Paylaş
Şu sıralar sosyal medyada bolca dolaşan ve geçmişi 1960’lara, bir dergi sayfasına kadar uzanan bu kanunların günümüzde en bilineni tabii ki ‘öpüşme’yle ilgili olanı.
Ama liste uzun, madde madde gidiyor.
Okuyunca, TRT’nin yeni dönem dizisi “Bir Zamanlar Osmanlı: Kıyam”ın başrolünde oynayan Türkan Şoray, ağır dizi şartlarından bunlardan hangilerini uygulayabiliyordur acaba diye düşündüm.
Efsane haline gelmiş bu kanunların bir kısmı, zamanla yarışılan bu dizi çalışması sırasında yıkılmıştır bence.
Bakalım siz ne diyeceksiniz?
1- Türkan Şoray, film senaryolarını film çekim tarihinden en az bir ay önce beğenir.
2- Senaryoyu beğenmediği takdirde yeni senaryo verilecektir.
3- Her senaryoda beğendi mutabakatı şarttır.
4- Filmde öpüşme ve açık sahneler olmayacaktır.
5- Filmdeki modern giysiler Türkan Şoray’a, tarihsel olanlar ise şirkete aittir.
6- Film çekimi İstanbul dahili olup, Türkan Şoray İstanbul dışına çıkamaz.
7- Çalışma saatleri sabah 08.00 ile akşam 19.00 arasıdır.
8- Türkan Şoray, pazar günleri çalışmaz.
9- Türkan Şoray adı jenerik, afiş, ilan ve sinema fenerlerinde başta ve tek olarak yazılacaktır.
10- Filmin her oynadığı yerde 9. madde uygulanacaktır.
11- Filmlerin seslendirilmesinde Türkan Şoray’ın sesi için kendi mutabakatı şarttır.
12- Şirket filmi kendi hesabına çeker. Eğer başka şirketle ortak yapıma gidilirse Türkan Şoray’ın mutabakatı şarttır.
13- Çekilecek filmin rejisörü ve baş erkek oyuncusu için Türkan Şoray’ın mutabakatı şarttır.
Bok Çukurundaki Kadın
31 Mart’ta başlayacak olan 31. İstanbul Film Festivali’nin biletleri geçen hafta sonu satışa çıktı.
“Persepolis”in yönetmeninin animasyon olmayan yeni filmi “Azrail’i Beklerken”, programın en çok konuşulan filmlerinden. New York Times’a göre ‘bir film ziyafeti’.
Hikaye, enstrümanı kırıldığında ölmeye karar veren ünlü keman virtüözü Nasser’in canını almaya gelen Azrail tarafından anlatılıyor.
Azrail gelene kadar geçen 8 günde Nasser hayatını yeniden yaşıyor.
Martin Scorsese belgeseli “George Harrison Fani Dünyaya Karşı”yı da merak etmek gerek.
Ne de olsa dünyanın en önemli yönetmenlerinden biri, dünyanın en etkili müzisyenlerinden birini anlatıyor.
Festivalin “Mayınlı Bölge” bölümü, bildiğiniz gibi izlenmesi zor filmlerden oluşuyor.
Bu bölümü dengeleme görevi ise mutlu, neşeli filmlerin gösterileceği “Antidepresan”a düşmekte.
Bu bölümde, sanat yapma sanatını ti’ye alan, üç sinemacının bir günlük komik öyküsünü anlatan Filipinler yapımı “Bok Çukurundaki Kadın”ı tavsiye ederim.
Ve son olarak, geçen haftadan beri derbiyle yatıp kalkan futbolsever izleyiciye bir öneride bulunayım; En İyi Yabancı Film Oscar’ı adaylarından “Büyük Derbi”.
Berabere biten bol stresli Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin ardından ilaç gibi gelecektir.
Bunları tüketmeyin
25. Uluslararası Tüketici Kalite Zirvesi’nin Çırağan Sarayı’nda yapılan töreninde “Paramparça” ile Yılın En Çok Dinlenen Şarkısı Ödülü’nü aldım.
Bu ödülü DMC, Samsun Demir, Özden Bora, Halil Sezai, Saki Çimen ve Sadun Ersönmez ile paylaşıyorum tabii.
Ve kendilerinin de ne kadar hayvansever olduğunu bildiğim için hepimiz adına Tüketici Akademisi töreninde yaptığım konuşmayı buraya da yazıyorum:
“Her canlının özgürce yaşama hakkına saygı duyalım. Kürk, vahşi hayvanların gösteri yapmaya zorlandığı sirk ve yunus gösterilerini tüketmeyelim lütfen.”
Twittermania
Gece bile kalkıp Twitter’a bakıyorum deyince “Teşhis twitterkolik, tedavi günde en az sekiz saat bağlanmamak” diye cevap yazmış bana Hüseyin Poyraz.
Ben iflah ve tedavi olacak gibi değilim.
Dahası Twitter’ı bundan sonra köşeme de taşıyorum.
Twitterkolikler için işte haftanın en beğendiğim üç tweet’i...
“Hallac-ı Mansur kafasına atılan taşlara aldırmamış ama arkadaşının attığı gülü görünce ‘ah’ demiş.” (Coşkun Çokyiğit)
“Eğer sevgilinle evdeyken sokağa çıkma yasağı olsaydı ve siz hâlâ sevgiliyseniz, evlen onunla.” (fındık kurdu)
“Ben de meşgul ettiğin yeri kopartır, eksik yaşarım. Bir daha aynı yerden kimseyi sevmem.” (Ceyhun Yılmaz)
Paylaş