Paylaş
Yolculuk 9. Dadaş Film Festivali’ne.
Erzurum’daki sis bize 1,5 saat rötar olarak yansıyor.
Geceden uykusuzum, üstüne bir de bu eklenince uçağa biner binmez sızıyorum.
Bir ara bir gölge hissediyorum başımda.
Sonra biri üzerime bir şey örtüyor.
Ders çalışırken koltukta uyuyakaldığımda annemin üzerimi örtmesi gibi.
Hafifçe açıyorum gözlerimi, başımda bir hostes, “Ömür Hanım, uyuyakalmışsınız, üşümeyin diye üzerinize pike örtmeye geldim” diyor.
Anne gibi, kız kardeş, yakın arkadaş gibi.
İyi hissettiriyor bana kendimi.
O gün uyku sersemiydim, kendisine söyleyemedim, şimdi yazıyorum...
Kalbi sıcak, güzel kadın, insanların şefkatten, yakınlıktan, insanlıktan giderek uzaklaştığını düşündüğüm bugünlerde bana hissettirdiklerin için teşekkürler.
Besteci taşıyıcı anne gibidir
Hikaye adlı şarkısıyla çıkış yapan besteci şarkıcı Zeki Güner’le yaptığım röportajdan ilginç bölümler bugüne kaldı...
* Çiçeklerimle konuşurum ben. Ölmek üzere olan ortancamla konuştuğumda, iki saat sonra canlandığını gördüm. Çiçeğe “Ölemezsin, sana çok ihtiyacım var” dedim. Dimdik gördüm iki saat sonra. Gerçekten bir mucizeydi.
* İnsanlar yeni bir ilişkide eskisinde yapmadıklarını yapıyorlar. Daha iyiler, daha ılımlılar. Dolayısıyla yeni ilişkinin öncekinden daha verimli geçtiğini düşünüyorum her seferinde. Son sevgili ‘en sevgili’ bu yüzden.
* İnsan ilişkilerim çok güçlüdür. Kadınlara hep duymak istediklerini söylerim. Pazarlama da okudum, sonra pırlanta üzerine eğitim aldım. Takılara şarkı sözlerimi yazmayı düşünüyorum. Benim şarkılarımla evlenen insanlar var. Yüzüklerin içine “Kalbin ömürlük bende emanet” diye sloganlar yazılabilir.
* Ben sektöre ilk girdiğimde inanılmaz bir ciro yaptım. Ama bir anda durdu her şey. Sonra başa döndüm. Okulda da öğretmişlerdi. Bir ticaret firması zarar etmeye başladığında “En son nerede para kazandım?” sorusunu sorar ve o üründen devam eder. Ben de “En son nerede güzel şarkı yazdım?” diye düşündüm ve insanlara iyi gelsin diye başladığımı hatırladım. O üç aylık aradan sonra tekrar yazmaya başladım.
* Baba diye bir şarkım var. Ayşegül Aldinç’e dinletmiştim. O da ağlamıştı. “Ben babamla küs ayrıldım” demişti bana. Ondan sonra o şarkıyı kimseye dinletmedim. Kimsenin canını yakmaya hakkım yok diye. Şahane bir şarkıdır ve Türkiye’de baba diye bir şarkı yazılmadı.
* Çok büyük egom var. Benden önce o kalkmış, tıraşını olmuş, saçlarını yapmış, en hit şarkılarını dinlemiş. Güne Zeki Güner olarak başlıyor. Ego denen şey “hadi git hadi yürü” diyor sürekli olarak. E nereye gideceğim, beni nereye getirdi bu? Nereye gittiğinle ilgilenmiyor. Ve bu benim işimi yapan herkeste var.
* Bence bestecilik, söz yazarlığı, taşıyıcı annelikle aynı şey. O çocuk doğduğunda vermek istemiyorsun. Mesela “Yaralı” benim çıkış şarkımdı, verdiğimde 15 gün ağladım. İzmir’e kapattım kendimi. Babam “Bedelini öde ve geri al şarkını” dedi. “Olmaz, piyasada adım çıkar” diye ağladım.
Erkekler ve kadınlar
Twitter’da hayvanlardan yola çıkan erkek ve kadın tasvirleri okudum.
Hem çok güldüm hem de bir yandan doğru buldum ve sizinle paylaşmak istedim.
“Benim erkeğim sadık, güvenilir, sabırlı, hoşgörülü, bencil olmayan, geniş yürekli, soğukkanlı, hizmetkar, affedici ve çok iyi bir dinleyici olmalı... Arkadaşın cevabı: “Köpek istiyorsun sen!”
“Trip atmasın, dırdır etmesin, hep elimin altında olsun ve nazlı nazlı süzülsün istiyorsanız... Japon balığı alın...”
Ne erkekler köpek kadar yakın, güvenilir ne de kadınlar Japon balığı gibi sessiz, tripsiz olabilir bu dünyada.
Bizler en iyisi köpek, siz erkekler de Japon balığı edinin.
Paylaş