Paylaş
◊ Üç kişilik bir grupsunuz ama acayip bir ses çıkıyor bu üçlüden. Bilmeyenler için önce grup içindeki görev dağılımınızı öğrenelim...
- Okan: Şarkı söylüyorum, basgitar çalıyorum.
- Murat: Ben de gitar çalıyorum.
- Saddler: Davul çalıyorum.
◊ Rock müzik tarihini takip edenler tahmin eder tabii ama şimdi yine de herkesin sorduğuna emin olduğum o kaçınılmaz soruyu soracağım. 27 ismi nereden geliyor?
- Okan: Rock and roll dünyasında 27 yaşındayken hayatını kaybetmiş birçok isim var. Bizim bildiğimiz Jimi Hendrix, Jim Morrison, Janis Joplin, Kurt Cobain ve en son Amy Winehouse.
◊ Lanetli bir rakam mı 27 sizce?
- Okan: Negatif olanı pozitife çevirmek, “bir şeyin bittiği yerde bir şeyler başlayabilir” mantığından geliyor aslında grup adımız. Ayrıca bu insanların yaptığı efsane müzikleri bir sonraki jenerasyonlara ulaştırabilmek arzusundayız. Bizim müziğimiz de gitar, davul ve bas ağırlıklı olduğu için örtüşüyor.
◊ Dördüncü kişi oluyor mu hiç sahnede?
- Murat: Sahnede pek olmuyor. Kayıtlarımızda ekstra enstrüman kullanabiliyoruz.
- Okan: Bazı konserlerimizde perküsyon olarak darbuka kullanabiliyoruz. Mesela İzmir konserinde kullandık. Onun dışında bazen dansçı arkadaşlar geliyor. Ama enstrüman olarak başka bir alet kullanmıyoruz.
DAVULCUMUZUN LATİN KÖKENLİ OLUŞU BİR AVANTAJ
◊ Bu aslında gerek Türkiye gerek dünya şartları açısından bir avantaj. Çünkü kalabalık gitmiyorsunuz. Bu da şehir dışı konserlerde organizasyonu kolaylaştırıyordur...
- Okan: Küçük bir ekibiz ama güçlü bir sound çıkarıyoruz. Bunu bizi dinleyenler de söylüyor. İzmir’de, Alaçatı’da amfi tiyatroda bunu diyen çok oldu.
◊ Nasıl sağlıyorsunuz bunu üç kişi ile?
- Okan: Ben mesela elimden geldiğince bağırmaya çalışıyorum (Gülüyor). Davulun, gitarın ve basın seslerini aynı anda yapmaya çalışıyoruz çünkü ayrı vurduğunuz zaman sesi o kadar iyi gelmez.
- Murat: Bir de bu üç enstrümanın kısıtlılığını şöyle yaşıyoruz; Okan basgitarı her zaman basgitar gibi çalmıyor, ben de gitarı her zaman gitar gibi çalmıyorum. Araya değişik elementler katmaya çalışıyoruz. O yüzden sahnede ses biraz daha çoklu ses gibi geliyor.
- Okan: Renklendirme olunca çok fazla takılmıyorsunuz öyle ince melodilere. Çaldığımız Türkçe coverlar var, mesela Saddler Latin kökenli olduğu için onlara biraz daha kendine has Latin ezgiler katıyor. Bu da bir avantaj.
◊ Kaç senedir birliktesiniz?
- Murat: Ben Okan’la yaklaşık 6-7 senedir 27 grubu adı altında müzik yapıyorum.
◊ Grubun adı hanginizin fikriydi?
- Okan: Kendiliğinden çıktı aslında. 2007 yılında o zaman başka bir gitarcı ve davulcu arkadaşım vardı. Gitarcı Alper Çakır arkadaşım grubu bıraktıktan bir gün sonra Murat’la ortak bir arkadaşımız sayesinde tanıştık.
◊ 2007’den kalan bir sen varsın anladığım kadarıyla.
