Paylaş
Uyku, biraz uyku diyorum, ama insomnia, yani uyuyamama, uyku problemi yaşama hali almış başını gitmekte.
Sıkıntıdan okuduğum haberler daha da canımı sıkıyor.
Twitter’a “Helin Avşar en iyi röportajcı ödülünü almış, ne diyorsunuz?” diye yazıyorum, ses seda gelmiyor. Bizim ekip kim bilir kaçıncı rüyada?
Çaresizlik bu ya, televizyonu açıyorum.
Her yerde dizi tekrarı var, çoğu da komedi.
Komedilerin ana karakterlerinin bir ortak özelliği dikkatimi çekiyor.
Yok, komik olmamalarından bahsetmiyorum.
Düzgün Türkçe konuşan bir Allah’ın kulu bile yok bu dizilerde.
Komedi unsuru yaratacağı düşünülen tüm saçmalıklar, ıstanbul dışından gelen bu şiveli insanlara mal edilmiş.
Onların salaklıklarına “aboo”lar, “abey”ler, “yom”lar ve taklit bile edemeyeceğiniz türlü gırtlak nameleri eşlik ediyor.
Şimdi bu ıstanbul dışına yapılan bir hakaret değil de nedir acaba?
Ağlanacak hale gülünmesini beklemek hatta gülmek, tezatların en tezatı olsa gerek.
Doğrusu gülünen halimize ağlamamız gerekiyor.
Not: Twitter’da Helin Avşar konusuna cevaplar ertesi gün geldi. ışte bir tanesi: “Ünlülere röportaj yaptırılır, soruları ellerine verilir, kaseti başkası çözer, düzeltmeleri yapar, Helin Avşar bende bu izlenimi yaratıyor.” Bu yorumun doğru ya da yanlışlığını bilemem. Kaseti tabii ki başkası çözebilir ama belki de sorular gerçekten Helin’den çıkıyordur ve o iyi bir röportajcı olma yolunda ilerliyordur. Ama kesin olarak bildiğim şey şu; bugüne dek yaptığı o sayılı röportajla gelen “en iyi röportajcı” ödülü gerçekten abartılı!
Emek’e sahip çıkalım
Beyoğlu’ndaki Emek Sineması elimizden gitmek üzere.
Yüksek tavanı, 900 kişilik tarihi salonuyla yılların Emek’i, sinemanın, özellikle de ıstanbul Film Festivali galalarının vazgeçilmez adresi, göz bebeği göz göre göre yok ediliyor.
Hem de ne tezattır ki tüm bunlar ıstanbul Kültür Başkenti Projeleri kapsamında oluyor.
Aman ne kültür ne kültür!
Emek ve etrafındaki çalışmalardan etrafa sızan dedikodular, sinemanın aynı bina içinde ama başka bir kata taşınacağı yönünde.
Ama o yüksek tavan, işlemeli duvarlar, görkemli perde olmazsa olmaz ki!
Biz SİYAD olarak Emek’e sahip çıkmak istiyoruz.
Ve tüm sinemaseverlerin de bize destek olacağını düşünüyoruz.
Beyoğlu’nu ve ıstanbul Film Festivali’ni Emek Sineması olmadan düşünemeyiz, öyle değil mi?
Polisler sokağı kirletiyor
Artık sadece hafta sonları değil, her gün trafik kontrolü var.
Avrupa yakasından Anadolu’ya geçerken yol üstünde her gece en az iki kontrolden geçiyoruz.
Şikayetçi olduğumu sanmayın, bayılıyorum ben bu kontrollere.
Hiç sıkılmadan evraklarımı gösterip, alkollü olmadığımı kanıtlayıp, “iyi görevler” diyerek yoluma devam ediyorum.
Çünkü polislerin ne kadar zor ama gerekli bir işi ne kadar iyi ve özveriyle yaptıklarına bizzat tanık oluyorum.
Ama geçen gece alkol kontrollerinin zararını da görmüş oldum; çevre kirliliği.
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü girişinde, trafik kontrolünün olduğu yolun üzeri alkol üfleme çubuklarıyla doluydu.
Polisler kullandıkları çubukları omuzlarının üzerinden yere atıyorlardı.
Yola tüküren, çöp atan, kirleten vatandaşa kızıp da benzer davranan polislere bir şey söylememek olmaz.
Örnek olmaları gerekirken çevreyi kirletmelerini onlara yakıştırmadım doğrusu.
Vatandaşın gözü üzerinizde, lütfen biraz daha dikkat.
Paylaş