Telefonum susmuyor, mail’ler yağmaya devam ediyor.
Gazeteler haftasonu ekleri için hazırladıkları Oscar sayfaları için tahmin bekliyor. Televizyonlar görüş alma telaşında. Oscar’da ateş bacayı sarmış durumda. Büyük gün 7 Mart Pazar, koordinatlar Los Angeles, Kodak Tiyatrosu (Twitter’da Sayım Çınar’a “koordinat ver” deyip duran Ahmet Hakan’ın kulakları çınlasın). 82. Oscar ödüllerinde önceki yıllara göre değişiklikler var. Bildiğiniz gibi bu yılki törenin En ıyi Film kategorisinde, her zamankinin aksine 5 değil, 10 film yarışıyor. Akademi, 24 Haziran 2009’da açıkladığı bu değişikliği “Oscar’ın eski altın günlerinde bir dönüş” olarak tanımlamıştı. Bunda, geçen yıl Kara şövalye’nin en iyi 5 film adayı içinde yer almamasının etkili olduğu söylense de Akademi açıklamasını 60 yıl öncesinin bol adaylı Oscar günlerine geri dönme isteği olarak yapmıştı. Bu durum An Education, District 9, Precious, Inglorious Bastards, Up in the Air, A Serious Man gibi filmlerin umutlarının devam etmiş olması açısından iyi. Ama onlar için bir de kötü haber var; yarışın çeşitli dallarda 9 adaylıkları bulunan Avatar ve The Hurt Locker (Ölümcül Tuzak) arasında geçeceğine neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Önce gişeye sonrasında ise Altın Küre’ye damgasını vuran James Cameron imzalı Avatar vizyona girip, ortalığı kasıp kavurduğunda Oscar’ın en güçlü adayıydı. Ama geçen süre, Bafta ödüllerine damgasını vuran Kathyrn Bigelow (James Cameron’ın eski eşi) ve filmi The Hurt Locker lehine işledi. “Çağın en iyi savaş filmi” denilen The Hurt Locker’ın şansı Akademi’nin Oscar’da savaş filmlerini gözardı etmemesinden ve uzun zamandır bu türe bir ödül gitmemiş olmasından kaynaklanıyor. Zamanı gelmiş olabilir. Avatar’da senaryo ve oyunculukların sınıfta kalması ve olayın daha çok görselliğe dayanması işleri ne kadar değiştirecek kestirmek güç. Avatar’ın en büyük avantajı “sinema tarihini değiştiren film” olarak etiketlenmiş ve çok izlenmiş olması. Yönetmenlik kategorisinde ise oylar Bigelow’a gidebilir. Kim bilir, pek huyları değil ama, Akademi üyeleri belki de En ıyi Film Oscar’ını Avatar’a, En ıyi Yönetmeni ise The Hurt Locker’ın yönetmeni olan Kathryn Bigelow’a verirler. Böylece büyük ödüller eski karı koca arasında paylaşılmış olur. En azından ben böyle düşünüyorum. 11 milyon dolarlık The Hurt Locker ile 300 küsur milyon dolarlık Avatar arasındaki savaş bakalım nasıl sonuçlanacak?
Pazar gecesi için tüyolar
Bu ayın InStyle dergisi için bizim evde bir Oscar partisi düzenledik. Geceye uygun yiyecekler, içecekler, Oscar gecesi tombalası, oyunlarla birlikte hoş bir çekim oldu. 7 Mart’ta evde toplu halde Oscar törenini izlemeyi planlıyorsanız InStyle’daki detaylı ve fotoğraflı önerilerimiz işinize yarayabilir. O geceye hakkını verebilmek için hazırlıkların cumartesi gününden başlaması gerek. Oscar partisi öncesinin olmazsa olmazı cumartesi gecesinden pazarın ilerleyen saatlerinde kadar uzanacak bol uyku. Pazar günü öğleden sonra uyanırsak, sabahın ilk ışıklarına kadar uzanacak olan geceyi keyifli geçirebiliriz. Tören başlamadan buluşup, kırmızı halı dedikodusu yapmadan olmaz. Biliyorsunuz ki kim şık, kim rüküş muhabbeti Oscar töreninin vazgeçilmez parçası. Üstelik artık sadece kadınların değil, erkeklerin de kıyafetleri konuşuluyor. Ve tabii artık erkekler de en az bizim kadar bu sohbetin içindeler. Kırmızı halıyı birlikte izlemek en iyisi. Oscar partisine geleceklere ön şart, adaylarıyla ilgili bilgi sahibi olarak geceye katılmaları. Tören başlamadan herkes tahminlerinin arkasında duracak birkaç cümle etmeli. Oscar için evde değil de dışarıda bir organizasyon yapayım derseniz, işte size bir mekan önerisi. Villa Denise, Arnavutköy’de 5 odalı bir butik otel. Oraya ilk gittiğimde amacım alt kattaki Lola adlı restoranda, methini çok duyduğum o özel Paella’dan yemekti. Nefis yemek sonrasında ilginç döşenmiş bu otelin üst katlarına da bakmadan edemedim. İşadamı ve Klasik Otomobil Kulübü eski başkanı Aydın Harezi’nin bir rüyası, titiz restorasyon ve dekorasyon çalışmalarının ardından, genel müdür Nilgün Sabuncuoğlu’nun sihirli dokunuşlarıyla Villa Denise’de hayat bulmuş. 1800’lerde inşa edilen tarihi bir bina olan otel sadece 5 odalı olduğu için genelde dolu. Özel geceler için önceden rezervasyon yaptırmak gerekiyor. Lola’da 40 kişiye kadar ağırlayabiliyorsunuz. Adaylar Oscar’a limuzinle geliyor ya, Villa Denise ise konuklarını klasik otomobillerle aldırıyor. Oscar töreni partinize yakışabilir.
Savaş bağımlılık yaratıyor
“Savaş uyuşturucudur.” Söyleyin bakalım kaç film böyle iddialı bir cümleyle açılmıştır. Sadece Oscar’a giden bir film diyelim. Sessiz sedasız vizyona girip çıkan The Hurt Locker (Ölümcül Tuzak) yukarıda da değindiğim gibi Oscar’da Avatar’ın en büyük rakibi. Kathyrn Bigelow, kadın başına savaşı ve sonuçlarını çok güzel anlatmış. Öyle ki filmin ana fikri bitip tükenmeyen savaşları, hatta terörü bile çok güzel açıklıyor. Filmde savaşın nasıl bir bağımlılık olduğu, Irak’ta bomba imha uzmanı olan Willian James’in üzerinden vurgulanmış. Sahada, her an ölümle burun buruna olmanın adrenalin salgılattığı üzerinden gidilerek ölümcül mücadelenin uyuşturucu gibi olduğu söyleniyor. The Hurt Locker keşke Oscar’a damgasını vursa ve bir kez daha vizyona girse. Savaşı ve savaş tutkusunu farklı bir açıdan anlatan bu filmi görmek isteyen ve tabii görmesi gereken o kadar çok kişi var ki.