- Okan: Evet. Ondan önce başka solo çalışmalarım oldu, Amerika’da başka gruplarla çalıştım. 2007’de 27 adı kondu. 2009 Eylül ayı gibi Murat’la buluştuk ve buluşur buluşmaz müzik konuşmaya başladık. İki üç sene beraber çalıştık. Sonra Saddler ile tanıştık.
GÖNÜL YAŞIMIZ DA 27
◊ Saddler ne yapıyordu o zaman?
- Okan: Los Angeles’ta caz okulunda burslu okuyordu. Ortak bir arkadaşımız aracılığıyla da onunla tanıştık. Arkadaşımız önce videosunu gönderdi. Çok beğendik, gruba dahil etmek istedik. Hemen ardından bir Amerika turnemiz oldu. Grup olarak orada başladık ve o zamandan beri beraberiz.
◊ Amerika yolculuğunuz nasıl başladı?
- Murat: Buradan gidildi. Ben 11, 12 yaşlarında ailemle birlikte gittim. Ortaokuldan lise 2’ye kadar orada okudum. Sonra buraya döndük. Burada da okula devam ettim.
◊ Müzik var mıydı hayatında?
- Murat: Müzik hep vardı. Beşinci sınıfta gitara başladım, o zamandan beri hep beste yapıp çaldık. Amerika’da da Okan’la tanışmadan önce çalıyordum.
SAHNEDE VÜCUT DİLİ ÇOK ÖNEMLİ
◊ Ne okuyordun?
- Murat: Psikolojiyi bitirdim.
◊ Okan, senden dinleyelim Amerika ve müzik maceranı...
- Okan: Kocaeli Üniversitesi’nde öğrenciyken dil öğrenmek için Los Angeles’a gittim. Sonra orada kalmaya karar verdim.
◊ Neden?
- Okan: Ben aslında giderken orada kalacağımı bilerek gitmiştim. Müzik kolejine gittim, dizayn ve tasarım okuyordum bir yandan. Hayat benim için bir okul haline geldi Amerika’da. “Muhtemel Aşk” şarkısından önce de gidip gelip burada kendimizin ayarladığı ufak turneler yapıyordum.
◊ Neler çalıyorsunuz sahnede?
- Murat: Kendi şarkılarımızdan çalıyoruz. Daha piyasaya çıkmamış şarkılarımızdan da çalıyoruz. 6-7 senedir birlikte şarkı yazdığımız için bir sürü şarkımız birikti.
Okan: Ayrıca bildiğimiz, büyüdüğümüz şarkıları çalıyoruz.
◊ Amerika’ya dil öğrenmeye gittin müziğe yöneldin. Başka neler yaptın orada?
- Okan: Çoğu işi yaptım. Ben hayatı öğrenmenin taraftarıyım. İki sene İtalyan restoranında çalıştım. Yemek yapmayı hiç bilmezdim ama şimdi aç kalmam diyebilirim. Bir arkadaşımla ortak prodüksiyon işi yapıyorum aynı zamanda; ses ve ışık. Ama hep müzik var hayatımda.
TÜRKİYE’YE AŞIĞIM
◊ Saddler senin hikayeni dinleyelim? Gruptaki tek yabancı sensin.
- Saddler: Ben 12 yaşında kilisede başladım müziğe. Sonra özel dersler aldım. Ardından dört yıl davul eğitimi aldım. Los Angeles’tan burs kazanınca oraya gittim ve caz eğitimime başladım. Caza aşığım.
◊ Ben pek ısınamıyorum caza!
- Okan: Ben de aynı şekilde.
- Saddler: Ama şöyle düşünün. Matematik okuyunca zekanız açılır ya caz da öyle bir şey. Aklınızın ve müzik algınızın sınırlarını genişletiyor. Rock, flamenko ve caz çalıyorum ve hepsinden ayrı keyif alıyorum. 27’nin bir parçası olmaktan son derecem mutluyum.
