Sevgilinize hediye aldınız mı?

Yarın 14 Şubat, yani o meşhur Sevgililer Günü.

Haberin Devamı

Olan var, olmayan var tabii.
“Olsa bir dert, olmasa bir dert” diyen de.
Olanlar ve henüz hediye sorununu çözememişler için imdada yetişeyim istedim.
HAÇİKO olarak bu yıl “Aşkınız bir sokak canına mutluluk versin” dedik.
Bağış seçeneklerinden bütçenize uygun olanını seçip, sevdiğiniz adına bir sokak kedisi ya da köpeğinin mama ücretini karşılayarak evlat edinebiliyorsunuz.
Sertifikanız, bizim küçük bir hediyemizle adresinize giderken biz de sizin evlat edindiğiniz canları doyurmak üzere ormana gidiyoruz.
Bence sevgiliniz için bundan daha güzel bir hediye olamaz. Bağış linki ve sertifika oluşturmak için
www.haciko.org.tr’yi ziyaret edebilir ya da 0 549 640 20 10’dan bizi arayabilirsiniz.
Şimdiden Sevgililer Günü’nüz kutlu olsun.
Korsanı haklı çıkaramazsınız
Şimdi ben “Boş verin bilet almayı, filmleri korsandan izleyin” desem, her türlü lafı, eleştiriyi yer, TT’de olurdum.
Ama bunun tam tersini söyleyip kendimi Twitter’ın TT listesinde görünce şaşırdım tabii. Oscar gecesi öncesinde Twitter’a “Korsandan izlediğiniz filmlerle Oscar tahmini yapmayın, film sinemada izlenir” yazınca da kıyamet koptu.
Vay sen misin bunu diyen.
Verip veriştirdiler. Yalan yok, haklılık payı verdiğim pek çok yanıt da aldım.
Evet, başta “1917” (vizyon tarihi 21 Şubat) olmak bazı Oscar adayı film ödül gecesi öncesinde Türkiye’de vizyona girmemişti.
“Boş boş Oscar izleyeceğimize korsana talim ettik” dediler.
Oscar filmlerinin geç gelmesi dağıtım şirketlerinin ayıbı ama yine de korsanın bahanesi olamaz, olmamalı. Dahası Oscar’ı alan “Parazit”i de vizyona girdiğinde sinemada izleyenlerin sayısı az. Genelde korsanı izlendi bu filmin ve resmen emek hırsızlığı yapıldı.
“Eleştiriyi bize yapacağınıza sinema biletlerini fahiş fiyatlarda tutan sinema işletmecilerine yapın” yorumu da en sık karşılaştığım yorum oldu. Evet, bilet fiyatları özellikle büyük şehirlerde el yakıyor. Hele ki yol, yiyecek, içecek gibi ek masraflarla birleşince.
Sinema salonu sahipleri ve işletmeciler bu yakınmaları dikkate almalı.
Ve bir başka yakınma “Her yerde sinema salonu yok, olanlarda da perdeler kötü, insanlar sürekli telefonlarıyla oynuyor, telefon ışıklarından rahatsız oluyorum, sinemada film izleyemiyorum” diyenlerden geldi. Ne diyeyim, gerçekten de haklılar, ben de nefret ediyorum telefon ışıklarından. Sinemaya girerken insanların telefonları toplayasım geliyor.
İşte sinema salonlarının dert özeti. Düzelmesi umuduyla yazmış olayım.
İdolümdür, sözü sözümdür
Joaquin Phoenix’in Oscar gecesindeki konuşması tarihe not olarak düşülmeli.
Alkışı kesip “Bu salondaki kimseden farklı değilim, kendimi aday olan arkadaşlardan ya da sizlerden yüksekte hissetmiyorum” dediği için.
“Zaman zaman farklı davaları savunuyor gibi hissetmeye zorlanıyoruz ama ben bir ortak payda görüyorum. İster toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ister ırkçılık, ister yerlilerin hakları, ister hayvan hakları üzerine konuşalım, konuştuğumuz şey adaletsizlikle, sömürüyle mücadeledir” dediği için.
“Bence doğal yaşamdan çok kopuk hale geldik. Evrenin merkezi olduğumuzu sanarak doğal yaşamı yağmalıyoruz. Bir ineği yapay yolla dölleme hakkına sahip olduğumuzu hissediyoruz ve doğum yaptıktan sonra acı haykırışlarını duymamıza rağmen bebeğini çalıyoruz. Sonra da onun için ürettiği sütünü alıp kahvemize koyuyoruz. Bazı şeylerden vazgeçmek ve feda etmek istemediğimiz için de kişisel değişim fikrinden korkuyoruz” dediği için.
“Kardeşim River Phoenix 17 yaşında şu sözü yazmıştı; sevgiyle yardıma koş, ardından barış gelecek” dediği için.
Bu konuşma mottomuz olmalı, kesip saklamalı, her sabah tekrarlamalı, gün içinde ona göre yaşamalıyız.
Ödülü alıp gülücükler içinde ona buna teşekkür etmek yerine kendini bir kenara bırakıp haklardan bahseden, bir ineğin sütünün çalınmasından dem vuran, yaşadığı gezegeni daha iyi hale getirmekle ilgili derdi olan bir konuşma yapan Joaquin Phoenix bundan böyle benim idolümdür, sözü sözümdür.

Yazarın Tüm Yazıları