Paylaş
* Bu ne sarışınlık! Nerelisin?
- Hatay İskenderunlu’yum. Annem de babam da sarışın, mavi gözlü değil. Kız kardeşlerim de kumral. Bilmiyorum ben nasıl böyle olmuşum.
* Okulda nasıl bir çocuktun?
- Spor yapan, müzikle uğraşan bir çocuktum.
* Futbola da ilgin varmış galiba...
- Evet, İskenderun’da uzun yıllar futbol oynadım. Liseye geldiğimde biraz daha sorumluluk sahibi olmaya başladım. Okula yeni bir müzik hocası gelmişti, sesimi dinledi. “Mutlaka bir enstrüman çalmalısın” dedi. Keman dersine başladım. Bir buçuk yıl kadar ders yaptık. Sonra ben devlet konservatuvarını kazandım.
* Hâlâ keman çalıyor musun?
- Biraz ara verdim diyebilirim. Oyunculuk ön plana geçmeye başladı.
* Çaldığın başka bir enstrüman var mı?
- Yok, bizim ana enstrümanımız okulda ses diye geçiyor; şan. Ama okula devam etmek istemedim.
* Neden?
- Öncelikle orada yaşamak istemiyordum, İstanbul’da yaşamak istiyordum. Çünkü Mimar Sinan ve İstanbul Üniversitesi’nde okumanın başka bir ayrıcalık olduğunu biliyordum eğitim anlamında. Zaten zorlandım. Geldiğim ilk iki yıl kazanamadım. Çünkü sınavlar çok zordu.
* Nerede kaldın, kiminle geldin?
- Kuzenim burada çalışıyordu, onunla birlikte geldim, beraber yaşadık.
* Annen ne yaptı?
- İnanılmaz zorlandı. Sürekli “gel artık” diye baskı yapıyordu. Bir de birkaç deneme olmayınca onlar da demoralize oldular. Ben de çok üzgündüm.
* Sen anneci mi yoksa babacı mısın?
- Annesine de babasına da düşkün biriyim ama öyle aşırı boyutta değil. Fiziksel olarak ne kadar benzemesem de aslında annemle babamın aynısıyımdır. Babamla karakterlerimiz çok benzer, düşünce yapımız, kararlarımız hep aynıdır genelde. Annem ise vicdanımı, duygusal taraflarımı temsil eder.
BABAM TÜRK MÜZİĞİ OKUMAMI İSTİYORDU, BEN OPERA BÖLÜMÜNÜ KAZANDIM
* Babamla aynıyım diyorsun, biraz onu anlatsana bize.
- Babam da müzisyen. Uzun dönem bağlama hocalığı yaptı. Halk eğitimde bağlama çalıyordu. Babamdan aldım diye düşünüyorum sesimi. Çok güzel bir sesi vardır onun.
* Sen ne dinlerdin o dönemlerde?
- Her şey dinliyordum ama mesela benim çok başka bir tarafım vardı. Klasik dinlemeyi çok seviyordum mesela. Babam Türk müziği okumamı istiyordu, ben İTÜ’de klasik opera bölümünü kazandım.
* Sürekli bir yerleri kazanıp, devam edemeyip bırakıyorsun, en son nerede kaldın?
- Bir türlü devam edemiyorum. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na başladım ama setten dolayı okula gitmeye çok vakit bulamıyorum.
* Kızların ilgisi ya da senin kızlara ilgin ne zaman başladı peki?
- Ortaokuldan sonra. Sürekli ön plandaydım. Okulun konserleri, bütün yıl sonu etkinlikleri, liseler arası müzik yarışmaları, hepsine katılıyordum. Aynı zamanda okul takımındaydım.
* Nasıl bir etkisi oldu o popülaritenin sana?