◊ Bu Türkiye’ye ilk gelişin mi? Nasıl buldun buraları?
- Saddler: Türkiye’ye aşığım, en sevdiğim ülke diyebilirim. Dolmayı çok seviyorum.
◊ Türk izleyicisini yurtdışındakilerle karşılaştır desem?
- Saddler: Latin ülkelerindekilerle büyük benzerlikler var. Coşkuyla katılma ve sahnedekine kendini iyi hissettirme açısından. Türk insanı çok daha duygusal ve heyecanlı. Türk müziği de harmonik açıdan renkli ve çeşitli. Benim buradan öğreneceğim çok şey var.
◊ Ne gibi mesela?
- Saddler: Ezanı çok seviyorum, hocaların ezan okuma şekillerini çok seviyorum. Çok derin geliyor. Bir de davul hocam “ritim öğrenmek istiyorsan gitmen gereken iki ülke var” demişti. Biri Türkiye, diğeri Hindistan’mış.
◊ Kalacak mısınız Türkiye’de?
- Okan: Şimdilik buradayız. Turne planlarımız var Amerika için. Onun üzerinde de çalışıyoruz.
MÜZİK YAPARAK DÜNYAYI GEZMEYİ SEVİYORUZ
◊ Sevgiliniz var mı?
- Murat: Benim üç dört senedir süren bir ilişkim var. O da bu konuda beni destekliyor. Amerika’daydı, şimdi o da burada.
◊ Bu yaşam tarzıyla, müzikle uğraşırken bir sevgilin olması zor mu sence? Bir yandan düzenli bir yaşam tarzı sürmeye zorluyor mu?
- Murat: Düzenli bir hayat sürmeye çalışıyorsun ama hiçbir zaman olmuyor. Yani benim açımdan şu ana kadar öyle oldu.
- Okan: Bir denge oluşuyor ama ister istemez. Hayatımızda olan insanlar, arkadaşlarımız da bunu bir şekilde kabulleniyorlar. Saygı gösteriyorlar. Bir şekilde alışılıyor. Eğer müzik yapmak istiyorsanız bunun getirmiş olduğu bazı düzensizliklere, olumsuzluklara da katlanıyorsunuz.
- Murat: Düzenli bir iş olmadığı için önümüzdeki ay ne yapacağız, kaç konser olacak bazen biz bile bilmiyoruz. O yüzden o düzene oturtmak zor.
◊ Türkiye’de mi daha kolay müzik yapmak, Amerika’da mı?
- Okan: Bence ikisinde de zor. Ama bir şeyi gerçekten yapmak istiyorsanız yolunuz bir şekilde açılıyor. Şu an Türkiye’de “Muhtemel Aşk” ile çok güzel bir kıvılcım yakaladık. Bu bize daha çok konser verme imkanı sağladı. Nerede müzik yapılıyorsa oradayız. Biz zaten Los Angeles’ta müzik yapıyoruz.
- Murat: Aynen, biz zaten tabiri caizse Los Angeles’ta kepenk kapatmadık. Oradaki işlerimiz de duruyor. Zaten orada daha piyasaya sürmediğimiz üç tane şarkımız var.
DÜNYA MÜZİĞİ YAPIYORUZ
◊ Yaptığınız müziği nasıl adlandırıyorsunuz?
- Murat: Türkiye sınırları içerisinde yaptığımız müzik biraz değişik çünkü biz yurtdışında etnik rock olarak, yani dünya müziği diye tanımlanıyoruz. Ama Türkiye’de her şey etnik zaten. Dolayısıyla biz burada daha rock yapıyoruz.
◊ Arabesk öğeleri var deniyor sizin müziğinizin içinde. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Okan: Herhalde bizim yetişme, büyüme açısından içimizde, müziğimizde arabesk bir şeyler yatıyor.
