Konser değil, sırat köprüsü!

Konser vermek, özellikle de Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda konser vermek iyice zorlaştı, daha doğrusu tuhaflaştı (bkz. Ajda Pekkan, Ferhat Göçer, Volkan Konak ve Kenan Doğulu konserleri).

Öyle çık, şarkını söyle, in, yok artık.
İlle de bir atraksiyon, ille de bir sürpriz yapacaksın. Yoksa ne seyirci ne de medya tatmin olur, maazallah “aa, hiç hazırlanmamış, seyircisine saygısı da kalmamış” lafını yersin.
Durum böyle olunca sanatçılar doğal olarak yaz başında bir Açıkhava krizine giriyorlar.
Kimisi hediye dağıtıyor, kimisi dansçılara, sahne şovuna yükleniyor, kimisi konuk sanatçılarla geceyi renklendiriyor, kimisi kıyafetlerini konuşturuyor, kimisi de şarkı aralarında bol bol konuşuyor, sağa sola laf atıyor, talk-show yapıyor.
Yani her sanatçının, ertesi gün basının sayfalarında çarşaf çarşaf yer alacak bir Açıkhava numarası mevcut.
Ben bugüne dek Açıkhava’ya tek başına çıkıp, sadece şarkı söyleyip inenini görmedim.
Bu rekabet ortamında göreceğimi de sanmıyorum.

Kızımız veteriner olacak!

Geçen hafta hunharca öldürdüğü hayvanların resimlerini Facebook sayfasında paylaşan ve satanist olduğu söylenen 13 yaşındaki Z.S’den söz etmiştim.
Kendisiyle ilgili soruşturma açılması için imzalar toplanmaya devam ediyor.
Ama sanırım bir arpa boyu yol alınmış değil.
İşin en moral bozucu yanı, bu konuda bizlere en faydalı olabilecek olan anne-babanın sadece vahşete izin vermekle kalmayıp, kızlarının arkasında durması.
Bahaneleri korkunç; “Kızımız hayvanları kesiyor çünkü veteriner olacak” diyorlar.
ıyi ki “Kızımız doktor olacak” dememişler!
Bu hastalıklı mantıkla hayvanlara işkenceyi haklı çıkarmaya çalışan aile de kızları kadar suçlu görünüyor.
Zerrin, 18 yaşın altında olduğu için bir şey yapılamıyor.
Ama durum ciddi, ailesinin ve kendisinin rehabilitasyona ve psikolojik yardıma ihtiyacı var.
Bir ailenin “Kızımız veteriner olacak, onun için hayvan kesiyor” demesi, soruşturma açılması, ruh hastalıkları belgelenerek hem kızın hem de kendilerinin tedaviye alınması için yeterli değil mi acaba?

Nahide’de yok yok

İzzet Çapa’ nın Nahide’sine öyle bir gecede uğradım ki, bütün yıl anlatabilirim.
Sahnede Kibariye, masalarda ise ilginç bir kalabalık vardı.
Bir düşünün bakalım; Ahmet Hakan, Orhan Kılıç, Nev, Demet Sağıroğlu, Seda Sayan, Onur Şan, Fatih Ürek, Yalın gibi ünlü isimleri başka yerde yan yana eğlenirken görebilir misiniz?
Tüm bu eğlence Türkiye’nin en ilginç mekanında gerçekleşiyor üstelik.
Dev ağaçlar altında, açık havada serinleten klima eşliğinde yemek yenen, eğlenilen Nahide’nin her köşesinde bir başka sürpriz var.
İlginçlikler saymakla bitmez, mutlaka gidip yerinde görmeli.
Benimki gibi bir geceye denk gelirseniz, hayli eğleneceğiniz de garanti üstelik.

Kısa, kısa...

Yolun ortasındaki bir kediyi kurtarmak isterken motosiklet çarpması sonucu komaya giren oyuncu Turan Özdemir, iyileşti ve hastaneden taburcu oldu.

Jessica Biel, rol arkadaşı kim olursa olsun öpüşme sahnelerinde midesinin bulandığını söylemiş. Bir ara oyuncular AIDS korkusuyla öpüşmekten çekiniyorlardı. Sonra ne olduysa “çağın vebası” denilen bu hastalık unutuldu. Biel, “midem bulanıyor” diyeceğine keşke bu eski bahaneyi tekrar gündeme getirse ve bu hastalıkla ilgili kaybolan farkındalığı canlandırsaydı.

Sonunda “güneş yaşlandırır” demeyen birini buldum. Güzelliğiyle kendisine hayran bırakan Nükhet Duru, enerjisini ve genç kalmış olmasını beslenmeye, spora ve en önemlisi güneşe borçlu olduğunu söyledi. Benim gibi ille de bronzluk diyenlerin içine de su serpmiş oldu.

Dünya Kupası sayesinde hayatımıza giren vuvuzela önümüzdeki sezon Türk futboluna da damgasını vurur. Şimdiden herkes vuvuzela sesinin yüksek desibele çıkan Beşiktaş seyircisini bastırıp bastıramayacağını konuşuyor. Bence, bizimkiler vuvuzelayı siler geçer.
Yazarın Tüm Yazıları