Ajda’nın diskosunda bu kez dans edildi

Ajda Diskoda konserinin ilki geçtiğimiz haftalarda Açıkhava Tiyatrosu’nda yapılmıştı.

Türlü eksikliklerine rağmen (aksayan ses düzeni, sıradan dans koreografileri gibi) iyi bir konserdi, farklıydı, hareketliydi. Cumartesi gecesi Kuruçeşme Arena’da aynı konserin daha çok uğraşılmış/üstüne titrenmiş yeni bir versiyonunu izledik.

Bu kez sahnenin ortasına dev bir disko topu yerleştirilmişti. Bir ara kuliste Ayşe Barım, "İstediğin oldu mu? Bak kocaman bir top getirttik" dedi.

Çünkü ilk konserdeki küçük disko toplarının manasızlığından dem vurmuş, "Madem Ajda diskoda, şöyle afili bir disko topu koyun ortaya" diye yazmıştım...

Bu kez hakikaten olmuş, sahnede disko ortamı yaratılmış (yine de Ayşe’yi sinir etmek gerekirse: Vur dedik öldürdün sayın Barım!)

Yanı sıra ilk konserde "çok kötülerdi" diye eleştirdiğim dansçılar da Tan Sağtürk ve Ömür Uyanık sayesinde kendine gelmiş.

Daha derli toplu, daha konsepte uygun bir dans sergilediler konser boyunca. Giydikleri kıyafetler de salaş değildi, hoş görünüyordu göze. Peki ya Ajda? Ses düzeni aksamaları yaşamadığından olsa gerek, o da gayet keyifliydi, dj versiyonuyla şarkılarını söylemeye artık alışmıştı.

Bir ara vokallerin sesini duyamayınca sinirlendi, o kadar.

Seyirci de çok iyiydi. Açıkhava’da yerinden kıpırdamayan seyirci, Kuruçeşme Arena’da yerinde duramadı, sürekli dans etti, şarkılara tempo tuttu.

İyi ki ön tarafa oturmalı düzen yapılmamıştı, yoksa hayatta keyfi çıkmazdı o şekilde konserin.

Her şey iyiydi, hoştu ama konserin ilk dakikalarında benimle ısrarla kavga etmek isteyen arıza kadın seyirci hariç!

Sürekli, "Bana değmenizi istemiyorum, lütfen başka yere gidin, ben burayı iki saat önceden rezerve ettim" diyen kadın seyirci ya hiç hayatında ayakta konser deneyimi tatmamıştı ya da dip dibe konser izlemenin nasıl bir şey olduğundan bihaberdi.

Neyse, ona da fazla takılınmadı, Ajda’nın diskosunda bu kez gönlümüzce dans ettik.

Eda Taşpınar yazılanlara ne diyor

Arslan Sükan’ın Lucca’daki yeni sergisinin açılışına Eda Taşpınar da katılmıştı.

Dizine kadar uzanan Roma usulü meşhur sandaletlerini giyip gelen Eda’ya, yaz boyu hakkında yapılan "bronzluktan öldü, ölecek" haberleri hakkında ne düşündüğünü sordum bir ara.

Öyle ya, neler yazılmamıştı ki hakkında...

"Çok güneşleniyor, yakında kanser olacak"tan tutun da "Yahu güneşe serumla dayanıyormuş"a kadar türlü manşet var Eda’nın bronzlaşma tarihi üzerine...

"Yapacak bir şey yok" diyor Eda, "Yazıyorlar, ne yapabilirim?"

Güneşlenmesinin bu kadar kafaya takılmasına da bir anlam veremiyor.

Kanser oldu, serum bağlıyor gibi haberlerin hepsine ise sevgilisi Nurettin Hasman’la epey güldüklerini söylüyor.

Tom Ford, İstanbul’da mağaza açacak

Bu haberin kaynağı fotoğrafçı Arslan Sükan.

Roma’da yapılan Valentino partisinde görüntülediği Tom Ford’la kısa da olsa muhabbet etme imkanı bulmuş Arslan. Ve meşhur Bay Ford, yakın zamanda İstanbul’da mağaza açacağını söylemiş. Nerede ve nasıl, orası belirsiz. Arslan o kadarını öğrenebilmiş.

Hatta Arslan’a, "Burnun güzelmiş, ben de senin fotoğrafını çekeyim" bile demiş!

Arslan Sükan’ın Tom Ford’u ve daha birçok ünlüyü (mesela Kylie Minogue, mesela Mick Jagger) fotoğraflama imkanı bulduğu ilginç parti kareleri Lucca’da sergilenmeye başlandı.

Cannes, Roma, Paris, Berlin ve daha birçok şehirde katıldığı lüks partileri "çaktırmadan" fotoğraflayan Arslan’ın çektiği bazı kareler filmlerden fırlamış gibi duruyor.

Hiç de "çaktırmadan" çekilmiş fotoğraflar gibi değil yani...

Bu da bir başarı galiba; hem ustaca çekmek hem de kimsenin ruhu duymadan olayı bitirmek...
Yazarın Tüm Yazıları