- Murat: Biz Orhan Gencebay dinlerken hemen arkasından Pink Floyd dinleyen bir nesildik. Şarkı yazarken şuraya alaturka, arabesk bir nağme sokalım demiyoruz. Doğal olarak gelişiyor.
GRİPİN ÇOK TECRÜBELİ
◊ Gripin’le ve Birol Namoğlu ile nasıl bir araya geldiniz? Öncesinde Mor ve Ötesi ile bir şeyler yapıyordunuz sanırım...
- Okan: Mor ve Ötesi ile ufak bir turne yapmıştık. Los Angeles, San Diego ve San Francisco’da beraber sahne çalışmamız oldu. Ama Gripin ile üç sene art arda turne yaptık. Turnelerin bir tanesinde 16 şehir gezdik. Bir ay sürmüştü.
◊ Yapımcınız Gripin mi?
- Okan: Evet. “Muhtemel Aşk”ı onlar çıkardı yani yapımcı oldular. Onlar uzun yıllardır Türkiye piyasası içindeler. Çok tecrübeleri var. Bizim de tecrübemiz yok işin açıkçası. Biz çoğu işi kendimiz yapıyoruz. Bizlere yardımcı olacaklarını, şarkılarımızı güzel bir şekilde kayıt yapıp prodüksiyona yardımcı olacaklarını söylediler. Biz de bu fikre tamam dedik. Bizim yapımcılığımızı üstlendiler. Maşallah şu ana kadar problemimiz yok.
- Murat: Türkiye’de ilk yani. Biz Türkiye’de ilk kez single çıkaracaktık. Onlar da ilk defa bir prodüksiyon üstleneceklerdi. İkimiz için de iyi oldu.
MÜZİĞE BAŞLAYIŞIMIZIN ÖZETİ “MUHTEMEL AŞK”
◊ “Muhtemel Aşk” nasıl çıktı?
- Okan: Bizim yazdığımız ilk şarkılardan bir tanesiydi. 2009 yılında yazdık. O zamandan beri de “Muhtemel Aşk”ı her konserimizde söylüyoruz.
◊ Bir hikayesi var mı şarkının?
- Murat: Aslında müziğe başlayışımızın özeti gibi. İşin kesinliğine ya da bitimine bakmadan sadece yola çıkmak. Nereye gittiğin önemli değil sadece gitmen önemli.
◊ Türkiye’de daha fazla tanınmak hayatınızda ne değiştirdi?
- Okan: Daha çok fotoğraf çektiriyoruz. (Gülüyor) Daha çok müzik yapıyoruz diyebiliriz. Turneler olsun, konserler olsun... Ama tabii bazen Türkiye’de yaşanan kötü olaylardan dolayı bazı konserlerimiz iptal oluyor. Umarım her şey daha güzel olacak. Müziğin eski coşkusunu tekrar insanlara bir şekilde iletebilirsek ne mutlu bize.
◊ Grup içinde tartışma çıkıyor mu?
- Okan: Kavga durumumuz, büyük tartışmamız olmadı şükürler olsun ki. Tabii bazen anlaşamadığımız durumlar oluyor ama bunları da güzellikle bir şekilde mantıklı bir şekilde çözmeye çalışıyoruz.
- Murat: Üçümüz de iletişime açığız. Şiddete yatkınlığımız yok. O yüzden gayet iyi anlaşıyoruz. Grup içinde çok demokratik bir ilişkimiz var.
◊ Son soru soliste... Sesini nasıl koruyorsun? Sesin çok beğeniliyor, farklı bir tarzın var.
- Okan: Teşekkür ederim. Sesimi korumak için gerçekten çok özel şeyler yapmıyorum. Yaptığım ses egzersizleri, daha önce almış olduğum ses derslerinden kalan kayıtlar var, onları takip etmeye çalışıyorum. Ama bunun yanı sıra her zaman şarkı söylemeye çalışıyorum. Şarkı söylerseniz, devamlı aktif olursanız problem olmaz.
Paylaş