Paylaş
Hazır kayağa gelmişken, yıllardır gerek yurtiçi gerekse de yurtdışında kayak yapan Türk modelini iyi gözlemlemiş biri olarak bizler (istisnalar var tabii ama kaideyi bozmazlar) ve yabancılar arasındaki 6 farkı sayayım dedim.
Arasam 6 değil 60 fark da bulurum ama neyse...
Başlıyorum.
- Biz Türkler kayağa ailecek gidiyoruz, lobide bebek bakan büyükanne ve dedeler görmek hiç de zor değil. Kayakla ilgisi olmayan ama çocuğu kayak yapsın diye dağ oteline gelip, bir haftasını yiyip, içip kilo alarak geçiren anne ancak bir Türk’tür.
- Ben sabah sabah ful makyajla kayağa çıkan bir yabancıya henüz rastlamadım, bizimkiler ise her an kayak pistinden gece kulübüne geçebilecek gibiler.
- Swarovski taşlı kıyafetler Türk kayakçılar arasında pek bir moda. Ya şapkada ya tulumda en kötü gözlükte bir pırıltı olmazsa olmuyor, olamıyor.
- Çok iyi kaysa bile sıkıştığında kar sapanı yapan biri varsa emin olun o bir Türk’tür. E bizde Alpler yok tabii, Avrupalılar gibi üç yaşında ayağımıza kayak takımlarını geçirmiyoruz.
- Toplu kayak derslerine geç gelmek bizde adettendir. Son dakikaya kadar oyalanır, ille de insanları bekletiriz. Assolistlik kanımızda!
- Kayağa gelip, gece eğlencesinin dibine vurarak gündüz uyuyan kayakçılarımız var, özellikle de gece hayatı açısından İstanbul’un dağdaki versiyonu haline gelen Uludağ’da. Oysa yurtdışında insanlar makul saate kadar eğlenip, yatıyorlar.
Ben kayak tatiline gelip de sabah erkenden kayağa çıkmayan bir yabancıya henüz rastlamadım.
Uzun lafın kısası, kayak yapan Türk diye şahsına münhasır, dünyada eşi benzeri olmayan bir tür var.
Literatüre geçebilir.
“Paramparça”ya “Ejderha Dövmeli Kız” saçı
Halil Sezai ile birlikte seslendirdiğimiz Saki Çimen bestesi “Paramparça” sonunda kliplendi.
Bugün saat 10.00’da ilk kez Kral TV’de gösterilecek.
Klipteki farklı saç stilimi görünce, sinemaya da meraklıysanız eğer, bunu bir yerden hatırlıyorum diyeceksiniz mutlaka.
Hemen konuya açıklık getireyim.
“Paramparça”da “Ejderha Dövmeli Kız”daki Lisbeth Salander’ı canlandıran ve bu rolle Oscar’a aday olan Rooney Mara’nın saç stilini taklit ettim.
Taklitler tabii ki asıllarını yaşatır.
Çok yaşa Rooney Mara.
Lisbeth rolüyle Oscar’ı alamayacak muhtemelen ama aday olması bile bence önemli.
Artist diyorum
Bu aralar mutlaka görmem gereken film var mı diyenlere “Artist” diyorum.
Filmin siyah beyaz ve sessiz olduğunu öğrendiklerinde yüzler biraz ekşiyor tabii.
Sinemalardaki renk ve efekt cümbüşünün ortasında siyah beyaz ve sessiz bir film nasıl olur da bu kadar öne çıkar diye tereddüt etseler de sinema çıkışında genelde bana teşekkür ediyorlar.
Kasıp kavurduğu Altın Küre ödüllerinden sonra Oscar’a da 10 dalda aday oldu Artist.
Fransız Michel Hazanavicius’un yönettiği film, Hollywood’un yaşadığı en büyük dönüşümlerden birini, sessiz filmden sesliye geçişi bir aşk hikayesiyle harmanlayarak anlatıyor.
Başroldeki Jean Dujardin, SAG (Sinema Oyuncuları Derneği) ödül töreninden de En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alarak döndü, Oscar’a adım adım yaklaşıyor.
Jean Dujardin kadar ona eşlik eden Jack Russell cinsi Uggie de ön planda. Uggie bir barınaktan alınmış.
Sahiplenilmese uyutulacakmış.
Şimdi ise tüm dünya bu yetenekli barınak köpeğini konuşuyor.
Uğur Polat’ın pişmanlığı
Altın Portakallı “Güzel Günler Göreceğiz” filminin başrollerinden Uğur Polat’la cumartesi yayınlanacak “Cinemania” çekimi için buluştuk.
Konu döndü dolaştı SİYAD Ödül Töreni’nde ödül almaya hırkayla çıkan Nuri Bilge Ceylan’a geldi.
Uğur Polat sahneye günlük kıyafetle çıkma polemiğini ilk başlatanlardan. 1999 yılında Altın Portakal’ını almaya kotla çıkmış ve kıyamet kopmuştu.
“0 kot pantolonu da Amerika’dan ne özenerek almıştım aslında” dedi.
Sonra da ekledi ama “yıllar sonra geriye bakınca hata yaptığımı kabul ediyorum.”
Hata yapa yapa öğrenmenin yolu hataları kabul etmekten geçiyor.
Bravo Uğur Polat’a.
Paylaş