Paylaş
“Metro istasyonlarında, bomba sığınaklarında, çocuklar ve evcil hayvanlarla (çünkü çocuklarınızın küçük kardeşlerini terk etmezsiniz) hepiniz üstünüze düşeni yapıyorsunuz. Birbirinize, başkalarına yardım edecek zamanı buluyorsunuz.”
“Çocuklarınızın küçük kardeşleri” demek “evlat” demek.
Zelenska’nın çocuklarını evde birlikte yaşadığı hayvanlardan ayırmaması, bir tutması bende ona karşı büyük bir
sempati ve saygınlık uyandırdı.
Et yiyenler kime üzülsün?
Vejetaryenim ya da pesketaryenim diyenler olarak hep aynı tepkiyi alıyoruz: “İyi misin? Unutkanlık başladı mı? Kendini yorgun hissediyor musun? Güçten düştün mü?”
Hayır, hayır, hayır.
Her şeyimiz tastamam, bir sorunumuz yok.
Bizi geçin, size gelelim.
Peki ya siz et yediğiniz için size neler olabileceğini, hangi hastalıkların kapıda olduğunu biliyor musunuz?
470 bin kişi üzerinde yapılan yeni bir Oxford araştırması et yiyenlerin kansere yakalanma riskinin vejetaryenlere oranla yüzde 14 daha fazla olduğunu ortaya koydu.
Bu oran pesketaryenlerde de yüzde 10 olarak açıklandı.
Daha detaylı veriler ise şu şekilde:
Et tüketimini haftada birkaç günle sınırlayanlar düzenli et tüketenlere göre bağırsak kanseri riskini yüzde 9 oranında düşürmüş oluyorlar.
Vejetaryen kadınların göğüs kanserine yakalanma riski düzenli et yiyenlere göre yüzde 18 azalıyor.
Vejetaryen erkeklerin prostat kanseri olma riski et yiyenlere göre yüzde 31 daha az.
Pesketaryenler, yani sadece balık yiyen erkeklerin prostat kanseri olma riski de kırmızı et tüketenlerden yüzde 20 oranında daha düşük.
Et yiyenlere sesleniyorum; hadi hayvanlara üzülmüyorsunuz, bari kendinize üzülün.
Unutulmaz bir film repliği
“Bilinç korkunç bir lanettir. Düşünürsün, hissedersin ve acı çekersin.” (John Malkovich Olmak-Being John Malkovich)
Paylaş