Paylaş
Türkiye'de 'kadın'a bakış Cumhuriyet'le birlikte aydınlık kazanır. Tarih boyunca adı olmayan, kimliği tanınmayan kadın ilk kez saklandığı peçenin, haremliğin içinden çıkarak gün ışığı görür.
Ancak bugün geldiğimiz noktada 'kadın'ın adı "Bayan mı kadın mı?" gibi sığ bir tartışmaya sıkışıp kalmıştır. Evet, sözcükler çok önemlidir. Ağzımızdan çıkan her sözcük benliğimize işlenir.
Peki, ama sokakta "Bayan değil kadın!" diye söylenen kadınlar, neden söz konusu ev işleri olunca birbirlerine "Kadının var mı?" diye soruyorlar? Bu, bilinçaltına yerleşen hangi düşünce biçiminin tezahürü acaba?
Ben çocukken ailemdeki kadınlar yabancı bir erkeği tanımlarken 'kişi' deyimini kullanırdı. Anneannem, birileri eve doğru gelirken "Kişiler geliyor" derdi meselâ. 'Adam' veya 'erkek' de demezdi pek, 'kişi' derdi.
'Kişi' ne kadar belirsiz bir sözcük değil mi? Herhangi birini ifade ediyor. Oysaki 'erkek' veya 'kadın' bir kimliği ifade ediyor. Peki, ev işi gibi kimin yaptığının önemi olmayan bir iş için neden 'kadın' sözcüğü kullanılıyor?
Bir kadın, neden hemcinsini ev işi yaparken 'kadın' diye niteliyor da bunu diğer meslek grupları için de yapmıyor? Sonra "Kadınlar her yerde eziliyor, iş dünyasında da kadının adı yok!" deniyor. 'Var' işte...
Eğer bir insan 'hizmet' sektöründe çalışıyorsa aşağılanıyor. Bu bir tür 'efendi-köle' ilişkisi. Ancak böylesine bir bilinçaltı aşağılama biçimi için 'kadın' sözcüğünün kullanılması üzerine epey düşünülmeli...
Çünkü aşağılayan 'kadın' aşağılanan da kadın... Medyada 'kadın şoför' diye kadın cinsiyetinin öne çıkarılması eleştiriliyor, ama 'temizlikçi kadın' oldukça olağan karşılanıyor. Düşünce biçimimizi değiştirmemiz gerekiyor.
Nitekim mesele 'kadın' veya 'erkek' olmak değil 'insan' olmaktır! Herkes, cinsiyetinin üstünde bir kimlik taşır zira! 'İnsan' olmaktır o kimlik. Farkında mıyız? Her insan değerlidir, cinsiyetinden daha değerli!
Paylaş