Tatilde sanmıştım ‘Çok Aşk’ı yazıyormuş

Devam ediyorum.

Hasan Can’la “Çok Aşk” adlı filminin senaryo sürecinden bahsederken ben bu yazın ortasına, yazdan kalma birkaç güne, Çeşme’de Stay Otel’deki tatilime doğru uzandım. Temmuz ayı ortasında Stay’de karşılaşmıştık Hasan Can’la.Ben o da tatilde diye düşünmüştüm ama konuşmaya başlayınca bir film senaryosu üzerinde çalışmak üzere oraya geldiğini anlattı bana. İşte o film bu filmdi. 

Şimdi o günlere dönüp şöyle diyor: “Senaryo süreci biraz uzun sürdü. İlk draft’ı bitirdikten sonra güvendiğim senaryo yazarı arkadaşlarıma okuttum, 10 üzerinden not verin dedim. 7’nin altındaki tüm sahneleri oturdum bir daha yazdım. O çalı?ma ayr?ca 1?ay?m? ald?. O y?zden k???n ?ektik filmi. Bo? sahne olsun istemedim.?şma ayrıca 1 ayımı aldı. O yüzden kışın çektik filmi. Boş sahne olsun istemedim.”

“Mesaj derdi var mı filmin?” diye sormadan olmazdı.

“Filmde sosyal ve toplumsal mesajlar da var tabii. Bu ülkede yaşamıyor gibi yapmak istemedim. Suya sabuna dokunmayan bir film değil bizimki.”

◊ Oyuncu koçuyla çalışmak nasıldı, neler kattı?

- Ekran önünde Hasan Can olarak varım. Oyunculuk disiplini ise komedyenlikten farklı. Bir film çekiyorsun, 20 yıl orada kalıyor. Ben kendimi tanıyorum, eğer bir işi layıkıyla yapamazsam mideme ağrılar girer izlerken. Bu yüzden oyunculuğu da ciddiye aldım. Oyuncu koçu da bu sebeple oradaydı. Zaten sonucundan da çok memnun kaldık.

◊ Senin oynadığın Coşkun nasıl bir karakter?

- Benim gibi çok tutkulu, kafayı kırmış bu yolda. Biraz daha serseri, bad boy, ki ben de o zamanlar öyleydim zaten. Korsan filmcilikle başlarken, sonra değişiyor, tutkusu onu başka bir adama dönüştürüyor.

EN KÖTÜSÜ ENTELEKTÜEL FAKİR OLMAK

◊ “Ben de bad boy’dum” derken, biraz açar mısın?

- “Sert olmayan ezilir” mantığı ile daha serttim, daha bad boy’dum, gardım yukarıdaydı. Önyargılarım vardı. Zengin çocuklarını sevmiyordum mesela. Çok yanlışmış tabii. Şimdi öyle düşünmüyorum. Zengin veya yoksul her kesimden iyiler de var kötüler de. Ama o zamanlar bir öfke vardı içimde, sanki onun zengin doğması onun suçuymuş gibi. Özellikle ergenken önyargılarını gerçek zannediyor insan.

Oynadığım karakterde oralardan izler var. Coşkun karakterinin abisi İrfan ise tam tersi. Yoksul ama entelektüel. İdealist. Çok çalışkan ve çalışarak topluma etki edeceği bir pozisyona gelmek istiyor. O yüzden olan olaylardan da en çok o etkileniyor filmde. Bir insan fakir veya zengin olabilir. Bunların arasında en kötüsü entelektüel fakir olmaktır. Yani en alt kademedesin ve farkındasın. Abi karakteri İrfan tam da öyle biri. Bu sadece aşk değil aynı zamanda da abi-kardeş filmi. Filmde en çok konuşulacak isimlerden biri de Barış Yıldız. Çok da iyi rol yaptı. O kadar beğendim ki ek sahne yazdım ona.

SEYİRCİM İLE BİRBİRİMİZİN HASTASIYIZ

◊ Ne kadar güleceğiz?

- Bir hikâye ne kadar gerçekse o kadar komiktir, bu hikâye çok gerçek bir hikâye. En komik hikâyeler bazen dramlardan çıkar. Hayatta gülebildiğin her şeye çok da ağlayabilirsin. Tamamen anlatıcıya bağlı. Film çok güldürecek ama meselesi de olması, en az komik olması kadar önemli.

◊ Sinemaya film verme fikri nerden çıktı?

- Bunu intihar gibi görenler var. Sadece ticari olarak görürsen, aşırı mantıksız durduğu aşikâr. Ama ben bu mesleğe hiçbir zaman sadece maddiyatçı yaklaşmadım. Evet, riskli ama ben de rekortmen bir komedyenim.

Rakamlar ne olur bilemiyorum ama seyirciyle aramda çok güçlü bir bağ var, birbirimizin hastasıyız. Sinemanın iyi durumda olmadığını biliyorum ama biz kafa olarak iyiyiz, seyircime güveniyorum.

◊ Film çekmeye devam edecek misin?

- Fırsatım olursa her yıl en az bir film yapmak istiyorum. Her tür film yapmak istiyorum, festival filmi de çekmek istiyorum, korku da... Tek sıkıntım zaman.

“Çok Aşk”, 24 Şubat’ta sinemalarda olacak.