Paylaş
* Sizi ekranlarda özlesek de sosyal sorumluluk işlerinde bolca takip ediyoruz. Bunun dışında neler yapıyorsunuz, keyfiniz yerinde mi?
- Evet, yerinde. Eşimin geçirdiği küçük operasyon dışında her şey yolunda. Şimdi o da iyi çok şükür.
* Cihat Bey’e çok geçmiş olsun diyelim o zaman. Yılı boşverin, geçmişe dönelim. Konya doğumlusunuz ama aslen nerelisiniz?
- 3 yaşına kadar kaldım Konya’da. Aile olarak farklı yerlerden geliyoruz. Babamın babası Çerkez. Babam İstanbul doğumlu. Annem Çanakkale doğumlu, anneannem Gürcü.
* Niye Konya’daydınız peki?
- Babamın mesleği icabı. Babam polis. Hrisantos diye bir azılı katili öldürmüş. Babama nasip olmuş bu.
* Kahraman diyebilir miyiz?
- Açıkçası bir kahraman. İstanbul işgal atında olduğu dönemlerde Kurtuluş’a Tatavla deniyordu. Tatavla Karakolu’na tayin oluyor babam da. Bir arkadaşı var Cafer Tayyar diye, onunla beraber “Hrisantos’u öldürmeye talibiz” diyorlar. Başkomiser “O sizi leblebi gibi yer, deli misiniz?” diyor, “Olsun, yine de talibiz” diyorlar. Araştırıyor, yerini tespit ediyor, baskın yapıyorlar. Adam uyanıyor, “Kim var orada?” diye bağırıyor. O sırada bir kedi geçiyor oradan. İşte o kedi babamın hayatını kurtarıyor.
* Ben çok sevdim bu hikâyeyi!
- Adam çift tabancayla dolaşıyor. Kediyi görünce tekrar uyuyor, bir süre sonra bizimkiler içeri atlıyor. İki tabancayla birden ateş etmeye başlıyor adam ama karanlık, bir şey görmüyor. Duvardan bir kurşun sekiyor, babamın arkadaşının göbeğine giriyor. “Arkadaşımı öldürdün” diye babam yükleniyor ve bitiriyor işini.
* Çalışkan bir çocuk muydunuz?
- Evet. Kız Enstitüsü’nde okudum. Ondan sonra okuyamadım. 12 yaşındayken babamı, 15’imde annemi kaybettim çünkü...
* Bu erken ölümler nasıl etkiledi sizi? Birden büyüdünüz mü?
- Öyle oluyor zaten. “Niye bırakıp gittiler beni” diye düşünüyorsunuz, ondan sonra olgunlaşıyorsunuz.
* Sonra bir mücadele başlıyor. Nasıl geçti o mücadele yılları?
- Okulu bitirdim. Benim en büyük arzum, akademiye girmekti. Çok istiyordum resim bölümünde okumayı. Abim, annem öldükten sonra “İstanbul’a gideceğim” dedi. Geldik İstanbul’a.
SES DERGİSİNİN YARIŞMASINA ABİMDEN GİZLİ KATILDIM
* Oyunculuk var mıydı aklınızda?
- Yok. Abim çok kıskançtı. Askılı bile giyemezdim. Bu arada bizim mahallenin bütün gençleri Ses Mecmuası’na kapak olmak için müracaatta bulunuyordu...
* Siz de abinize rağmen katıldınız yarışmaya...
- Evet, mahalledekilerin ısrarıyla Ses dergisine fotoğraf yolladım gizlice. İlk elemeler oldu. Kazananların küçük resimlerini yayınladılar, benim de resmim var içinde. Eyvah görecekler ne yapacağım dedim, Ses mecmuasına gittim.
* Niye?
- Resmimi geri alacağım, başka çare yok! Gittim. “Yazı işleri müdürüyle görüşmek istiyorum” dedim. Çetin Emeç’in karşısına diktiler beni.
* Kaç yaşındasınız o sırada?
- 18-19 falan. Şöyle bir baktı Çetin Bey bana, “Buyurun” dedi. “Ben ısrar üzerine resmimi gönderdim ama sonra biraz inceledim, bu camia benim aile yapıma uygun değil. Resmimi geri istiyorum” dedim.
