Paylaş
Buruşuk pardösüyü moda haline getiren.
Dalgın, dağınık olma halini sadece makul değil, havalı da kılan.
Kolombo’yu canlandıran Peter Falk’un öldüğünü duyunca çok üzüldüm, çocukluğumdan bir parça koptu gitti sanki.
Hele bir de “Alzehimer’dı, son iki yıldır Kolombo’yu oynadığını bile hatırlamıyordu” cümlesini okudum ya...
Yalan dünya işte!
Peter Falk’un, 1971-2003 yılları arasında fırtına gibi esen Kolombo dizisiyle dört Emmy ödülü var.
“Murder, Inc.” filmiyle gelen Oscar adaylığını da unutmamak gerek.
Kolombo denildiğinde akla ütüsüz pardösüsü ve purosuyla birlikte, katili yakalamadan hemen önce söylediği “Son bir şey daha var” cümlesi de geliyor.
Peter Falk’un hayatı da hep “Son bir şey daha var” diyerek geçti zaten.
Çocukken bir tümör yüzünden sağ gözü alınan ve yerine konan camla yaşayan Falk, fiziki sorunların oyuncu olma yolunda engel olmadığının en önemli kanıtlarından biriydi.
New York’taki bir ajanstan, “Gözündeki sorun nedeniyle filmlerde ya da televizyonda oynaman imkansız” cümlesi geldi önce, sonrasında Columbia Pictures’ın stüdyo patronu daha da ileri giderek “Aynı paraya iki gözü sağlam bir oyuncu çalıştırabilirim” dedi.
Ama Peter Falk’un dalga geçilen bu sorunu, Kolombo’nun markası, hatta avantajı oldu.
Hiçbir şey görmüyor gibi düşünülen komiser aslında her şeyi görüyordu.
Peter Falk ve Komiser Kolombo demişken, onu Türk halkına sevdiren sesi, Savaş Başar’ı da anmadan geçmeyelim.
1985 yılında kaybettiğimiz ünlü oyuncu ve seslendirme sanatçısı, “Çirkin Dünya”, “Devlerin Aşkı”, “İffet”, “79. Dosya” gibi filmlerde oynamış, “Komiser Kolombo”, “Kaygısızlar” ve “McCoy” dizilerinde seslendirme yapmıştı.
İkisinin de üzerlerine yıldızlar yağsın.
Bu havuzlardan uzak durun
Yer, Eyüp’teki Yunus Gösteri Merkezi.
Bir magazin programı canlı bağlantı yapıyor.
Ekranda zavallı bir ayı balığı, iki yunus, bir de beyaz balina var.
Ayı balığı mekik çekiyor, yunuslar halka çeviriyor, beyaz balina basket oynuyor, dişlerini fırçalıyor.
Önce Oscar ödüllü “Koy” belgeseli (The Cove), sonra da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’la yaptığımız toplantı geliyor aklıma.
Kadir Topbaş’tan İstanbul’da yeni yunus parkları açılmayacağının, var olanların da süreleri dolunca kapatılacağının sözünü almıştık.
Bu sözün arkasında olduğunu biliyorum.
Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu’yla görüşüyorum, kendisi de bu gösteri merkezinin halka bir faydası olmadığını, Topbaş’ın da sözünü verdiği gibi, süresi dolunca kapanacağını doğruluyor.
Peki ya diğer illerde, ilçelerde kapanma sözü alınamayan yunus gösteri merkezleri?
Aslında bunların hepsi bizim çabamızla kapanabilir.
Biz gitmezsek, siz gitmezseniz, medya prim vermezse, hayvanlara göz göre göre işkence yapılan bu hapishaneler kapılarına kilit vurmak zorunda kalırlar.
Küçücük havuzlarda hapis hayatı yaşamaları yetmezmiş gibi bir de türlü saçmalıklar yapmaya zorlanan bu hayvanların özgürlüğe kavuşması size bağlı.
İster İstanbul’da, ister İzmir’de, ister Antalya’da olsun, protestomuzda yanımızda olun, gitmeyin, yakınlarınızı göndermeyin.
Hayvanların gözyaşları, mutsuzluğu, sizin ya da çocuklarınızın eğlencesi olmasın.
Bu zulme ortak olmayın lütfen.
Sponsorluk üzerine
Selçuk Ural’ın 45’inci sanat yılı için sanatçıların da katılımıyla bir konser düzenlenecek.
Bir cep telefon şirketi sponsor olmuş.
Basın toplantısı yapılıyor.
Sanatçıların arkasındaki fonda adı yazıyor.
Gayet doğal, öyle
değil mi?
Para vermişler, katkıda bulunmuşlar, isimleri de yazsın.
Yok, yazmasınmış!
Kameramanlar “Şöyle arkada şirket adı yazmayan bir alana geçelim mi, bunları yayınlamamız zor oluyor da” diyorlar.
Kendilerine göre haklılar.
Çünkü, televizyonlarda sponsor adı söylenemiyor, gösterilemiyor, haber çöpe gidiyor.
Bir başka örnek de benden; “Hop Dedik Orda Kal” albümünün geliriyle üç yıl barınaklara yemek ve ilaç yardımı götürmeyi garantileyen HAÇİKO arabasıyla verdiğim televizyon röportajlarının çoğunda, bize kuru mama yardımı yapan, araç sağlayan, benzinimizi veren firmaların adını söyleyemiyorum.
Ben söylemezsem, onlar söylemezse, nasıl çıkacak sponsorlar ortaya!
Böyle giderse insanlar, “Şu projemize destek verir misiniz?” demeye çekinecekler.
Yakında sponsor bulmak iyice zorlaşacak.
Paylaş