Paylaş
Bazı okurlar bunu hatırlattığım ve o sahneyle onları buluşturduğum için teşekkür ediyor.
Bazıları ise çok mutsuz ve öfkeli.
Gittikleri sinemalarda jeneriğin bitmesi bile beklenmeden film kesilmiş. “Biz bekledik, onlar beklemedi, o sahneyi izleyemedik meraktan çatlayacağız” diyorlar.
Buradan bir kez daha sinema salonu işletmecilerine sesleniyorum. Filmler jenerik akmaya başladığında değil, perde tamamen karardığında bitmiş sayılır.
Yaptığınız hem seyirciye hem de emeği geçen sinema sektörü çalışanlarına ayıptır.
Jenerikte ismi geçenlerdir o filmi yapan, sizin de o film üzerinden para kazanmanızı sağlayanlar.
Hele bu davranışınız jenerik sonrası gelen önemli bir sahnenin izlenmesini de engelliyorsa daha da fenadır.
İsteyen kalkar gider ama unutmayın emeğe, sinemaya saygılı sinemaseverler de vardır ve hep olacaktır.
Evlat edinmek lazım
En değerli hediye kişiye özel olandır.
Üzerinde düşünülendir.
Hediyeyi alana kendini iyi hissettirendir.
Bu Anneler Günü’nde hayatım boyunca aldığım en güzel hediyelerden birini, ya da durun, sanırım en güzelini aldım.
Bir sertifikayla geldi kızım Tayga.
“Annecim” dedi, “senin hayvanları ve doğayı ne kadar sevdiğini biliyorum. Ben de senin adına nesli tehlike altında olan hayvanlardan bir caretta, bir de Akdeniz foku evlat edindim. Onlar artık senin çocukların, benim de kardeşlerim.”
Şu anda bir caretta ve bir fok, WWF (World Wildlife Fund-Doğal Yaşamı Koruma Vakfı) tarafından, bizim adımıza bakılıyor, yaşatılıyor.
Üsküdar Amerikan Lisesi’ndeki Çevre Kulübü’nün açtığı WWF standından almış Tayga bu hediyeyi.
Okulun ve çevre kulübünün böyle bir şeye ön ayak olması çok güzel.
Teşekkürlerim kızım Tayga’ya, Üsküdar Amerikan Lisesi’ne ve WWF’e.
Üçü bir araya gelince benim bir carettam bir de fokum oldu.
Hayatımda aldığım en güzel hediyeydi.
Mutfakta patron kim?
İngiltere’de yapılan bir araştırma, milyonlarca İngiliz kadının, annelerinin gözü kapalı yapacağı pek çok yemeği kitaptan bakarak bile yapamadıklarını ortaya koymuş. Yumurta bile yapamayanların sayısı hiç de az değilmiş.
Araştırmanın bir başka sonucuna göre de pek çok evde erkekler daha iyi yemek yapıyorlarmış ve mutfağı artık erkekler devralmışlar.
Türkiye’de de durum aynı aslında.
Erkekler mutfakta hiç de fena değiller.
“Cinemania”ya gelen erkek konukların çoğu karşıma geçip ne kadar da iyi yemek yaptıklarını anlatırken, koltuğumda ne kadar da küçüldüğümü bir ben bilirim.
Tamer Karadağlı’nın makarnayı ne kadar da leziz yaptığına bizzat şahit olmuşluğum var.
Yiğit Özşener, “Yemek yapmayı seviyorum, o an buzdolabında ne varsa onlarla bir şeyler yaparım ama sadece pratik yemekleri değil, tencere yemeklerinde de çok iyiyimdir” dediğinde kararımı vermiştim zaten.
Yeni dünya düzeninde kadının evin dışında çalışmaya başlamasıyla mutfaktaki patron belli oldu; artık iyi aşçıların erkek olduğu tek yer lokantalar değil, evlerde de mutfak erkeklerden soruluyor.
Paylaş