Paylaş
Reklam boyunca iki E’nin zıt evrenlerdeki hayatından ayrıntılar seyrediyoruz.
En sonunda iki E üniversiteye gitmeye başlıyor.
Ve bizim Emine internet hızında Amerikalı Emily’yi geçiyor.
Reklam da şu acayip sloganla bitiyor: Şartları eşitledik!
Reklamı ilk gördüğümde “dalga geçiyorlar galiba” diye düşündüm.
Ama yok, bayağı ciddilerdi.
Aslında ne reklamı hazırlayan ajansa ne de markaya kızmamak lazım belki.
Çünkü “şartları eşitlemek” deyince bizim anladığımız hep bu.
En son teknoloji olan her şey: Yani en yeni model araba, en yeni iPhone ya da Blackberry, en yeni plazma TV, en hızlı internet, en en en...
Kimsenin içerikle ilgilendiği yok ne de olsa.
Varsa yoksa dış cila. Hız ve haz...
Peki Harran’lı Emine internette her siteye özgürce girebiliyor mu?
Ya da sevgilisi/kocası/babası tarafından dövüldüğünde o internet hızındaki eşitlik bir işine yarıyor mu?
Demagojik sorular çoğaltılabilir.
Çünkü reklam sağ olsun, böyle bir malzeme veriyor.
Aslında Harran’lı Emine’lere mikrofonu yöneltmek gerekiyor:
“İnternetin Harvard’lı Emily’den daha hızlı, yine de onun yerinde olmak ister miydin?” diye.
Behzat Ç. ve bozuk süt
Behzat Ç. hayranı değilim. Hatta şu ana kadar hiç izlemedim.
Ama tabii ki hayır, Yeşilay Başkanı’nın yeşillendiği gibi ,“24 saat içki içtiği ve argo konuştuğu için” değil, zerre ilgimi çekmediği için izlemedim.
Gel gör ki, Behzat Ç. “içki, sigara, argo ve aile yapısını zedeleyici ilişkiler” unsurları sebebiyle yakın takibe alınmış durumda.
Ve şimdi merakımdan izlemeye başladım.
Evet, şaka gibi ama yakın takip!
Bir dizi karakterinden bahsediyoruz oysa. Varolmayan birinden.
Ama işte bütün dizilerin pembe dizi olması isteniyor belli ki.
Gerçi pembe dizilerde de entrikanın biri biter biri başlar, yalan dolan başroldedir. O da “makbul” olmayabilir yani...
Peki Behzat Ç., içki yerine süt içmeyi denese bir bölümde?
O yaştan sonra zor ama, sağlıklı kemik gelişimi filan için.
Bir adet okul sütü mesela.
Ve sütü içtikten sonra o bölümde karnı ağrısa, kussa, hastaneye kaldırılsa... Memleketin dört bir yanındaki çocuklar gibi.
Tüm bunlara rağmen kendini tutup bir gram küfretmese.
Bir tek, “Ulan” dese, “Galiba psikolojik olarak bünyem süte hazır değildi.”
Yakın takibe alınmaktan vazgeçilir miydi Behzat Ç.?
Yoksa tam tersi mi olurdu?
Supernova hak etti
Bu yıl onaltıncısı düzenlenen Afife Tiyatro Ödülleri’nde en başarılı prodüksiyon ödülü DOT’un “Supernova” oyununa gitmiş.
Nihayet Afife Ödülleri yeni akım tiyatroyu da görmüş ve ödüllendirmiş yani. Sevindirici bir gelişme.
Çünkü klasik tiyatro yapanlar pek sevmezler bu kalıpları yıkan tiyatro anlayışını. Hafiften küçümserler.
Oysa gelecek DOT gibi tiyatro gruplarında...
Sergilik Red Kit
Eğer çizgi roman, özellikle de Red Kit delisi iseniz şimdiden not edin.
10 Mayıs’ta Red Kit sergisi var.
Çizgi romanın sergisi olur mu demeyin, oluyormuş işte. Red Kit’le ilgili her türlü ıvır zıvır detay, karakterin tüm orijinal çizimleri filan bu sergide yer alacakmış.
Sergi nerede? Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde.
Bakınız, o sergide yer alacak şahane afişlerden biri: İzzet Günay ve Sadri Alışık’lı sinema versiyonuyla yerli “Ret Kit”!
Paylaş