Tayanç Ayaydın: Egomu sadece başarılı olmak besliyor

Bir süredir ekranlardan uzak kalan Tayanç Ayaydın, dizi diyetini Kanal D’nin yeni yapımı “Hayat Şarkısı” için bozunca buluştuk ve hayatla ilgili her şeyi masaya yatırdık. 

◊ Sosyal medyaya “Hayat Şarkısı” yazıp arayınca en çok senin rolünün artırılması ile ilgili yorumlar çıkıyor. Sana doyamamış izleyici...
- İlk birkaç bölüm hikayeyi anlıyoruz. Sonra ağır ağır bütün hikaye bir araya gelecek. Herkes herkese doyacak.

◊ Artacak mı rolün?
-Mahinur Ergun sonuçta bir uyarlama yapıyor ama aslında baştan yazıyor her detayıyla. Kendisi neyi, nereye, nasıl götürmek istiyorsa, seyirciyle neyi ne kadar paylaşmak istiyorsa onun matematiğini çok iyi ayarlıyor. Bizler de itaat ediyoruz.
◊ İtaat etmeyi sever misin?
- Ustalara evet. 

DİZİ DİYETİNİ BOZDUM

◊ Epeydir uzaksın dizi setlerinden. Hatta dizi diyetinde olduğun konuşuldu. Niye diyeti bozdun?
-Uzun zamandır hep çatık kaşlı adamları oynuyorum, öyle denk geliyor belki de. “Sakarya Fırat”taki çatık kaşlı halime çok alışmıştı insanlar. Farklı bir rol gelince kabul ettim hemen. Çatık kaşlı adam rollerinden sıkılmıştım.

◊ Oynadığın karakter normal hayatına yansıyor mu bu denli?
- Tabii, günümün çoğunu o karakterle geçiriyorum. İster istemez onun gerginliği bana da yansıyor. 

◊ Tayanç nasıl biri peki günlük hayatında? Senin karakterin hangisine daha yakın?
- Ben uzun zamandır çok yumuşak bir adam olmayı tercih ediyorum. Dört sene önce karar verdim. Keskin sirke küpüne zarar çünkü. 

◊ Neden karar verdin?
- Yaşla ilgili bir şey herhalde. Gergin ve negatif olmaktan yoruldum. Önce o Pollyanna gözlüklerimi taktım. İnsanın kendini ikna etmesi kolay olmuyor, bu bir alışkanlık meselesi. Spor yapar gibi o pozitif kası geliştirmek lazım. 

EN GÜZELİ AŞK ADAMI OLMAK

◊ Alışkanlıkların değişmesi için altı ay kadar sıkıntılı bir zaman geçiriyormuşsun...
- Ben bir değişim içine girmeyi seviyorum. Hayatı paylaştığım kişilerin beni ne kadar pozitife yönlendirdiği de önemli. Üç seneyi geçti, hayatımda çok önemli bir kadın var, Sally ile evliyim. Yatıp kalkıp ona dua ediyorum. Geçenlerde bir arkadaşım Sally’ye “ne kadar düzgün bir adama çevirmişsin” diyerek teşekkür etti. 

◊ O mu yaptı?
-  Onun etkisinin önemli olduğunu düşünüyorum. Birbirimizden çok şey öğreniyoruz. O da muhtemelen başkasına “Tayanç bana pozitif yardımlarda bulunmuştur” diye anlatıyordur. 

◊ Seninle eskiden beri tanışıyoruz. Sen hep aşk adamıydın ama, bildim bileli.
- Evet, en güzeli aşk adamı olmak değil mi?

◊ Muhakkak ama bazıları da ıssız adam işte. 
- O bana çok yalnız geliyor. Yalnız kalırsam sıkıntı duymam ama yalnızlığı tercih etmem. Tercih edersem idare ederim sadece.

KUVVETLİ KADINLARI SEVİYORUM

◊ Geçen röportajımızda “kadın güzel olmalı” demiştin.
- Hâlâ aynı şeyi söylüyorum. (Gülüyor) O zaman röportajımızı okuyan kişiler tepki göstermişlerdi ama dürüst olmak lazım. Ruhlar aleminde yaşamıyoruz ki. O yüzden önemli. Ama kime göre, neye göre güzel. Ben kendi güzelliklerimin peşindeyim.

◊ Nedir güzellik senin için?
- Ben maskülen kadını her zaman güçlü bulmuşumdur. Ama aynı zamanda o kadınlık gustosunu taşımalı. Kuvvetli kadın bana çok güzel geliyor. Kimseye ihtiyaç duymadan, tek başına ayakta durabilecek.

