Paylaş
Bize çok yabancı değil Mustang’in işlediği konu. Bu yüzden bu film, Türk izleyicisinde yabancılarda yarattığı etkiyi yaratamayacak gibi... Ama adaylığı oldukça önemli elbette.
Mustang, vahşi, zaptedilemeyen, özgür yaşayan at anlamına geliyor, İspanyolcada ise yoldan çıkmış demek.
Yoldan çıkanlar, zapturapt altına alınamayanlar filmdeki ergenlik çağındaki kızlar tabii. Anne babalarını kaybettikten sonra amca ve babaanneleri tarafından büyütülen beş genç kızın deniz kıyısındaki kızlı erkekli şakalaşmalarıyla açılıyor Karadeniz’de geçen film.
Sonrasında ise herşey tersine dönüyor, izleyiciyi sanki açılış sahnesi başka filmdenmiş hissine kaptıracak kadar farklı bir yöne gidiyor senaryo.
Kızlar akla hayale sığmayacak baskılara ve davranışlara maruz kalıyorlar.
Ev hapsinin dozu balkonlara parmaklık yaptırmaya kadar gidiyor.
Kızları birer birer evlendirmeye başlayan babaanne mahalle baskısının da etkisiyle onların tüm özgürlüklerini ellerinden alıyor.
Aynı o atlar gibi buradaki kızlar da evde sıkıyönetim uygulamaya başlayan, kapı bacaya kilit vuran amcalarına karşı direnişleriyle, karşı koymalarıyla öne çıkıyorlar. Kızların şehirli,modern davranışları ise Karadeniz’in bu küçük köyüne, bu kadar kapalı toplum yapısına ve baskıya oldukça ters. İşte bu noktalarda filmin ciddi senaryo sorunlarından bahsetmek gerek...
Yapımın senaryo ve çekim konusundaki zayıflığını dengeleyen unsur ise beş genç kızın oyunculukları. Son derece doğal ve sanki kamera yokmuş gibi, büyük bir ustalıkla oynamışlar. Bu açıdan bakarsak, Güneş Şensoy, Doğa Doğuşlu, Elit İşcan, Tuğba Sunguroğlu ve İlayda Akdoğan’a Oscar yolunda “yolunuz açık olsun kızlar” demek en doğrusu.
Paylaş