* Cevabı sizi ikna etmiş olmalı ki, bugün buradayız. Ne demişti?
- “Türk sinemasının senin gibi kızlara ihtiyacı var. Sen buraya gir, baktın sana göre değil, çıkar gidersin” dedi. Bir de parası çok cazipti. 10 tane firma var, bunların hepsi bir sene içinde film yapacak benimle ve her film için 10 bin lira ödeyecekler.
* Ve siz birinci oldunuz. İlk tepkisi ne oldu abinizin?
- Çok kızdı tabii. 3 sene benimle küs kaldı. Sonra baktı ki bu kız sağlam basıyor, ikna oldu. Sonra o da öldü. Düğününü ben yaptım, cenazesini de ben kaldırdım. Çok kötü bir şey. Evin küçüğü olmak zor.
* Nasıl başa çıkıyorsunuz ölümlerle?
- İnançla. Hepimiz öleceğiz. Babam derdi ki; “Dünya iki kapılı handır. Birinden girersin, öbüründen çıkarsın.” Bu sözler boşuna söylenmemiş.
* Kariyerinizin dönüm noktası hangi film sizce?
- Sinema oyuncusu olmam, hayatımın dönüm noktasıydı. Ben sinemaya girdim, daha birinci ayda “Cumartesi Senin Pazar Benim” diye bir film yaptım. Tanju Gürsu ve Fikret Hakan’la beraber. Hemen arkasından “Güneşe Giden Yol” geldi, Ayhan Işık gibi büyük bir isimle. Ondan sonra “Çiçekçi Kız”ı yaptım. Sinemaya gireli aşağı yukarı 2,5 ay olmuştu ve bütün Türkiye beni tanıyordu.
* Genç yaşta şöhretle başa çıkmak nasıldı?
- Olgun karşıladım. Benim için hiçbir şey değişmedi. Eğer iyi bir şeyler yapabilmişsem ve bunlar öldükten sonra da ismimi anmalarını sağlayacaksa, ne mutlu bana.
* Setlerden ilginç anılarınız var mı?
- Bir film çekiyorduk, Cüneyt Arkın beni buzlu suyun içine düşürdü! Ayağı takıldı herhalde. Pat diye düştüm. Setten ayrılamıyoruz, çünkü gün dönüyor. Ertesi gün tekrar gelmek, para. Bir de adın çıkar “Bu bize çok masraf yaptırıyor” diye, almazlar bir daha. (Gülüyor) Üzerimde ne varsa sıkıldı, silkelendi, sonra ben o ıslak elbiseleri giyip filmin finalini çektim.
* O dönem 3-5 tane önemli kadın oyuncu vardı. Rekabet var mıydı?
- Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Fatma Girik zaten vardı ve önemli isimlerdi ben geldiğim zaman. Çok can ciğer kuzu sarması ahbaplıklarımız olmadı.
1967’DE 21 FİLMDE BAŞROL OYNADIM
* Öyle çok arkadaşlık yapmaya vakit de yoktu herhalde.
- Yoktu. Şimdi Burçak Evren bana bir kitap yazıyor. Malatya Film Festivali için istemişler. “Selda sen ne yapmışsın” diyor, “1967’de 21 tane film çevirmişsin. Bir senede. Hepsi başrol!” Benim hiç ikinci rolüm yok. Türkan Şoray 14 tane yapmış, Hülya Koçyiğit 9 tane, ben 21 tane.
* Jönünüz kimdi?
- Kartal’la (Tibet) çok iyi partner oluyorduk. Kartal, Cüneyt, Tamer Yiğit. Hepsiyle oynadım.
* Dedikodular çıkar mıydı o zamanlar başroller arasında?
- Çıkardı tabii. Ben ilk sinemaya girdiğim zaman 1-2 satır bir şey çıkmıştı, çok üzülmüştüm.
* Kiminle?
- Ayhan (Işık) Abi’yle. Ayhan Abi bana dedi ki; “Sen meşhur olmak için mi bunları yapıyorsun?” “Yemin ederim ben yapmıyorum” dedim. Çok ağlamıştım. Sonra da başka bir şey yaşamadım çok şükür.
