Oscar’lar başıma iş açtı

Aynı gün Selim (Akçin) arayıp, “Ömür’cüm sen 6’da 5 bildim diyorsun, Cengiz 2’de kaldı diyor, nedir bunun doğrusu” diye sordu.
Okuyucular ise benim çeşitli yerlerdeki Oscar tahminlerimden yola çıkarak farklı yorumlarda bulundular. “Slumdog Millionaire’i küçümsedin ve kaybettin işte, oh olsun” diyen de oldu, “Akademi’nin içini görüyorsun, bravo” diyen de.

Öncelikle Cengiz’i doğru tahminleri için tebrik ediyorum.

Bana gelince; hem 6’da 3, hem de 6’da 5 bildim.

Nasıl mı?

Gazetelerde pazar günü yayınlanan anketlerde “Oscar’ı Akademi kime verir?” sorusuna “Slumdog Millionaire” diyerek 6’da 5 yaptım.
Çünkü Altın Küre ve Yönetmenler Birliği ödüllerinden yola çıkarak Akademi’nin de tercihini Slumdog Millionaire’den yana kullanacağını tahmin edebiliyordum.

Benim Oscar’ım kime konusunda ise duygularımın peşinden gidip, Benjamin Button’ı Slumdog Millionaire’e tercih ettiğim için 6’da 3’te kaldım.

Uzun lafın kısası aslında Cengiz de haklı ben de haklıyım.

İddia bahane olsun, Cengiz’cim seni, Selim’le birlikte en kısa zamanda yemeğe bekliyoruz. Ferhat söz verdi, yeni şarkılarından okuyacak.

Ama benim de bir şartım var: Siz de Antalya Altın Portakal, Adana Altın Koza, ıstanbul Film Festivali, Yeşilçam, Oscar ve bilimum ödüller için tüyoları nereden aldığınızı kulağıma fısıldayacaksınız.

En etkili Türkler

100 ülkede 12 milyon okuyucusu bulunan Hello dergisi, günümüzün en etkili isimlerini belirlemiş.

Listenin başında, Amerika’nın dünyaya kucak açmasını sağlayan (ki bunun etkileri bu yıl Oscar töreninde de görüldü, Oscar, Hindistan’da geçen ve Hintli oyuncuların başrolde olduğu bir filme, En ıyi Yabancı Film Oscarı da Japon filmine gitti) Barack Obama var.

Onu, yoksul ülkeleri sık sık ziyaret eden Brad Pitt ve Angelina Jolie takip ediyor ki bu durum bir elin nesi var iki elin sesi var tezinin bir kanıtı gibi. Pitt ve Jolie, beraber yaşamaya başlamadan önce de alanlarında başarılı isimlerdi ama şimdi birbirlerinden aldıkları gücün de etkisiyle neredeyse rakipsiz kaldılar.

Hello’nun listesinde Cannes ödüllü yönetmen Nuri Bilge Ceylan 22, Nobel Ödüllü yazar Orhan Pamuk 23, TÜSıAD Başkanı Arzuhan
Doğan Yalçındağ 24, ıstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı 25’inci sırada.

Sanat, edebiyat ve iş dünyasında uluslararası başarılar kazanmak, en etkili isimler olmak konusunda önemli gerçekten.

Listenin ilk 25’inde bu kadar Türk olması ise gurur verici.

Develi Ataşehir’de

Murat Bardakçı “kadınlar kötü şofördür, araba kullanmaları yasaklanmalı” derken, temelde gayet haklıyken birden haksız duruma düştü.
Çevremdeki kadınların çoğu gerçekten de kötü şoför.

Arabayı park etmek için erkeklere devretmeleri mi desem, sol şeritten kağnı hızında gitmeleri mi, ani kararlarla direksiyonu sağa sola kırmaları mı, yoksa hayatlarında en az bir kez eşlerine “kaza yaptım” telefonu açmış olmaları mı?

Yine de benim gibi hiç kaza yapmamış, iyi araba kullanan kadınlar Bardakçı’nın “kadınlara araba yasaklanmalı” cümlesini ağır buldu.

Biz de kalkıp “Erkeklerin kadınlar hakkında konuşmaları yasaklanmalı” desek hoş olur acaba?

Tokat gibi bir oyun

Ter, kan, gözyaşı...

Dot’un o küçücük sahnesinde bu vücut sıvılarıyla yakın temasta oluyorsunuz.

Sert bir tokat yiyen oyuncunun teri üzerinize sıçrayabiliyor mesela. Ya da kusan gencin ağzından çıkanlardan siz de nasibinizi alıyorsunuz.
ışte bunlar ve çok daha fazlasının yaşandığı Kürklü Merkür’e gitmek yeni nasip oldu.

Bir tiyatro oyunu bu kadar sinematografik, sert, gerçekçi olabilir ve bu kadar iyi oynanabilir herhalde.

İçinde tecavüz, eşcinsellik, sadizm, uyuşturucu, insan ticareti, cinayet barındıran bu oyunu izlemek herkese göre olmasa da içine girebilene unutulmayacak bir deneyim sunduğu kesin. Oyunda, boğa ile insan karşımı bir figür olan Minotor’dan söz ederken, “insan insanı labirentte tanır” deniyor.

İnsan, labirenti andıran beyin kıvrımlarında neler gizli olduğunu da Kürklü Merkür’de kendisiyle yüzleşince keşfediyor.