzere Sabiha Gökçen’de toplandık.
Pasaporttan geçtik ve uçağı beklemeye koyulduk.
Buraya kadar her şey normal.
Önce yarım saat kadar rötar oldu, eh bu da normal canım, Mikonos uçuşlarında hep olur.
Ama 10 dakika sonra sürpriz açıklama geldi:
“Bu uçuş maalesef iptal oldu.
Tüm yolcularımızı Atatürk Havalimanı’ndan saat 15.00’te kalkacak Atlasjet’in Mikonos uçağına yönlendireceğiz.”
Herhalde Mikonos’a gidecek olmanın hafifliği olsa gerek, yolcular gayet sakin karşıladı bu durumu.
Birkaç kişi heyheylendi, o kadar.
Ama Atatürk’e gitmek kolay olmadı elbet. Önce tekrar yurda giriş yaptık!
Bavullar alındı, gümrükten geçildi ve Sabiha’dan bir otobüse bindirildik.
Bayağı Mikonos’a okul gezisine gider gibiydim.
Otobüsün içinde hiç tanımadığım insanlar. Kaderimiz ortak. Aynı söylenmeler.
TEM’den gaza basıp Atlasjet uçağına yetişmeye çalışan servis şoförümüz...
Sonuç?
Atatürk Havalimanı’na vardık, tekrar pasaporttan geçip ikinci kez yurtdışına çıkmış olduk.
Tüm bu trafik esnasında başım döndü tabii.
Hangi havalimanındayım, nereye gidiyorum, burası neresi, kaçıncı kez pasaportuma giriş-çıkış damgası vuruldu?
Neyse, altı saat içinde iki kez yurtdışına çıkmış, Mikonos’a da yedi saat sonra varmış oldum.
Tuhaf bir deneyimdi. Kimselere tavsiye etmem, o ayrı...

 

Haberin Devamı

Paranoya kafası 

Bu ülkede herkes az çok komplo teorisyeni ve dolayısıyla dozunda paranoyaktır.
Ama okuduğum şu haberdeki gibi bir şeye de hiç rastlamadım, şoktayım, sen şuuruma hakim ol yarabbi!
Haber şu: Fethiye Ölüdeniz’de dini bütün bir otel yamaç paraşütü yapanları şikayet etmiş.
Çünkü üzerlerinde uçan paraşütçüler kadınlara ayrılan havuz bölümünü gözetliyormuş!
Duyduğum en absürd gerekçe.
Onca yükseklikte paraşütçü ve beraberinde taşıdığı konuğunun işi gücü yok, aşağıdaki havuzu mu gözetleyecek?
Ayrıca şöyle bir baksa ne olacak?
Zaten baksa ne görecek?
Saçmalıklar diyarı...

 

Haberin Devamı

“Hayat sana güzel” kafası

Biraz iyi yaşayana, gezip tozana ne diyoruz biz?
Çok kolay: Hayat sana güzel!
Kimisi iyi niyetle söylüyor bunu, kimisi de kıskançlıkla...
Ayrıca bunu söyleyen kendi hayatını da değersizleştiriyor, farkında olmadan...
“Hayat bana güzel değil” diyor!
Bu cümleyi en son bir özel üniversitenin (Nişantaşı Üniversitesi) sloganı olarak görünce şaşırdım.
Bizim üniversiteye girince hayat güzel demek istiyorlar tamam da, bizdeki yeni özel üniversitelerin hali ortada.
Bir cam bina, üç havalı ders filan; al sana üniversite...
Üniversite bu mu?
Böyle bir şey mi?
Değil tabii.
Üniversite başka bir şey.
Ama bu üniversiteler lisenin bir üstü gibi bir şey oldu işte.
O yüzden hayat (doğrudan, sorgulamadan) güzel ya...

 

Haberin Devamı

Tarkan’ın Cuppa kafası 

Cuma günü Tarkan bu Cuppa’yla ya batar ya çıkar demiştim. Ortası yok.
Yine de zaman vermek lazım tabii, toplum sosyal medyadan ibaret değil.
Ayrıca Tarkan’ın kredisi boldur. Bir bakmışsın en ağır eleştiren bile cup cup dans ediyor şarkıda...
Benim anlamadığım şey, albümdeki şarkıları konusunda çok titiz davranan, hatta bir türlü şarkı seçemediği için albümünü sürekli erteleyen Tarkan’ın bu riskli şarkıya nasıl ikna olduğu...
İstese, daha önce çıkardığı şarkılar gibi bir şey yayınlayabilir, herkes “aman da ne güzel” diyebilirdi.
Tarkan evlilik düzeniyle birlikte ya içinden geleni yapmaya başladı ya da artık çaresi kalmadı. İkisinden biri. Bunun da ortası yok...

 

Haberin Devamı

Eda Taşpınar’ın çektiği akraba kafası 

Geçenlerde Gökhan Kimsesizcan yazdı.
Alaçatı’daki mekanlarını bir gecede kapatıp firar eden İndhira-Adnan Taşpınar çifti meğer Dominik’te plaj açmış.
Çiftin Çeşme’deki alacaklıları haliyle bu duruma ateş püskürüyordu.
Dominik’teki plajı basarlarsa şaşırmam.
Tüm bu süreçte olan Eda Taşpınar’a oldu.
Alaçatı’ya, Bodrum’a artık neredeyse hiç gelmiyor Eda. Gelirse de bir gün filan kalıyor.
Geçen yaz olduğu gibi bu yaz da Mikonos’ta.
Çünkü duyduğuma göre her geldiğinde Eda’ya da sürekli amcası soruluyormuş, o da bundan rahatsız oluyormuş.
Haklı, akrabasının yediği haltın sorumlusu o değil ki...

 

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları