Sinan’la sınırları aşmak!

Her Türk’ün hayali yurt dışına açılabilmek.

Sınırlar dışında da tanınmak.
Yerli malını uluslararası arenada geçer akçe haline getirmek.
Sinan Akçıl, bizi yurt dışında temsil etmeye en çok yakışan sanatçıların başında gelir bence.
Geniş vizyonu, Batı ve Doğu sentezindeki başarısı, yaratıcılığı, Avrupai duruşu ve görüntüsü, gençlerin dilinden anlayarak onların sevgilisi olmayı başarmış olması Sinan’ı dünya sanatçısı olmaya hazırlayan etkenlerden bir kaçı.
Konuya girdim, devamı daha da heyecanlı.
Pek çok hit şarkının bestecisi ve söz yazarı Sinan Akçıl’ın şarkıları kısa bir süre sonra yabancı dillerde ve dünyaca ünlü starlar tarafından seslendirilerek tüm dünyanın diline düşmeye hazırlanıyor.
Ben geçen gece “Kahraman”ın İspanyolca demo kaydını dinledim, bayıldım.
Şarkıyı kimin söyleyeceğini duyunca da geçekten bayıldım. Sırrı anlaşma imzalanana dek saklamak zorundayım ama o ismi duyunca neden bayıldığımı anlamanız zor olmayacak.
Sadece “Kahraman” değil, Sinan Akçıl imzalı daha pek çok şarkı İspanya’dan İtalya’ya, Mısır’dan İran’a, Yunanistan’a kadar pek çok ülkede dünya starları tarafından söyleniyor olacak.
Sinan’ın şarkıları bu ülkelerin söz yazarları tarafından kendi dillerine çevrilmeye başladı bile.
Dünyaca ünlü dev bir müzik şirketinden çıkacak olan albüm önümüzdeki yılın şubat ayında piyasada olacak.
Sonra Sinan’ın ilk kez kamera karşısına geçeceği bir klip ve ardından dünya turnesi.
Şu anda hayali güzel, gerçeği ise şahane olacak.

“Efendim Yüzbaşım” diye telefon açıyorlarmış

Bu Cumartesi Kanal D’de Cinemania’da konuğum Mete Horozoğlu.
Ödüle ve izleyiciye doymayan, en son Adana Altın Koza Film Festivali’nde Halk Jürisi Ödülü’nü alan “Nefes” filminin Mete yüzbaşısı.
Yarın vizyona girecek olan “Kavşak”ın alkolik aile babası.
5 Kasım’da vizyona girecek olan “Vay Arkadaş: Manik, Tik, Dildo”nun Dildo’su.
Kanal D’nin “Öyle Bir Geçer Zaman ki” adlı yeni dizisinin Soner’i, zengin aile çocuğu.
Mete’yle bunların hespini konuştuk.
Çekime gelirken Antakya’dan getirdiği şöbiyetle tatlanan hoş sohbetten birkaç kilit cümleyi ve merak edilenlerin bir kısmını sizinle paylaşmak istiyorum.
Mete Horozoğlu dedi ki;
“Oyunculuğu yeni bir karakter yaratma ve o karaktere bürünme şeklinde yorumluyorum.”
“Yüksek lisans öğrencisi olduğum için henüz askerliğimi yapmadım ama Nefes sayesinde askerliğimi yaptım, hatta şehit bile oldum diyebilirim.”
“Nefes’ten paramızı aldık çok şükür. Ama istediğimiz parayı alamadık, o ayrı.”
“Nefes’i çekerken şunu anladım; ölüm tehlikesi ile yaşamak kadar kötü bir şey yok.”
“Haluk Bilginer’in açıklamalarına saygı duyuyorum. Allah korusun, bir yakınım öldüğünde bile ‘bu oyunu oynamazsam olmaz’ diyebileceğim bir oyun varsa sahneye çıkarım. İzleyenlere hayatla ilgili bir ders veriyorsam bunun önüne geçmem. Oyuna çıkmazsam kendi üzüntüm için günaha girmiş olurum.”
Sohbetin kalanı, daha fazlası, bir küçük sürprizle birlikte Cumartesi günü Cinemania’da.

Kızlar güzel, akıllı ve Tarkan’cı

Timoteij’in “Glöm Mig” adlı şarkısının Tarkan’ın “Öp”üyle (bu şarkıya bayılıyorum, o ayrı) olan benzerliğini ilk ortaya atan Cüneyt Özdemir’di.
Cüneyt’in, “Size bir şarkı dinletmek istiyorum. ‘Öp’üp başınıza koyabilirsiniz...” cümlesiyle twitter’dan çıkan iddia büyüdü, sınırları aştı, İsveç’e kadar uzandı.
Esquire dergisi genel yayın yönetmeni Okan Can Yantır, Timoteij’e ulaştı.
Sarışın, güzeller güzeli Timoteij kızları, şarkılarının Tarkan’ınkiyle alakası olmadığını söylemişler. Hatta şarkıları dinleyip birbirlerine bakmışlar, “aralarında tek bir benzerlik yok” buyurmuşlar.
Timoteij hiç kusura bakmasın ben onlara değil de Cüneyt’e katılacağım. Hayatımda bu kadar birbirine benzeyen iki intro görmedim. Kızlar bari bunu kabul etselermiş, o zaman biraz inandırıcı olurlarmış!
Timoteij’in bu Tarkan’cı tavırlarını, Tarkan’lı ya da Tarkan’sız Türkiye’de sahneye çıkma isteği ve hatta teklifi olarak algılıyorum.
Bir gün bir yerde Timoteij konseri ilanı görürsem şaşırmayacağım.
Yazarın Tüm Yazıları