Michael Jackson’ı seviyoruz

Michael Jackson sadece bizim kuşağı etkilememiş. Gençler de ona hayran ve hayatlarından gitmesine izin verecek gibi görünmüyorlar.

Geçenlerde Tayga büyük bir heyecanla “Michael Jackson filmi başlıyormuş, gidelim mutlaka” demişti. 27 Eylül’de biletlerin satışa çıktığını bana ilk haber veren o oldu.
Evet, Michael Jackson’ın konserlerine çıkmadan önce hayata veda ettiği son turnesiyle aynı adı taşıyan ‘This Is It’ filminin biletleri pazar günü satışa çıktı ve Kanyon’da gözlemlediğim kadarıyla gençlerin filme ilgisi büyüktü.
Kanyon Cinebonus sinemasında pazar günü yapılan ‘This Is It’ fragman gösterimi ve danslarla Michael Jackson anma etkinliğine katılanların çoğunu da bu gençler oluşturuyordu işte.
Türkiye’de ilk kez bir filmin biletleri bir ay öncesinden satışa çıkıyor ve film daha vizyona girmeden böyle fırtınalar estiriyor. Dünyada da durum farklı değil üstelik. Sadece Japonya’da ilk 24 saatte 1 milyonun üzerinde bilet satılmış. Birçok Avrupa ülkesi ve Amerika’daki bilet kuyruklarını siz de televizyonlarda görmüşsünüzdür.
‘This Is It’in vizyona girmesine bir ay kadar varken not etmeniz gerekenlere yenilerini ekleyeyim.
Michael Jackson’ı anma etkinlikleri 10 Ekim’de Fazıl’s Studio NYC’nin ‘Michael Jackson Tribute’ dans etkinliğiyle devam edecek. Aynı gün saat 16.30’da Galatasaray Lisesi önünde ve 18.30’da Taksim Meydanı’nda yapılacak gösterimlere tüm Michael Jackson hayranları davetli.
‘This Is It’ ise 29 Ekim’de sinemalarda olacak. Merakla beklenen bu filmi izlemek istiyorsanız, vakit kaybetmeden bilet almanızı öneririm. Tanıtım videosunda filmin sadece iki hafta vizyonda kalacağı söyleniyor.
Kim bilir, bir bakmışız biletler tükenmiş!
Bu işin pazarlama tekniği tabii, biz Michael Jackson’a ve filme bakalım.
‘This Is It’, sahne arkası ve provalardan kesitlerin olduğu bir belgesel ve bence gözyaşları içinde izlenmesi de kuvvetle muhtemel.

Gazeteci yazarlar...

Gazeteci, yazar ve televizyoncu şapkası altında kitap yazıp, çok satan arkadaşlarımıza en son Ömer Özgüner ve Ece Vahapoğlu da eklendi.
Ömer’in erkekleri deşifre eden romanı (işte bu nedenle çok çekici) ‘Başkasını Seviyorum’ ve Ece’nin aşk önyargılar, din, cinsellik ve tabular üzerine yazdığı (ki Ece de ıran, Irak ve Suriye’ye gidip, yazacaklarıyla ilgili araştırmalar yapmış ve kitabını sağlam bir zemine oturtmuş) “Öteki” adlı romanlarının satışları da, okur tepkileri de mükemmel. Yolları açık olsun, örnekleri çoğalsın...

Eleştiriye ‘evet’, haksızlığa ‘hayır’

Türk sinemasını “değersiz” ve “başarısız” gibi göstermeye çalışan haberler karşısında durmak gerektiğini düşünüyorum ve işte o nedenle “Seni Seviyorum” ve “Sonsuz”filmlerinin yapımcıları Banu Akdeniz ve Ferhat Gündoğdu’nun açıklamalarını yazıyorum, son cümlesinin altına da imzamı atarak:
“Türk sinemasının gerçekleştirdiği filmlerin sanki hiç gişe yapmıyormuş şeklinde yansıtılması emeğe saygısızlıktır. 18 Eylül’de vizyona giren filmlerden ‘Sizi Seviyorum’ ve ‘Sonsuz’ ilk üç gün rakamlarıyla 9. güne varıldığında medyada tamamen farklı gişe rakamlarıyla yer aldı. 10 binlerin telaffuz edildiği haberler çıktığında her iki film için de durum tamamen farklı. Son rakamlara göre ‘Sizi Seviyorum’ filmi 1 haftada 56.000, 10 günde 75.000 gişe yapmıştır. ‘Sonsuz’ ise 1 haftada 61.000, 10 günde ise 77.000 gişe yapmıştır. Filmlerimiz acımasızca eleştirilebilir ancak gerçekler değiştirilemez, değiştirilmemelidir.”

Tamer Karadağlı’nın yeni taktiği

Tamer Karadağlı, TRT 2’deki programında sevgili Tuluhan Tekelioğlu’nu “Sen hiç başka erkeği düşündün mü?” diye sıkıştırmış.
Tamer’i tanırım, normal hayatta, dost sohbetlerinde de sorar, sorgular, merak eder. İçinde hiç susmayan, durdurulamayan bir merak böceği vardır.
Ama belli ki bu kez özel hayatıyla ilgili sorulardan kaçmak için yapmış bunu. Ve bence bundan sonra da yapacağa benziyor.
Göze göz dişe diş yöntemi her zaman işlemiştir. Soruya soruyla karşılık vermek iyi bir röportaj yönetme taktiğidir.
Bundan sonra Tamer Karadağlı ile röportaj yapacaklar dikkatli olmalı. Soruya karşı sorduğu soruya karşı soracak ve içinden bir soru daha türetilemeyecek sorular bulmak lazım.
Satranca benzeyecek sohbet iyi kontrol edilmeli.
Ki o da hiç kolay değil.
Hele ki karşınızda Tamer gibi tiyatro eğitimi almış, zeki bir oyuncu varsa.
Yazarın Tüm Yazıları