Paylaş
‘Yaşasın Cumhuriyet’ kitabı nasıl ortaya çıktı?
Uzun yıllardır ulusal bayramlarımızla ilgili karikatürler çiziyorum. Bu karikatürler zaman içinde kendi arşivini oluşturdu. Cumhuriyetimizin 100. yılı için ise hepsini tarihi bir kronolojiye göre yeniden düzenledim ve “Yaşasın Cumhuriyet” kitabıyla, 100. yıla armağan ettim. Ancak şunu belirtmeliyim ki, eksik çizimler vardı, onları tespit edip tamamladım. Bu yolculuk yaklaşık iki yıl sürdü. Kitap, Mustafa Kemal Atatürk’ün tarih sahnesine çıktığı ve Türk halkının kaderini değiştirdiği Çanakkale savaşlarıyla başlayıp, devrimlerine kadar uzanan Millî Mücadeleyi yazıdan arındırılmış karikatürlerle ele alıyor.
Karikatürlerinizde vermek istediğiniz temel mesaj nedir peki?
Bu kitap, Mustafa Kemal Atatürk’ün işgal güçlerine halkıyla birlikte verdiği bağımsızlık mücadelesini, karikatür üzerinden anlatan ilk kitap olma özelliğini taşıyor. Cumhuriyetimizin bizlere verdiği egemenlik hakkının, barışın, bilim ve sanatın, özgürlüğün ne kadar değerli olduğunu, mizahın gücünü kullanarak bir daha anlatmak istedim. Burada şunu da hatırlatmakta yarar var. Sedat Simavi yönetiminde 1921-1923 yıllarında haftalık olarak yayımlanan Güleryüz adlı mizah dergisi de mizahın gücünü kullanarak Kurtuluş Savaşı’na destek vermiştir. Unutmamak gerekir ki karikatürler hiçbir zaman şiddetin, savaşın yanında yer almaz. İnsan haklarının, demokrasinin basın özgürlüğünün ve eleştirel düşünmenin gelişmesine katkı sunar. Görsel okumada kullanılan karikatürler, kendini ifade etme becerisi, özgüvenin gelişmesine yardımcı olur. Bu sebeple de bir toplumun belleği için karikatür sanatı çok önemlidir.
Cumhuriyetin erdemleri konusuna sıkça vurgu yapıyorsunuz. Çocuk ve gençlere önerileriniz neler?
Gençlerimize ve çocuklarımıza Cumhuriyetin kurulma sürecinde yaşanan zorlukları ve nedenlerini iyi öğrenmelerini tavsiye ederim. Çünkü Cumhuriyeti ancak bilgiyle koruyabiliriz. Okul sıralarında ellerinde tuttukları kalemlerin bir nedeni cepheye gitmek zorunda oldukları için mezun olamayan öğrencilerimiz olduklarını asla unutmasınlar. Mustafa Kemal Atatürk’ün özgür akıl, eşitlik ve pozitif bilim üzerine kurduğu Cumhuriyeti doğru anlamaları, Atatürk adını ağzından düşürmeyen ama Cumhuriyet devrimlerini yok edenlere karşı uyanık olmalarını öneririm.
CEPHEYE KOŞAN AT
Benim de Cumhuriyetimizin 100. yılına bir armağanım var. Tekalif-i Milliye emirleriyle orduya bağışlanan bir süvari atının yaşadıklarına odaklanan ‘Cepheye Koşan At’ adlı romanım Doğan Kitap’tan çıktı. Mustafa Kemal Paşa’nın dirayetle bir araya getirdiği Türk Milleti, Anadolu’da büyük bir kurtuluş mücadelesi verirken, Anadolu’yu işgale kalkışan İngiliz destekli Yunan ordusu en son teknoloji silahlarla, kamyonlarla, ilaç ve askeri teçhizatla donatılmıştı. Türk ordusunun elindeyse sabanlardan yapılmış süngülerden, hayvanlardan kurulmuş taşıma kollarından başka bir şeyi yoktu. Ancak savaşın sonunda kağnı, kamyonu yendi. Bu savaşta insanlar kadar hayvanlar da çile çekti, aç kaldı, yaralandı ve hayatını kaybetti. Öte yandan hayvan hastanelerinde her gün otopsiler ve ameliyatlar yapılıyor, savaşın ortasında nalbantlık okulları kuruluyor, veteriner hekimler Ankara Koç Hanı’na kurulan laboratuvarda sığır vebası için serum üretmeye çalışıyorlardı.
Cepheye Koşan At romanımın tanıtım gününü Hilton Edebiyat Söyleşileri kapsamında Hagia Sofia Mansions otelinin Yeşil Ev Salonu’nda gerçekleştirdik ve bir de söyleşi yaptık. Söyleşiye tarih araştırmacısı ve veteriner hekim Erol Kabil de katıldı. Erol Kabil bu romanla ilgili bizi yüreklendiren cümleler kurdu: “Bu eseri her vatandaşımız dikkatle okumalıdır elbette ama Veterinerlik Fakültesi öğrencileri özellikle okumalıdırlar. Kitabı okurken, uzun yıllara yayılmış bir araştırma, emek ve dil ustalığı göreceksiniz.” Cepheye Koşan At, Cumhuriyetimizin 100. yılına armağan olsun…
YENİ BİR TARİHİN PEŞİNDE
Cumhuriyetin 100. yılı nedeniyle bugünlerde çok sayıda film dizi ve reklam çalışmasının yayınlandığı görülüyor. Bunların arasında özgül ağırlığı fazla olan bir yapım sessiz sedasız seyircisiyle buluştu. ‘Kurtuluşa Kanat Gerenler’ adındaki 100 bölümlük belgesel serisi Tarih TV'de yayımlanmaya başladı. Belgesel serisi, Kurtuluş Savaşı yıllarında askeri ve kurumsal mücadelenin ötesinde kendini bağımsızlığa adayan isimsiz kahramanların öykülerine odaklanıyor. Yani bir anlamda Anadolu direnişin özü olan Kuvayı Milliye ruhuna ışık tutuyor. Genel yönetmenliğini İmdat Demir'in, yönetmenliğini ise Bülent Sağlam'ın yürüttüğü belgesel serisinin yapımcılığını TMarka Creative Agency yapmış, Çetin Büyükakın ise belgeselin sunuculuğunu üstlenmiş. Yönetmen Bülent Sağlam ‘Kurtuluşa Kanat Gerenler’ serisiyle ilgili şöyle diyor: “Öncelikle Kurtuluş Savaşı kahramanlarına bir saygı duruşu anlamına gelen böyle bir yapımda yer aldığım için çok mutluyum. İstiklal Harbi’nin isimsiz kahramanlarına dair ne yazık ki az sayıda veri, görüntü ve belge var. Yapım sürecinde danışmanımız Doç. Dr. Emin Alp Malkoç'un yönlendirmesi ve araştırma ekibinin lideri Dr. Emre Doğan'ın titiz çalışmasıyla adeta kuyu kazarak çok sayıda yeni belge, görüntü ve fotoğrafa ulaştık. Bu verileri sinema estetiği, medya teknolojisi ve yapay zekâ araçlarıyla birleştirerek özgün bir anlatım dili yakaladık.” Bu belgesel dizisini izleyin, izletin…
Paylaş