Paylaş
Solistle aramızdaki sosyal mesafe tam.
Olması gerektiği gibi.
Hep bir ağızdan söylenen şarkı ise yine yeniden 90’lardan:
Rafet el Roman’ın “Leyla”sı.
Deniz Sipahi bambaşka yorumluyor tabii şarkıyı.
Kalabalık hep bir ağızdan “Leyla” diye bağırıyor.
Meğer Deniz’in performans gecelerinde bu şarkı en az üç kez filan söyleniyormuş.
Marş gibi olmuş “Leyla”.
Bulunduğum yer, Akyaka’nın son sekiz yıldır en popüler mekanı No22 Riders’Inn.
Gündüz plajda kite yapıp akşam yorgunluk atmak isteyenlerin biricik buluşma yeri.
Riders’taki performans geceleri yıllardır 22.00 gibi başlayıp 24.00 dedin mi bitiyor.
Son günlerdeki kuralla ilgisi yok.
Bu bir Akyaka nezaketi. Çevredeki komşuları rahatsız etmeme adına...
Nitekim performans başlamadan önce o komşu teyzelerden biri çıkıp geliyor.
“Çok seviyorum” diyerek mekanın yaratıcısı Doruk Tirman’ın yanağından bir makas alıyor...
Adına kısaca Casa Sunsets ismi verilmiş o hafta sonu etkinliğinde önce Fırat Akarsel sonra da Deniz Sipahi’nin etrafında toplananlarla, Akyaka’da yeni normalin ilk yazına bir tür veda etmiş olduk aslında.
Herkes vaka sayısının artmasıyla hem tedirgindi hem de bağıra çağıra şarkılara eşlik etmek istiyordu.
Herkes hem mutluydu hem de belirsizlikler nedeniyle mutsuz.
Herkes hem enerjikti hem de kabuğuna çekilmiş.
Her şey aynı andaydı ve belki de bu yüzden en unutulmaz yaza veda gecesiydi.
Yanık tenli, insan canlısı, hareketli bir çocuk büyüttük
Şimdi No22 Riders’Inn’in yaratıcısı Doruk Tirman’a kulak verin.
Akyaka’nın ve “yanık tenli, insan canlısı” diye tanımladığı mekanının hikâyesini ondan dinleyin...
◊ Filmi başa saralım... Akyaka’ya ilk kez ne zaman geldin Doruk?
Akyaka aslında benim için Gökova. Gökova ile tanışıklığım ise 25 yıl önce ailemle çıktığım tatillerde başladı. 15 yaşında Sakar tepesindeki seyir terasından ovanın ve körfezin muhteşem görüntüsüne bakarken bile bir gün burada hayatımın bir bölümünü geçireceğimi hissetmiştim!
İlk Gökova tecrübem bu olsa da, esas hikayem 2006'da kitesurf yapmak için Akyaka’ya gelişimle başlıyor. Ve o zaman bu coğrafyadaki hikâyenin sadece kitesurf olmadığını keşfettim. 2006-2011 yılları arasındaki tatillerimin çoğunluğu bu bölgeyi keşfederek, kite yaparak, motora binerek, denizin, ağacın, toprağın rüzgârın izini sürerek geçti. Bu süreçte de Gökova’ya olan hayranlığım aşka dönüştü. Zaten hayran olmadığın bir şeye ya da birisine aşık olmanın çok mümkün olmadığını düşünüyorum!
◊ No22 Riders’Inn nasıl çıktı ortaya?
2012’de doğdu işte o aşkın meyvesi: No22 Riders’Inn... Tatlı, hareketli, yanık tenli, insan canlısı bir çocuk büyütmeye başladık o günden beri Gökova’nın başkenti Akyaka’da. Kite okulu ise aslında bu sporu bana aşılayan, öğreten ve öğretmemi sağlayan başta Yavuz Aksakal (Kite Akademi) ve harika bir ekibin içine düşmemle başladı... Bu yanık tenli çocuklar yılın yedi ayı rüzgarla, ağaçla, toprak ve denizle iç içe büyüyor. Onları ve Gökova’yı gerçekten çok seviyorum!
15 YIL ÖNCE BİR AVUÇ İNSANKEN...
◊ Akyaka bir anda nasıl popüler oldu böyle?
Tüm bu zaman dilimine baktığımda şunlar geçiyor gözümün önünden: En başta, kare barımızın etrafında Türkiye’nin ilk ve ikinci jenerasyon kite sörfçüleriyle (ki 50-60 kişidir sanırım) gülüşerek, spordan, hayattan laflayarak başladığımız hikâye. Bu süreçte kocaman bir komüniteye dönüşüldü...
Kite sahilinde 15 yıl önce bir avuç insanken şimdi bu spora gönül veren arkadaşlarımız, bize destek olan sponsorlar, belediye, valilik, federasyon sayesinde Akyaka dünyanın en önemli kite spotlarından biri haline geldi.
OYUN BAHÇEMİ BULDUĞUMU ANLADIM
◊ Hayalinde böyle bir iş var mıydı? Yoksa bir anda mı düştü aklına?
Her ne kadar şu anki yaşam tarzımın dışında olsa da bir zamanlar beyaz yakalıydım! Konunun son tahlilde geldiği yeri çok hayal ettiğimi söyleyemem.
Bildiğim birkaç şey vardı. O izleri takip ettim diyelim.
Doğada olmak, spor yapabilmek, daha çok insanla tanışmak ve hepsinden bir şey öğrenmek en zevk aldığım şeyler. Akyaka’yı senenin 7-8 ayını geçirdiğim yer haline getirme hikâyesi de böyle gelişti. Yani önce tanıdım, sonra da oyun bahçemi bulduğumu anladım.
İstanbul’da son durum
Şimdi Akyaka’dan İstanbul’a ışınlıyorum sizi.
Hafta sonu mekanların yoğunlaştığı tüm semtlerde “sosyal mesafe” denetimleri vardı.
Bu denetimler
tabii ki olsun ama hatalı noktalar da var.
Mesela bir mekanın açık hava kısmında doğum günü kutlayan iki sevgiliye sosyal mesafe uyarısı yapmış ekipler.
Sevgililer de doğal olarak durumlarını açıklamış.
Buna rağmen yine de uyarılmışlar.
Ayrıca bırakın sevgiliyi, mekanlarda hepimiz yakın arkadaşımızla sosyal mesafesiz oturuyoruz masalarda zaten.
Yani işin içinden çıkmak zor ve bu konu çok tartışma doğurur, söyleyeyim.
Paylaş