Paylaş
Gael Garcia Bernal’in başrolünde olduğu “No”, Şili’de Pinochet’nin başkanlığının sekiz yıl daha uzamasının oylandığı 1988 referandumundaki reklam kampanyalarını konu alıyor.
“Hayır” kampanyası yapanlar bir reklamcıyla anlaşıyor ve baskı dönemindeki sorunlar 15’er dakikalık filmlerle televizyona geliyor.
Perdede 1980 döneminin Türkiye’sini izliyor gibi oluyorsunuz.
Pinochet de “Evet” temalı reklamlarla karşılarında duruyor.
Pablo Larrain’in yönettiği “No”, hem siyasetçilerin, siyasi kampanya yapanların hem de reklamcıların izlemesi, bolca ders alması gereken bir film.
Sadece Beyoğlu sinemasında gösterimde olması üzücü tabii.
Ama ne yapıp edip izleyin derim.
Bu arada “No”nun En İyi Yabancı Film dalında Oscar adayı olduğunu da hatırlatayım.
Dünya Kedi Günü’nde müjdemi isterim
Bir itiraf; ben çocukken kedilerle aram bozuktu.
O kedinin bahçeye gezmeye çıkardığım civcivlerimden en sarı kafalısını kapıp gittiği günü hiç unutmam.
Ne çok ağlamıştım.
Sonradan kabul ettim onların doğalarını.
Avcı olmaya kodlanmışlardı.
Annem de “civcivler büyüyene kadar bahçeye çıkarma” diye uyarmıştı zaten.
Hata benimdi.
Büyüdüm ve kedilerle daha çok vakit geçirdikçe, gururlu, taviz vermeyen, dik duruşlarını sevdim.
Hiç bitmeyen oyunlarını, mırıldanmalarını, lastik gibi vücutlarını ve yumuşacık tüylerini de.
Tırmaladıklarında bile kızmadım, vücuda yapılan dövmelerden farksız olduğunu düşündüm, ölene kadar geçmeyeceğini bildiğim tırmık izlerinden gurur duyar hale geldim.
Bu kafayla 17 Şubat Dünya Kediler Günü’nde rüyamda 20’den fazla yavru kediyi alıp eve getirmem normal!
Dünya Kediler Günü’nden pisiciklerin haberi yok tabii.
Bunun, daha çok oyuncak ve mama satılmasını amaçlayan ticari bir gün olduğu da aşikar.
Ama Kediler Günü, bu kadar sokak kedisinin olduğu bir ülkede pekala faydalı bir hale getirilebilir.
Ben o gün evin önüne dışarıdaki kediler için her gün doldurmaya söz verdiğim bir mama kabı koydum mesela.
Evdeki üç kedimle de çok sevdikleri oyunları oynadım.
Bu bahaneyle Şişli Belediyesi ile ortaklaşa gerçekleştireceğimiz bir kampanyanın da müjdesini vereyim.
Geçen gün Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ile fotoğraf çekimlerini tamamladık.
Kısa bir süre sonra Şişli ve Nişantaşı’nda sokak kedileri için yapılmış kedi evleri göreceksiniz.
Pek güzel oldular, beğeneceklerine, beğeneceğinize eminim.
Sokak kedisi Bob film oluyor
Londra’ya, Covent Garden’a gidenler, gitarıyla Oasis şarkıları çalan bir adamın yanında durup şarkı aralarında patisiyle ‘çak’ yapan sarman kediyi görmüşlerdir belki.
Bir uyuşturucu bağımlısı olan James Bowen’ın sokakta yaralı halde bulduğu ve kalan son parasıyla tedavisini yaptırıp, sonrasında da yanından ayırmadığı bu kedinin adı Bob.
James, Bob’u, sonrasında da Bob, James’i iyileştirdi, hayata döndürdü.
Ve onların hikâyesi çok satan bir kitaba konu oldu.
Bir kedinin bir insanı nasıl değiştirdiğini anlatan “Street Cat Bob”, “Sokak Kedisi Bob” adıyla geçtiğimiz günlerde Türkiye’de piyasaya çıktı.
Daha önce 22 dile çevrilen ve pek çok ülkede liste başı olan “Street Cat Bob” şimdi bir de sinema yolunda.
Yapımcılar, kitabın film hakları için James Bowen’a başvurdular bile.
Filmi, başrollerinde Owen Wilson ve Jennifer Aniston’ın bir labradorla birlikte oynadıkları, bir köpeğin aile bağlarını nasıl da güçlendirdiğini anlatan “Marley ve Ben” adlı filmin yapımcıları çekecek.
Bir not: Bob ve James Bowen haftada iki gün Covent Garden’da sokak gösterilerine devam ediyorlar. Londra’ya yolu düşeceklerin aklında olsun.
Paylaş