Paylaş
Pandemi dönemindeki istismar uyarılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Prof. Nilgün Sarp (İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi, Çocuk Gelişimi bölümü): İstismarın fiziksel, duygusal, ruhsal, cinsel olmak üzere birçok çeşidi var. Pandeminin yarattığı koşulların ağırlaşması, her istismar türünün artmasına sebep oldu, özellikle kalabalık ailelerde çocuklar istismarcılarıyla aynı ortamda bulunmak zorunda kaldılar.
Doç. Dr. Ebru Güzel (Fenerbahçe Üniversitesi Öğretim Üyesi, Yeni Medya bölümü): Pandemi sürecinde İngiltere’de de istismara uğrayan çocukların sayısında yüzde 25 artış olduğu raporlandı. Bu yalnızca bildiğimiz sayı çünkü eve kapanmalar geri bildirimleri azalttı. Örneğin İzmir Barosu, pandemi sonrası çocuk istismarı suçu için yapılan görevlendirme sayısında da önemli bir düşüş yaşandığını ama bunun yanıltıcı olduğunu bildirdi. Çocuklar okula gidemiyorken ve öğretmenler çocuğu izleyemiyorken zaten faillerin genelde hane içinde olduğu bir istismar düzeninde çocuklar yaşadıkları sorunları kime anlatacak? Pandemiyle birlikte işsizlik, gıda güvensizliği ve yoksulluğun artışı, çocukların yüz yüze iletişimden yoksun kalması, ebeveynlerin kontrolünün azalmasına karşılık dijital risklerin artması, sosyal desteğin sekteye uğraması, sosyal yaşamın durması ve aile büyüklerinin alkol ve madde kullanımının artması gibi sebepler yüzünden çocuklara yönelik ihmal ve istismar vakaları artıyor.
Çocuklar kendilerini nasıl koruyabilir?
Prof. Dr. Nilgün Sarp: Çocuklar küçük yaştan itibaren bedenini tanımalı, bedenine anne veya doktor gibi ‘özel’ kişilerin dışında kimsenin dokunmasına izin vermemeli, “Hayır!” demeyi öğrenmeli. Bunlar çocuğa anlayabileceği şekilde anlatılmalı; çocuğun yaşayabileceği bu tür bir sıkıntı durumunda mutlaka konuyu anne-babasına söylemekten korkmamayı öğrenmesi gerekli. Bu, ergenler için de geçerli. Çünkü gençler bazı istismar durumlarında kendilerini suçlayabiliyor. Oysa bunun asla kendi suçları olmadığını bilmeliler ki başlarına gelen herhangi bir olaydan korkup söylemekten kaçınmasınlar.
Mahremiyet eğitiminde dikkat etmemiz gerekenler nelerdir peki?
Prof. Dr. Nilgün Sarp: Çocuğun altının herkesin içinde değiştirilmemesi, “Aşkım, sevgilim” gibi kelimelerle seslenilmemesi, dudağından öpülmemesi, özel bölgelerine dokunulmaması -ki bu toplumumuzda yaygındır- önemli. Mahremiyet eğitimi çocuklar konuşmaya başladığı andan itibaren verilmeli.
Anne-babalara önerileriniz neler?
Prof. Dr. Nilgün Sarp: Anne-babalar çocuklarının mahremiyetlerine bebekliklerinden itibaren saygı göstermeli, kendileriyle her konuyu konuşabileceği rahatlıktaki bir ortamda yetişmesini sağlamalı.
Doç. Dr. Ebru Güzel: Anaokuluna giden çocuklar bile “Kanalıma hoşgeldiniz” diye evde kendilerini çekiyor, özbenliğini takıntılı bir şekilde ‘beğeni’ üzerine kuruyor, hatta bu durum ‘beğeni’ için kendi bedenini göstermesine kadar bile gidebiliyor. En kötüsü de ‘menajer anneler’; markalaşma faaliyetlerini çocukları üzerinden yaparken bezli, bikinili çocuk bedenleri paylaşmaları mahremiyetin ifşasını da normalleştiriyor. İşe anne-baba eğitimiyle başlamalı çünkü çocuklar gördüklerini normalleştiriyor.
Paylaş