◊ Bazıları da kadın itaat etsin, ona muhtaç olsun, kenarda dursun istiyorlar!
- O bana hiç güzel gelmiyor. Annemle babamdan dolayı herhalde. Ben çok bağımsız karakterlerin birlikte ne kadar mutlu olabileceklerini gördüm. Onlar ölene kadar buna şahit oldum. Dolayısıyla inanıyorum ben bu formülün işlediğine.

◊ “Boşanmak, evliliğe dair düşüncelerimi etkilemedi” demiştin. Ki zaten etkilemediğini gördük. Yine de bir travma yaşamadın mı ayrılık sürecinde?
 - Yaşamadım. O biraz da nereden baktığınla alakalı. Çok travmatik bir durum olmadı. Boşandık bitti ve ben inancımı hiç kaybetmedim, ne ilişkiye ne de evliliğe karşı. Hatta Sally’nin de ikinci evliliği. Biz aynı dönemde ilk evliliklerimizi yapmışız. İkimizinki de dört ay sürmüş. Belki de zaten birbirimize yol akıyormuş, arada bir durak yapmışız.

KADINLAR BİZDEN DAHA AKILLI

◊ “Fazla kontrol edilmeye tahammül edemiyorum” demişsin. 
- Sıkıştığımı hissetmeyi sevmiyorum. 

◊ Bir erkek ne zaman sıkıştığını hisseder?
-  Eğer bulunduğum yerden gitmek için dakikaları sayıyorsam, benim yaptığım, yaşadığım herhangi bir şeyin başkasına sıkıntı verdiğini hissediyorsam ve artık bu benim gündelik hayatımın planlamasını etkilemeye başladıysa, işte o zaman köşeye sıkışmış hissediyorum. 

◊ Kadın nasıl sağlar bunu?
- Bazen pasif, bazen çok aktif yapıyorsunuz bu işi. Aktif olduğu zaman biraz daha kolay baş etmesi de, pasifi biz anlamıyoruz. Sizin kadar akıllı değiliz. Ben o pasif yönlendirmenin çok kurbanı olmuşumdur. Belki de o nedenle böyle sıkışmış hissetmekten hep kaçıyorum. Ama şimdi hiç öyle bir şey yok.

◊ Kadınlara tavsiye olarak “yapmayın” diyorsun yani.
 - Yapmamak en iyisi. Kimse kimseye yapmasın. Herkes birbirini birey olarak bıraktığı sürece neye aşık olduğunu hep hatırlar. Dönüştürürsen neye aşık olduğunu unutursun. Keşke herkes bunu yapsa. 

ÇOK ZENGİN OLMAK İSTEMEZDİM

◊ “Hayat Şarkısı” dizisinde oynadığın karakterden biraz bahsedelim. Evli bir adamı canlandırıyorsun. Nasıl biri Hüseyin?
- Kendi seçmediği bir hayatı yaşayan bir adam. Babasının projesi. Babasının projesi olmaktan hayıflanmıyor çünkü proje kötü değil. Türkiye’nin ilk 15 zengini arasındaki bir aile. İyi yetiştirilmiş, şirketlerin başına konmuş, ona bir hayat sunulmuş, o da yaşıyor. 

◊ Sen ister miydin öyle zengin bir hayat?
- Hayır, istemezdim. Büyük başın derdi büyük olur. Hüseyin çok çabalıyor, iyi bir patron, iyi bir baba. Ama tabii kendine dayatılan, seçmediği bir hayatı yaşayan her adamın bir noktada tıkandığı yerler olacak. Zamanla hikayede bunları göreceğiz. Zaten bu bir sürpriz değil, o saatli bomba bir yerde patlar ama o patlarken nasıl davrandığın önemli.

◊ Set ortamı, rol arkadaşların nasıl?
- İnanılmaz güzel. Ahmet Mümtaz Taylan ile yıllardır bir projede karşılaşsak da oynasak diye hep çok istemişimdir. Şimdi baba-oğulu oynuyor olmamız çok gurur verici. Ahmet Abi bizim ustamız. Onunla olan sahnelerimi hayranlıkla izliyorum. Ecem Özkaya çok iyi bir partner, yıldızımız barışık. Burcu Biricik’le de öyle. 

KOLAY KANDIRILABİLEN BİR OYUNCUYUM

Öyle bir film yapayımki, elimde eteğimde ne biriktirdiysem hepsini dökeyim, o filmle festival festival gezeyim. 

