Paylaş
Jay Wilde ve eşi bu vicdan azabıyla baş edemeyince radikal bir karar alıyor, ineklerini mezbaha yerine Hillside Hayvan Barınağı’na götürdükten sonra kendilerine her türlü sebzeyi yetiştirdikleri bir vegan çiftliği kuruyorlar.
İşte şimdi bahsedeceğim film de “73 Cows”ın yapımcısı Lockwood Film’in imzası taşıyor.
Bu kez konu deney hayvanları.
Yeni belgeselde doktoralarını verebilmek için hayvanlar üzerinde deney yapmak zorunda kalan, pek çok hayvanı öldüren bilim insanlarının acı, gözyaşı dolu ve duygusal itiraflarını izleyecekmişiz.
Merakla beklediğim filmlerden biri olduğunu söylememe gerek yok herhalde.
Daha merhametli bir dünya için bu tür yapımlara çok ihtiyacımız var.
Bu da insan avı
Zenginlerin, onlara göre sıradan ve normal insanları zevk için avladıkları bir senaryosu var “The Hunt” filminin.
Korkunç ama yeni değil, daha önce de benzer konuları işleyen filmler izlemiştik.
Bu akıllara zarar filmin eylül ayında vizyona girmesi bekleniyordu.
Ama planı bozan olaylar meydana geldi Amerika’da.
Geçtiğimiz günlerde Kaliforniya, Teksas ve Ohio’da yaşanan toplu katliamlardan sonra vizyon tarihini bilinmeze ertelemek zorunda kaldılar.
Ve tabii bu film sayesinde Hollywood da Trump’ın diline düşmüş oldu.
Trump kendisine gelen ortayı gole çevirmekte gecikmedi, filmin adını vermeden konuştu ama herkes neden bahsettiğini anladı tabii.
Bir tweet de atarak “Yaptıkları birçok film ülkemiz için tehlikeli, yaptıkları işler ülkemize zarar veriyor, Hollywood gerçekten çok kötü. Irkçılardan bahsediyorsunuz, asıl Hollywood ırkçı” deyiverdi.
Trump, silahlı saldırı olaylarından sonra video oyunları sektörüne de sert çıkmıştı hatırlarsanız.
Bazı video oyunlarının çocuklara şiddet kültürü aşıladığını söylemişti.
Hollywood konusunda söylediklerine katılmasam da şiddet içerikli video oyunlarında haklı olduğunu düşünüyorum.
Koku teorisi
Alman yazar Patrick Süskind’in “Koku” (Das Parfum) adlı romanını okuyan ya da romandan uyarlanan filmi izleyenleriniz vardır.
Herkesin kendine ait bir kokusu var, romandaki seri katil ise kokusu olmayan bir adamdı.
Kokunun iyisi var kötüsü var tabii.
Kötü koku dayanılır gibi değil, özellikle bu yaz aylarında.
Peki ya kötü kokmayı önlemenin yolunun yıkanmak ve deodorant kullanmak değil yıkanmamak olduğunu söylesem?
Tam tersini biliyoruz ama yapılan yeni araştırmalar sık sık ve sabunla yıkandığımız için koktuğumuzu gösteriyor.
Derimizdeki faydalı mikropları ve koruyucu yağı da sabunla öldürdüğümüz ve PH değerlerini bozduğumuz için kokuyormuşuz.
Hatta ciltteki yaşlanmanın, sivilcelerin de sık sık sabunla yıkandığımız için olduğunu söylüyorlar.
Cilde de biraz mikrop lazım demek ki.
Hiç yıkanmamayı beceremem ama sabunla ve liflerle ciltteki faydalıları almaya ara verebilirim.
Taş devrine doğru gidelim bakalım neler olacak.
Unutulmaz bir dizi repliği
“Gözlerindeki Karadeniz’de boğulmak istedim, olmadı. Bize düşen gözlerinde değil, yokluğunda kaybolmakmış.” (Gülbeyaz)
Paylaş