- Sosyalleştim, sorumluluk sahibi oldum. Disiplinliydim, yediğime içtiğime dikkat ederdim, sağlıklıydım. Bu gibi artıları oldu bana. Yaşantımda her zaman düzeni sevdim. Hocalarımız hep başımızdaydı, cips, kola yasaktı. Kamp dönemlerimiz vardı. Arkadaşlığı öğrendim. O soyunma odası, paylaşmak farklı bir duygu. O dönemlerde yaşım daha küçük olduğu için doğru söylemek gerekirse hoşuma gidiyordu popülerlik ama şimdi baktığımda o dönemle ilgili çok büyük artıları var bende. Hiçbir zaman şımarık bir çocuk olmadım.
İLK SEVGİLİME KANTİNDEN MEYVE SUYU ISMARLARDIM
* İlk sevgilin?
- İlkokul 3’teydi. Birbirimize kantinden meyve suyu ısmarladığımız dönemler. Küçük küçük mektup yazıp defterlerin aralarına bırakmalar falan... Öyle güzel şeyler vardı, şimdi artık yok.
* Klasik bir soru belki ama müzik mi oyunculuk mu ön planda?
- Müzisyen olmak için geldim, devlet konservatuvarını kazandım zaten. Oyunculuk üzerine hiç sınava girmedim ama şu anda kesinlikle oyunculuk benim için ön planda.
* Peki oyunculuğa nasıl geçtin?
- Okulun içerisindeydim. Arkadaşlarım tiyatro, bale ya da şan bölümünden olduğu için onların görüşmeleri ya da bizim sahne derslerimiz oluyordu. Çalışırken oyunlarına bakıyordum, okuyordum, ilgiliydim. Film izlemeyi çok seviyordum. Arkadaşlarım görüşmelere gidiyordu, anlatıyorlardı, beni oyuna davet ediyorlardı. Bunlarla başladı ve ben neden olmasın diye düşündüm.
* Şöhrete doğru giden kapının açıldığı gün vardır ya hani; o hangi gün?
- Öyle bir gün yok. Sanki hep varmış gibi hissediyorum. Kendi içinde hepsi birbiriyle bağlantılı sanki. Serap Matyaş’la başladığım oyunculuk derslerime; Ahmet Kural, Murat Cemcir, yönetmen ve senarist workshop’larıyla, verdikleri fikirlerle büyük ivme yakaladım. Okumam gereken kitaplardan, izlemem gereken filmlere kadar her şeyibelirlediler. Hâlâ yeni bir karakter canlandırmam gerektiğinde birlikte ilerliyoruz.
EVDE, SETTE, HER YERDE ŞARKI SÖYLÜYORUM
* Sahnede heyecanlanıyor musun?
- Konserlerde ilk şarkıda heyecanlanıyorum.
* Konsere çıkmadan önce yaptığın özel bir şey var mı?
- Hayır. Sadece kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum.
* En son ne zaman şarkı söyledin?
- Her an, her dakika, sette, evde söylüyorum. O an aklıma ne geliyorsa...
BİR BUÇUK SENEDİR SEVGİLİM YOK
* Şu an sevgilin var mı?
- Yok.
* Bu kadar yakışıklı bir genç adamın neden sevgilisi olmaz?
- Odak noktamda yoktur ya da o insanla henüz karşılaşmamışımdır.
* Ne zamandır yok?
- Bir buçuk senedir yok.
* Genç kızların sevgilisi bir genç oyuncu olunca, bir sevgilinin olması dezavantaj olur diye düşünüyor musun?
- Düşünmüyorum ama çok da küçük bir gerçeklik payı var bence. Sosyal medyada gençlik dizilerini takip eden kitlenin yaşı 12-18 arası olduğu için onlar her şeyin bir oyun veya iş olduğunu anlayamıyorlar. Bunun bir etkisi var ama ben aşık olsam benim için sıkıntısı olmaz.
BU İŞİ YAPIYOR OLMAM SEVGİLİMİ RAHATSIZ ETTİ
* En uzun ilişkin ne kadar sürdü?
- Üç sene.
* Neden ayrıldınız?
-Benim bu işleri yapıyor olmam onu çok mutlu etmedi. Kıskançlıklar...
* Kıskanılmak istemez misin?