◊ Filmlerle ilgili gelişme var mı?
Sen gerçekten iyi filmlerde oynayan, ödüller alan, hak ettiği değeri de gören bir sinema oyuncususun aslında. - Teşekkür ederim. Sinema filmi benim için çok önemli bir yerde. Ben çok kolay kandırılabilen bir oyuncuyum. Karakteri sevdiğim zaman beni kimse tutamaz, oynamak isterim. Ama bu tür aceleci kararlarım yüzünden hayatımda bazı yanlış projelerde de yer aldım. Şu anda ise “Pazar-Bir Ticaret Masalı” gibi bir film bekliyorum. Öyle bir film yapayım ki elimde eteğimde ne biriktirdiysem hepsini dökeyim, o filmle festival festival gezeyim istiyorum. 

◊ Televizyonda iş yapmak sinemayı nasıl etkiliyor? Projelerin önünü açıyor mu, kesiyor mu?
- TV’de bir iş yapıyorsan bağımsız sinemacılar çekiniyorlar, uzak duruyorlar. Herhalde “çok para istiyor” diye düşünüyorlar ama bir sorsunlar, bağımsız sinema filmi demek herkesin yüreğini koyduğu bir şey. Yaptığım işin arşive girmesi benim için çok değerli. Benim torunumun torununun torunu “Dedem ne yapmış” deyip o filmi izlerse, bu o yaratıcı sürecin ölümsüzlüğünün göstergesi demektir.

◊ Torunumun torununun torunu dedin. Var mı baba olma hayalleri? 
- Karımla çocuk yapmak istiyorum. Çünkü onunla ikimizin karışımının ne olacağını çok merak ediyorum. Çocuk yapmak çok bencilce bir şey. Vatana millete hayırlı olsun diye yapmıyoruz. Ya evliliği, ya ilişkiyi kurtarmak için ya da kendimizi kurtarmak için yapıyoruz. Ben ise bencilce bakmak istemiyorum çocuk olayına.

◊ Kısa vadede plan yok öyleyse?
- Bir gün olacak ama plansız olması en iyisi. O arada yaşımız geçerse de bir çocuk evlat edinip o enerji ve bütün o birikmiş anne baba olma isteğini en azından annesini babasını yitirmiş bir çocuğa vermenin doğru olacağını düşünüyoruz. O B planı bizim için. Bir anda A planı olabilir. 

◊ Nasıl bir baba olursun?
- İyi bir baba olmak bence çok hızlı araba kullanma yetisine sahip olmak gibi bir şey. Hayalim kızımın -kızım olursa çok mutlu olurum- ya da oğlumun gururlu ve mutlulukla benim varlığımdan bir gün bile rahatsızlık duymadan güvenle yaşamasını sağlamak.

◊ Senin egonu ne besler?
- Başarı. Başarısız olduğumu hissedersem mutlaka orada kendi çapımda başarılı olabileceğim bir şey bulurum. Başarı beni ayakta tutuyor. Başarısızlık da, daha başarılı olmak için kamçılıyor. Mutlaka kendime bir şey yaratıyorum. 

BEN ÜNLÜ DEĞİLİM

◊ Geçen sefer, “Ünlü değilim, olunca nasıl hissettiğimi söylerim” demiştin. 
- Hâlâ değilim. Benim için ünlü olmak yolda yürüyememektir.

◊ Sen de yürüyemiyorsundur.
 - Yok, çok rahat yürüyorum. Fotoğraf çektiriyoruz, selam veriyorlar. Mesela röportaja gelirken motorda tanıdılar, çay ikram ettiler. Çok keyifli gidiyor. Eskiden taksi kullanırdım. Şimdi toplu taşımayı tercih ediyorum. 

◊ Nasıl oldu bu değişim?
- Sally bir gün bana, “Niye taksi kullanıyorsun hep” dedi. Tanınıyorum ya, kendimi rahatsız hissediyorum diye. “Gel seninle metroya biniyoruz, çok merak ediyorum seni kaç kişi tanıyacak bir göster bana” dedi. O da Bilgi Üniversitesi’nde hoca. Her gün işine metrobüsle gidip geliyor. Neyse bindik metroya, tık yok. O gün kimse gelmedi yanıma.

ALBÜM KARARI KENDİLİĞİNDEN GELECEK

◊ Biraz da müziği soracağım. Var mı albüm müjdesi?
- Bir süredir çalışmıyordum, oyunculuk yapmadığı zaman müzik yapan adam olmak istemedim. Ben hep oyunculuk ile ön plandayım. Ancak ana hikayeyi yapıyorsam kılcal damarları yaşatmayı seviyorum. Şimdi belki o kılcal damara biraz daha ihtiyaç duyarım. İyi bir grupla bir araya gelirsek müzik olacak hayatımda. 

◊ Albüm yapmama kararın vardı bir ara, ya şimdi? 
- Bir gün yaptığım performansın kaydedilmesini isteyeceğim zaten. İyi bir karakter çıktığı zaman ne olursa olsun evet dediğim gibi. O kendi gelecek, ben karar vermeyeceğim sanırım.