Bana uzun yaz deseler alıp başımı gidiyorum da, şu kadar yerin var denince panik oluyorum, elim ayağım birbirine dolaşıyor.
Önce uzun yazayım, sonra nasılsa kısaltırım deyip, tek bir kelimeye bile kıyamadığım çok olmuştur. Kısa film çekmek de böyle bir şey olsa gerek. Düşünsenize tüm anlatmak istediklerinizi sınırlı karelere, belli bir zamana sığdırmak zorundasınız. İşte bu nedenle iyi kısa film çekmeyi başaranlara hayranlık duyuyorum, onları destekleyen kısa film yarışmalarına da... Şu sıralar başvuruları devam etmekte olan birkaç kısa film yarışması var. Akbank Kısa Film Festivali kapsamında düzenlenen yarışma için başvurular devam ediyor. Kurmaca ve belgesel kategorisinde yapılacak olan yarışmanın katılım formlarını Beyoğlu’ndaki Akbank Kültür Sanat Merkezi’nden ya da www.akbanksanat.com adresinden edinebilirsiniz. Son katılım tarihi 15 Ekim 2004. Metro Group Kısa Film Yarışması’nın ise bu yıl ikincisi düzenleniyor. Türkiye’de ‘Sinema ve İletişim’ alanında ön lisans, lisans ve lisans üstü eğitim gören gençlerin katılımına açık olarak düzenlenen yarışmaya, 2004 yılında mezun olan öğrenciler de filmleriyle katılabilir. Herhangi bir tema sınırı olmayan yarışmada, imgesel, deneysel, belgesel, animasyon gibi türlerde jenerik dahil 15 dakikayı geçmeyen projeler kabul ediliyor. Son katılım tarihi 4 Kasım 2004 olan yarışmanın şartname ve katılım formları, TÜRSAK Vakfı ve üniversitelerin ilgili bölümlerinin yanı sıra ‘www.metrokisafilm.com’ ve ‘www.tursak.org.tr’ internet adreslerinden temin edilebilir. Ulusal Çevre Kısa Film Yarışması ve Ulusal Çevre Kısa Film Öykü Yarışması’nı unutmayalım. Son katılım tarihi 13 Ağustos 2004 olan yarışma ile ilgili detaylar 0 212 660 81 24 numaralı telefondan alınabilir.
Dalgıçlar izlemesin
Jaws sizi korkutup kıyıya vurmuş, doyasıyla yüzmek hayal mi olmuştu? Daha yeni yeni kendinize gelip, açıklara doğru kulaç atmaya başlıyorsanız size kötü bir haberim var. En az Jaws kadar, hatta ondan da ürkütücü bir köpekbalığı filmi geliyor. Hatta düşük bütçeli bu filmin Jaws’ın tahtına göz diktiği bile söyleniyor. Bağımsız bir yapım olan Open Water, tanınmayan oyuncularla, ama gerçek köpekbalıklarıyla çekilmiş iddialı bir film. Kendilerini getiren tekne tarafından unutulup, aç köpekbalıklarıyla dolu okyanusun ortasında yaşam mücadelesi veren karı-koca dalgıcın hikayesini anlatıyor. Filmde hiç özel efekt kullanılmamış. Köpekbalıkları da Jaws’da olduğu gibi plastikten değil, gerçek. Yazar-yönetmen Chris Kentis, oyuncuları köpekbalıklarının ortasına bırakmış. Bu vahşi hayvanların kameraya göre hareketini sağlamak için ise yaralı, yani kanlı tuna balıkları kullanılmış. Hayvanların saldırganlaştığı anlarda oyuncular apar topar sudan çıkarılıyormuş. Open Water’ın en etkileyici yanı gerçek olaylara dayanması. 1998 yılında Amerika’da Tom Lonergan ve karısı Eileen diğer dalgıçlardan ayrılmış, bunu fark etmeyen tekne de hareket ederek onları okyanusun ortasında yalnız bırakmıştı. Olayın farkına varılmasından sonra yapılan araştırmalar sonuç vermedi. Aylar sonra Eileen’in giysileri bulundu, üzerinde diş izleri vardı.
Yatıp kalkıp halimize şükredelim dedirtti bana Çin’de yaşananlar. Temmuz ayı boyunca Çin sınırları içinde yabancı dilde tek bir film bile gösterilmeyecekmiş. Bu karar belli ki ülkede batı etkisini azaltmak isteyen hükümet kampanyasının bir uzantısı. 16 bin internet cafe’nin kapatılmasını ve spikerlerin boyalı saçlarla ekrana çıkmasını engellemeye çalışan mentalitenin bir başka ürünü. Yabancı yapımlar Çin gençliğinin ahlakını bozuyormuş. Bu kararla dev Hollywood yapımları Shrek 2, Örümcek-Adam 2, Harry Potter ve Azkaban Tutsağı’nın gösterim tarihleri yaz tatilinden sonraki bir zamana ertelendi. Çin hükümeti, sinemalara yılda sadece 20 yabancı film gelmesine izin veriyor. Onları da işte böyle süründürerek vizyona sokuyor ki temiz Çin gençliği kirlenmesin!
Çirkin Zeta-Jones
Nicole Kidman, Saatler’de (The Hours), Charlize Theron ise Cani (Monster) filminde olabildiğince çirkinleşip Oscar’ı kapmıştı hatırlarsanız. Bunların ardından, baktılar ki güzellikle olmuyor diğer oyuncular da çirkin yüzlerini gösterebilecekleri rollerin peşinden koşmaya başladılar. Bu yeni trendin en son örneği Catherine Zeta-Jones.Jones, beyazperdede Galli katil Ruth Ellis’i canlandırmaya hazırlanıyor. Güzel yıldız, 1955 yılında İngiltere’de asılan son kadın olan Ellis’in hayatının oyunculuk yeteneğini göstermek için mükemmel bir araç olduğunu düşünüyormuş. Brad Pitt’le kamera karşısına geçtiği şu meşhur sahnede ne kadar iyi öpüştüğünü cümle áleme kanıtlayan Jones, katil rolüyle de dünyaya ne kadar mükemmel bir oyuncu olduğunu gösterecekmiş.
Beyaz perdeden inciler...
Shrek 3’ün çalışmalarına 10 ay önce, Shrek 4’ün çalışmalarına ise 4 ay önce başlandı.