- Tabii ki isterim. Kıskançlık da güzel bir duygudur. Ama bu öyle bir şey değil. İşi anlayıp hak verebilmesi lazım. Belki de benim ilişkimin sürmemesinin nedeni yaşıt olduğum kadınların benim gibi düşünmemesi.
* Benim gibi düşünmüyorlar derken ne demek istiyorsun?
- Onlar Instagram’a selfie yapalım, tatile gidelim, alışverişe çıkalım kafasındalar. Bunların hepsini ben de yapıyorum, kim sevmez ki bunları ama benim için biraz daha karşılıklı oturup sohbet edip, birbirini yükseltebilmek önemli, daha derinlikli şeylere önem veriyorum. Herhalde 22-23 yaşlarında bu biraz zor oluyor.
* Sevgilin sana “ya ben ya iş” dese sen herhalde işi seçersin?
- Bunu sorması bile beni rahatsız eder. Çünkü bu ikisi arasındaki çizgiyi kurabildiğiniz zaman zaten her şey güzel olacak.
SEVGİLİM BAŞKA BİR MESLEKTEN OLURSA DAHA İYİ OLUR
* Peki başka bir oyuncuyla yapabilir misin?
- Yapamayabilirim. Kendim bu işin içindeyim ama daha sadelikten hoşlanıyorum. Avukat, öğretmen, doktor gibi mesleklerden olsa daha iyi olur. Zıtlıklar her zaman birbirini çeker. İnsanlar birbirlerinden daha farklı iş yaparlarsa paylaşabilecekleri şeyler artar.
* “Kırgın Çiçekler”den biraz bahsedelim. Nasıl bir dizi, senin oynadığın karakter nasıl?
- Yetimhanede yaşayan kızların hayatını, yaşadıkları zorlukları anlatıyor. Okuduğumda ben çok etkilenmiştim. Gözümde canlanmıştı tüm sahneler.
* Senaryoda en çok nelere dikkat ediliyor?
- Bizim hikayede onların dostluğu ve bir olmaları anlatılıyor. Anneleri ve babaları olmadığı için oradaki insanların arkadaşlıkları ön plana çıkarılıyor.
* Bir mesajı var mı dizinin sence?
- Birlik beraberliği ve dayanışmayı anlatan bir yurt durumu var. Daha gerçek bir hayat anlatılıyor.
İYİ ÖRNEK OLMAK İÇİN ÖZEL HAYATIMA DİKKAT EDİYORUM
* Şöhret senin hayatında bir şeyler değiştirdi mi ya da değiştirmemesi için tedbir alıyor musun?
- Tedbir almıyorum. Olduğum gibi devam etmeye çalışıyorum. Bu işi yapıyor, tanınıyor olmak bana sadece sorumluluk duygusu getirdi. Dışarıdaki tavrıma her zaman dikkat eden bir insanım ama küçük yaşlardaki insanların çok fazla özenebilme ve örnek alabilme durumu olduğundan dolayı her şeyime daha fazla dikkat etmeye çalışıyorum. Sosyal medya paylaşımlarıma, dışardaki hayatıma, girdiğim çıktığım yerlere... Çünkü o yaşlarda, kendimi onların yerine koyup düşündüğümde beğendiğim, takip ettiğim bir kişinin yaptıklarını yapmaya çalışırdım.
STAR WARS GİBİ POPÜLER FİLMLERLE İŞİM YOK
* Sinema ile aran nasıl?
- İyi. Ama çok fazla sinema salonuna gidip film izlemiyorum. Daha çok ödev niteliğinde, bana bir şeyler katacak eski filmleri izlemeyi tercih ediyorum. Star Wars gibi popüler şeylerle hiç işim yoktur. İnanmadığım, bana dokunmayan, bana bir şeyler katmayan filmden tat almıyorum. Aksiyon beni çok fazla mutlu etmez.
* En son hangi filmi izleyip etkilendin?
- “Amour”u izledim. Michael Haneke’nin filmi. Çok güzeldi.
Paylaş