Paylaş
O kitabın bir yerinde yazar şöyle der:
“Can sıkıntısı tüm insani duygular arasında umulmadık bir şekilde en yaygın olanıdır. Tam da bu nedenle göz ardı edilmemeli, önemsiz bir şey olarak görülmemelidir.”
Toohey kitabında can sıkıntısının en çok hangi durumlarda gerçekleştiğini, tarihçesini filan uzun uzun anlatıyor. Ve insanların can sıkıntısıyla baş etme yöntemlerini de...
Hafta sonu Barselona’da duyduğum bir trend bu kitabı yeniden hatırlamama vesile oldu. Hangi trend mi? Hazırsanız buyurun: Çıplak yenen akşam yemekleri!
İlk duyduğumda “Amaç ne?” diye sordum arkadaşıma.
Sonuçta akşam yemeği bu. Herkesin çıplak masaya oturmasının nedeni ne olabilir ki?
Hayır efendim, aklınızdan (ve tabii aklımdan) geçen şeyler değilmiş.
Amaç, sadece ve sadece yemeğin çıplak yenilmesiymiş.
Başka bir eylem gerçekleşmiyormuş.
O zaman dedim zaten, “İnsanlık can sıkıntısından dolayı sürekli yeni bir şey arıyor!”
Her zaman yaptığı rutin bir etkinliği renklendirmek uğruna, yemeğe katılan sos gibi sürekli yeni bir sos ekliyor, ki canlar sıkılmasın... Unutmadan, bu trend evlerde yenilen yemeklerde uygulanıyormuş.
Mekanlarda değil tabii.
WhatsApp üzerinden gruplar kurulup oradan davetler yapılıyormuş.
Eh, bir dahakine tarih olarak denk gelirsem gitmem şart oldu.
Ne de olsa her şey insanlık için... Can sıkıntısını gidermek için...
Çatlak Şanzel
Her ne kadar bu ülkede can sıkıntısı için vaktimiz pek olmasa da arada sırada boşluğa düştüğümüz, eğlenceli ve çılgın bir şeyler aradığımız oluyor elbet.
Alın size son günlerin en eğlenceli, can sıkıntısına iyi gelen fenomeni:
Çatlak Şanzel.
Yerel bir kanalda seslendirdiği “Nerdesin, Allah Belanı Versin! Bacısını Sevdiğim...” adlı atar ötesi, müstesna şarkısıyla gündeme gelen Ankaralı Şanzel’i bugünlerde dönüp dönüp izliyorum.
Şarkısını söylerken upuzun sarı saçlarını durup durup arkaya atışını...
Dövmeleriyle tezat şahane kendinden geçişlerini...
Şarkının tüm sözlerini dibine kadar hissetmesini...
Bir güncel sanat performansındaymış gibi tüm hareketlerini ultra abartmasını, kendinden taşa taşa bir hâl olmasını...
Kısacası şu günlerde Şanzel’ciyim.
Bir başka fenomen çıkana dek...
Sıkılıp unutana dek...
Meraklısına, Şanzel’in Youtube’da videoları var.
Favorim: İki Aşık
Gelelim bugünlerde dinlediğim ve sevdiğim şarkıya:
Ersay Üner’in İki Aşık’ı.
İlk çıktığı gün sevmiştim şarkıyı.
Hemen dile dolanan nakaratı...
Modern sound’unun içine gizlenmiş tatlı arabesk tavrı...
Cidden şahane!
Ersay Üner’in şarkının klibinde kendiliğinden oluşmuş Vincent Cassel ile Birol Ünel arasında gidip gelen tavrı ve imajı da öyle...
Şık davetteki ilginç durum
Önceki gece Esma Sultan Yalısı’nda şık bir davet vardı.
Lüks saat markası Panerai ile DenizTemiz Derneği TURMEPA’nın ortak düzenlediği bir gece.
Her yıl düzenlenen bu davetin en heyecanlı özelliği elbette açık artırma kısmı.
Bu kez Maya Portakal Bitargil yönetti açık artırmayı.
Panerai’nin en iddialı iki modeli TURMEPA’ya bağış amaçlı satışa çıktı.
İlginç olan şuydu: Salonu dolduran kalabalıktan pek az kişi açık artırmaya katıldı.
Hatta ikinci satışta tek bir kişi hariç kimse elini kaldırmadı.
Bu yüzden iki saati de aynı kişi aldı.
“Neden böyle?” sorusunun yanıtını aramak üzere salonda bulunanların nabzını tuttum. Herkesin dilinde iki kelime vardı.
“Tedbir” ve “kriz”.
Bu arada iki saatin açık artırma sonucu toplamdaki satış fiyatını merak edenlere söyleyelim: 175 bin lira.
Paylaş