EVLENİR EVLENMEZ PİYASADAN SİLİNDİM
* Sinemaya ara vermeniz seks filmleri furyasıyla mı oldu?
- Evet.
* Hem maddi hem de manevi açıdan büyük yıkım olsa gerek.
- Sahneye çıktık işte ne yapalım? (Gülüyor) Türkan Şoray hariç herkes sahneye çıktı. Ayhan Işık, Belgin Doruk, Cüneyt Arkın, Ekrem Bora...
* Sahne hayatınız ne kadar sürdü?
- Bir yıl.
* Sanat hayatınızın dönüm noktası neydi sizce?
- Dizilere dönüşüm sanat hayatımın dönüm noktası oldu. Bütün arkadaşlarımın unutulmaya başladığı dönemde “Kartallar Yüksek Uçar” ve “Hanımağa” ile müthiş bir çıkış yakaladım.
* Evliliğinize gelelim. Cihat Bey’le hangi dönemde evlendiniz?
- 20’li yaşlarda, en popüler dönemimde evlendim.
* Çok mu aşık oldunuz?
- Tabii ki aşık olduk, o ayrı konu ama evlenmeyebilirmişim. O da çok gençti, ben sinemada en parlak dönemimdeydim. biraz daha beklemekte fayda vardı.
* Nasıl etkilendi kariyeriniz?
- Evlenir evlenmez piyasadan silindim, sanki böyle bir insan hiç var olmamıştı. Cihat bizim sektörden değildi, makine yüksek mühendisi, aynı zamanda basketbolda milli takım kaptanıydı.
* Aşkı işe tercih ettiniz yani?
- Etmedim aslında. Ben evlenirim, oyunculuğa da aynı hızda devam ederim diye düşünüyordum. Öyle olmadı ama işte.
* Uzun evliliğinizin sırrını bizimle paylaşır mısınız?
- Belki kendimize olan özgüvenimiz.
HEM SEKSİ HEM DE ZARİF
* Selda Alkor, sinemanın seksi kadını mı masum kadını mı?
- Selda Alkor’un sinemada ilerlemesinin belki de tek bir nedeni var. O da Türkan Şoray’ın seksiliği, Hülya Koçyiğit ve Filiz Akın’ın zarifliğini bir arada taşıması.
* Kariyerinize güzelliğinizin katkısı nedir?
- Bizim oyunculuğa başladığımız zamanlardan kamera önünde güzel insan istiyorlardı. Hâlâ öyle ama o zamanlar daha çoktu.
ÖPÜŞMEKLE TOKAT ATMAK ARASINDA NE FARK VAR?
* Türkan Şoray’ın kuralları var sinemada. Siz hiç kural koydunuz mu kendinize? Var mıydı kurallarınız?
- Yoktu. Kanun yoktu, olması için de bir sebep yoktu zaten. Genç bir kızdım, hayatımda bir adam yoktu, kanun da yoktu dolayısıyla.
* Öpüştünüz...
- Öpüştüm ama ne olacak ki? Tokat atmakla öpüşmek arasında ne fark var?
* Yok mu gerçekten de?
- Yok valla. Zaten bazı jönler evli oldukları için tutucu olurlardı. Mutlaka olması gerekiyorsa öpüşürdük. Etrafta 50 kişi var zaten, öpüşürken ne hissedeceksin ki? Ancak o adamla set dışında da duygusal bağın varsa bir şey hissedersin belki, onu da yaşamadım, bilemiyorum.
MELİSA ÇOK ŞEKER AMA HAYIRSIZ
* Yeni nesil oyunculardan kimleri beğeniyorsunuz?
- Melisa Sözen’i çok beğeniyorum. Gerçi biraz hayırsız ama çok şeker ve iyi bir oyuncu. Aynı yerde oturuyoruz, beni görünce deliler gibi boynuma sarılır ama pek görüşemiyoruz.
* Jönlerden favoriniz kim?
- Erkan Petekkaya’yı çok beğeniyorum.
Paylaş