Teoman’ın son manevrası

Duymuşsunuzdur, müzisyen, bestekar, söz yazarı ve oyuncu kimliğiyle tanıdığımız Teoman, şimdi de senaryo yazarı ve yönetmen olarak çıkıyor karşımıza.

Geçen gün montajı yapılırken şöyle bir izleme imkanı bulduğum Balans ve Manevra 25 Şubat’ta vizyona girecek. Hikayesi Teoman’a ait olan film aşk, iletişimsizlik ve ölüm üzerine kurulu.

Teoman’la Boğaziçi Üniversitesi’ne adım attığım ilk gün tanışmıştım. Fiziksel olarak biraz farklı olsa da (upuzun saçları vardı bir kere ve de yırtık kotları) cool, kendinden emin tavırları aynen bugünkü gibiydi.

O dönem kızlar arasında müzik kulübü üyeliğinin ‘in’ olmasının en önemli nedeni Teo’ydu. Masada onun durduğu günlerde kayıt olanların sayısı artar, Güney Kampüs’teki en kalabalık nokta Müzik Kulübü masası olurdu. Teo’nun solisti olduğu Mirage’ın konserlerinde de izdiham yaşanır, yer yerinden oynardı.

Diyeceğim o ki, Teoman gerek tipi, karizması, gerekse de yaptığı işe olan saygısıyla daha okul yıllarından beri insanları etkilemeyi başardı.

Sinema ve yönetmenlik konusunda çok iddialı konuşmasa da bu işi severek yaptığı, günde 12 saat, durmaksızın Balans ve Manevra’yla uğraşmasından, her detayla bizzat ilgilenmesinden belli. Yönetmenlik üzerine pek çok kitap okumuş ve gözlemlemiş. Senaryo yazma konusunda ise ‘Şarkı sözü yazma ve senaryo yazım formatı aynı, ikisi de duygu aktarımı’ diyor.

Film daha önce basında çıktığı gibi Teoman’ın hayat hikayesi üzerine kurulu değil. 1989-1995 yılları arasında Bodrum’da tanıdığı gerçek karakterlerden yola çıkarak yazmış senaryoyu.

Merkezde Burak Sergen’in canlandırdığı Kamyoncu Ali var. Teoman ise Kaptan Ümit’in oğlu Timur’u oynuyor. Sevgilisi Zeynep rolünde Seda Akman var. Avrupa Yakası’nın Şesu’su Bülent Polat, çapkın bir bar sahibini canlandırıyor (denk geldiğim her karede turist kızlara asılıyordu).

Henüz montaj aşamasında olduğu için Balans ve Manevra’dan kısa bölümler izleyebildim. Bunlar da genelde dramatik unsurların ağır bastığı sert sahnelerdi. Komik trajedi olarak tanımladığı filmin tümü bu kadar sert değil diyor Teoman.

Yaptığı işin sonucunun iyi olacağından ise son derece emin. Hikaye iyi, oyuncular iyi ve tabii film de iyi diyor.

Soundtrack’e gelince. Teoman’ın şarkılarını farklı isimler yorumlamış film için. Müslüm Gürses, Paramparça; Şebnem Ferah, En Güzel Hikayem; Bülent Ortaçgil, Yağmur; Rashit, Kişisel Birşey’i seslendiriyor. Teoman ise Tanju Okan’ın Kadınım adlı parçasını yeniden yorumluyor.

Yeni besteler de yok değil tabii. Soundtrack filmden önce piyasada olacak.

Benim tanıdığım Teo işini bilir, önce soundtrack’i, sonra da Balans ve Manevra’yı merakla bekliyorum...


Woody Allen ve GORA


1998 yılında Woody Allen’a garip bir şey olmuştu. Artık izleyici ondan sıkılıyor, o da kendini tekrar etmekten öteye gidemiyordu. Ne o yıl çıkardığı Celebrity, ne de 2002 yılına ait Hollywood Ending, Allen hayranlarını tatmin edebilmişti.

Ünlü senarist, yönetmen ve oyuncu, uzun yıllar süren bu kötü dönemi son filmi Melinda And Melinda ile atlatmış bulunuyor.

Filmin komedi ve dramayı karşı karşıya getiren ilginç bir konusu var. Allen’ın en sevdiği şehir olan New York’ta geçen hikaye iki yazarın bir restoran sohbetiyle açılıyor. Biri komik hikayelerin daha gerçekçi, yazılması daha zor olduğunu savunurken diğer yazar ise trajedinin çok daha üstün olduğunu iddia ediyor.

Sonra kendilerini haklı çıkarabilmek için her ikisi de aynı hikayeyi farklı yönlerden ele almaya karar veriyorlar. Bir hikayede Melinda nörotik bir karakterken, diğerinde şirin, derdi tasası olmayan bir kadın olarak çıkıyor karşımıza. Ama her iki hikayede de Woody Allen, komik dokunuşlarla insan doğası üzerine yorum yapmayı ihmal etmiyor.

Ülkemize ne zaman geleceği henüz belli olmayan Melinda And Melinda ile tekrar zirvedeki günlerine dönen Woody Allen, her defasında komedinin dramadan daha zor olduğunu ve kendisinin komediyi daha iyi bildiğini tekrarlar. Yine bir röportajında şöyle demiş: ‘Komedi çok sık rastlanan bir yetenek değil. Aslında herkes drama yazabilir. Hepsi iyi olmayabilir, ama herkes yapabilir bunu. Ama bir komedi... Yeteneğiniz yoksa komedi yazamazsınız. Nereden başlanır, espri nasıl yapılır? Çok zor, herkes bilemez’

Gelin bu saptamayı hemen şu sıralarda vizyonda olan Türk filmlerine uyarlayalım. İyi ya da kötü, drama unsurları ağır basan pek çok Türk filmi var, GORA ise bir tane. Üstelik de izlenme rekorunu kırmış, almış başını gidiyor.

‘Sadece yeteneği olanlar komik olabilir, ama herkes drama yazabilir’ diyen Woody Allen’ın, bu sözleriyle en çok komedyenlerin gururunu okşadığına ise şüphe yok...

Beyaz perdeden inciler...

‘Korkularını yenersen ölümü de yenmiş olursun.’ (Büyük İskender-Alexander, Yön: Oliver Stone, 2004)


Giovanni Boccaccio’nun ünlü edebiyat eseri Dekameron, David Leland tarafından beyazperdeye taşınacak.
Yazarın Tüm Yazıları