Paylaş
Ben de yılın en çok konuşulanını, içinden hem sinema hem de rock geçenini (müzikler U2, Bono ve The Edge imzalı) seçtim: Örümcek Adam.
Beyazperdede defalarca izlediğimiz Marvel Comics karakteri Örümcek Adam uzun bir ön çalışmanın ardından müzikal olmuş, dev bir prodüksiyonla yaklaşık bir aydır New York, Broadway’de oynuyor.
Tam da yerinde... Çünkü Örümcek Adam, zaten başlıbaşına bir New York adamı, hayatını New York’u kötülerden korumaya adamış, gökdelenler arasında uçup durmuş.
Gösteri boyunca Örümcek Adamlar (biri gerçek diğer altısı dublör) iplerle tepemizde uçtuğundan her an bir kaza olabilir diye yürekler ağıza geliyor. Zaten provalarda sekiz dublörün yaralanmasına neden olan çeşitli kazalar şovun ertelenmesine neden olmuş.
Örümcek Adam 70 milyon dolarla gelmiş geçmiş en pahalı müzikal. Bu paranın çıkması için 5 yıl kapalı gişe oynaması gerekiyor.
Örümcek Adam’ı izlerken bu kadar pahalı bir prodüksiyon nasıl olur da bu kadar ucuz görünür diye düşünmeden edemedim.
Sadece Örümcek Adam’ın tepemizde, havada uçtuğu sahneler etkileyiciydi, ki onda da dublörlerin asılı olduğu ipler, teller bariz belli olduğundan büyü gitmişti.
Görkem açısından bir The Lion King ya da müzikler açısından bir We Will Rock You yoktu karşımda.
Bir başka sinema uyarlaması, 25 milyon dolarlık yapım bütçesini bile çıkaramadan 1 yıl sonra perdelerini kapayan Shrek müzikali de geldi aklıma.
Örümcek Adam 5 yıl nasıl kapalı gişe oynar bilemedim.
Adıyaman’da vahşet
Adıyaman ilinde pek çok hayvan, belediyenin gözetimi ve denetimi altında, veteriner işleri müdürünün talimatıyla silahla vurularak ve zehirlenerek öldürüldü.
Üstelik bu katliam Devlet Hastanesi bahçesinde ve hastane yönetiminin isteğiyle yapıldı.
Adıyaman Devlet Hastanesi doktorlarına sesleniyorum. Hayat kurtarmak üzerine yemin eden ve hayatlarını yaşatmaya adayan sizler bu vahşi öldürme eylemine ne diyorsunuz acaba?
Bu katliamın taliamatını veren veteriner işlerine doktorların da bir çift lafı olmalı.
Kısırlaştır-aşılat-yaşat genelgesinden bihaber olan Adıyaman Belediyesi yetkililerini de devlete havale ediyorum. Bu yaptıkları yanlarına kalmayacaktır, öyle değil mi?
Sarıl bana
New York’ta yolda yürürken elinde ‘Free Hugs’ yazılı kağıt tutan bir genç dikildi karşıma. Free Hugs yazılarıyla dolaşan gençler, tanımadıkları insanlara sevgiyle kucaklıyor, şefkat gösteriyorlar.
Büyük şehir yalnızlığının ilaçlarından biri olabilecek bu uygulama bir ara Taksim ve Bağdat Caddesi’nde de yapılıyordu. Ben, tanımadığım adama sarılmam diyerek uzak durdum, ama sarılanların yüzlerindeki gülümsemeyi de kıskanmadım değil.
UNESCO uyuyor mu?
Tarkan’ın Hasankeyf için gösterdiği çabaları yazdıktan birkaç gün sonra Hürriyet Seyahat ekinde UNESCO Dünya Mirası Gezginleri Derneği Genel Sekreteri Aynur Koç’un açıklaması vardı. “Hasankeyf ve Allianoi UNESCO listesinde olsa çok şey değişir” diyor.
Hasankeyf, UNESCO’nun dünya mirasında olabilmek için gereken 10 kriterden 9’una sahip olan tek yermiş. Peki o zaman sormak lazım: UNESCO uyuyor mu?
Paylaş