Paylaş
Performansı sonrası Carlita’ya ulaştım ve tam Meksika uçağına binmek üzereyken onu soru yağmuruna tuttum.
İşte 24 yaşındaki Carla’nın, DJ adıyla ‘Carlita’nın baş döndüren öyküsü.
◊ Kafam karıştı. Nerelisin Carla? Nerede doğdun?
- Türk bir baba ve İtalyan bir annenin İstanbul’da doğan çocuklarıyım.
◊ Şu an nerede yaşıyorsun?
- Mexico City’de!
◊ Neden?
- Sanırım İstanbul’a çok benzettiğim için. Gerçekten kendimi İspanyolca konuşulan bir İstanbul’da yaşıyor gibi hissediyorum. İnsanları bize çok benziyor. Çok fazla arkadaşım var. Havası çok güzel ve genelde hep güneşli. Ayrıca yemeklerine bayılıyorum.
◊ Profiline baktım da, 24 yaşında neredeyse çalmadığın yer kalmamış. Uzakdoğu’dan Avrupa ve Kanada’ya kadar. Yılbaşı dönemi ise resmen dünyayı turlamışsın!
- Evet, daha yeni Meksika’dan İstanbul’a gelmiştim. Arada Marakeş, ardından Venedik Karnavalı’nın kapanış partisinde çaldım ve oradan tekrar İstanbul’a döndüm.
Aslında uzun seyahatlere alıştım. Ancak beni en çok zorlayan yılbaşı döneminde Meksika’dan İstanbul’a, İstanbul’dan Vietnam’a, Vietnam’dan tekrar Meksika’ya uçmak oldu. Aradaki durakları saymıyorum bile! Üstelik tüm bunlar 6 gün içinde gerçekleşti.
◊ Nasıl DJ oldun?
- Üç yaşımda ailemin yönlendirmesiyle piyano çalmaya başladım. Sekiz yaşında ise çello.
Sonra konservatuvar dönemi geldi ve Londra’da Royal Academy of Music. Üniversite için Amerika’ya gittiğimde ise DJ’liğe ilgi duymaya başladım.
◊ Burning Man’de çalmak zor mu kolay mı? Orada çalmak sana ne kazandırdı?
- Burning Man’de çalmak aslında kolay. Zor olan iyi kamplara davet edilip oralarda çalmak. Ben ‘Mayan Warrior’da çalıyorum ve bunun inanılmaz katkılarını gördüm.
Mesela aralık ayında Kolombiya’da bir düğünde çaldım. Neden benim çalmamı istediklerini sorduğumda, beni ilk kez ‘Mayan Warrior’da dinlediklerini ve sonra da takip etmeye başladıklarını söylediler.
◊ Burning Man eski havasında mı? Gidilir mi hâlâ?
- Son iki senedir Burning Man’e gidiyorum. Genelde arkadaşlarım benden 10-15 yaş daha büyük ve onlardan duyduğum kadarıyla eskiden gerçekten çok farklıymış.
İnsanlar gerçekten oraya o deneyimi yaşamak, ilham almak için gidiyormuş...
Ama bana sorarsanız, evet hâlâ gidilir. Eğer kendini orada akışa bırakırsan hiç beklemediğin anda inanılmaz bir olay yaşayabilir, çok farklı müzikler dinleyebilirsin.
◊ En unutamadığın performans neredeydi?
- Tulum’da, Maxa Camp’ta. 2000’den fazla kişi vardı. Ortamın enerjisi ve insanların durmadan dans etmesi harikaydı. 10 saat hiç durmadan çaldım.
◊ Genç yaşta bu kadar çok şey görüp yaşamak hayata karşı hevesini azalttı mı çoğalttı mı?
- Çoğalttı! Çünkü gerçekten bilgiye aç ve çok meraklı biriyim. Bazen sanki bir rüyanın içinde seyahat ediyorum ve çok farklı dünyaları geziyorum.
Cengiz’le görüşmeye az kala
Cengiz Semercioğlu bir hafta önce İtalya’ya gittiğim için “14 gün görüşmeyelim Onur” demiş. O zaman az kaldı, üç gün sonra filan görüşebiliriz Cengizcim.
Aslında Savaş Özbey’in yazdığı gibi, koronavirüsle yaşamaya alışmamız gerekiyor.
Birbirimizle görüşmemek, seyahatleri kesmek ya da korkunun esiri olmak ne kadar doğru? Maskemizi takacağız, öpüşüp tokalaşmayacağız, ellerimizi sürekli yıkayacağız ve yaşamımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Bence olay budur.
Magazin kolunun yanıtı
Yasemin Mori’nin uzun bir aradan sonra yayınladığı son şarkıya ve o şarkının videosuna (Rampa Stampa) bayıldığımı yazmış, en sona da şöyle bir tatlı su esprisi iliştirmiştim:
“Kendisini içtenlikle kutlamalı derim Hande Yener ve Demet Akalın kız kardeşleri.”
Yasemin Mori o cümleye takılmış olacak ki, “Bu işin magazin kolu da indirgemeci ve polemik bağımlısı birkaç cümle etmeden bırakmıyor” diye yazdı Twitter hesabından.
Kendine göre haklı olabilir ama bu cümlesi de hayli bize özgü “Beni onlarla nasıl aynı kefeye koyarsın” çıkışının üst perde bir versiyonu gibi.
Kaldı ki aynı kefeye koymadığım bin kilometre öteden belliydi (ziyan) satırlarımda...
Yasemin Mori ayrıca, “Sanatımı popüler kültürün bir parçası gibi konumlandırmak talihsizlik” eklemesini de yapmış yazımla ilgili.
Popüler kültürün parçası olmak ya da olmamak tartışması her ne kadar çok sıkıcı ve demode gelse de söylemeden olmaz:
O zaman en başta Edis’e şarkı vermeyip onunla sahneye de çıkmaması gerekiyordu Yasemin Mori’nin.
Paylaş