Paylaş
Lopez’in başrolünde olduğu B Planı (The Back-up Plan) adlı film geniş bir dağıtım ağıyla 16 Temmuz’da tüm Türkiye’de sinemalarda olacak.
Susup oturmalı mıyız yoksa filmi ve J.Lo’yu protesto etmeli miyiz, işte şimdi bunu düşünme zamanı.
Valla ben şahsen gelenin geçenin Türkiye üzerinde oynadığı oyunlara fena halde bozulur oldum.
“Hadi kızlar askere” deseler silahı alıp batıya, doğuya koşacağım şu ruh halimle. Jennifer Lopez’le ilgili her şeyi protesto edip diş göstermekten yanayım.
Madem Rumlar kampanya başlatıp, 7 bin tehdit içerikli elektronik postayla bir konseri iptal ettiriyor, adımızı kötüye çıkarıyor, biz de sessiz kalmayalım.
Aynı nedenle Türkiye’de konser vermekte ayak sürüyen U2 bile eylül ayında burada olacaksa, Lopez’in konuşmaya hiç hakkı yok.
Jennifer Lopez hanımefendi insan hakları ihlali gerekçesiyle konser vermekten vazgeçecek kadar duyarlıysa, bugüne dek konser verdiği ülkeleri (başta Amerika olmak üzere) oturup bir düşünsün ayrıca.
Bu kez sanata sansür olmaz demeyeceğim.
B Planı adlı filmi Türkiye’ye getiren Warner Bros.’a ilk ricayı buradan ben yapayım; koca bir ülkeye haksızlık yapan J.Lo’yu protesto ettiğimiz için onun başrolünde olduğu filmin -o kalkıp özür dileyene kadar- ülkemizde gösterilmesini istemiyoruz. Ve bunu tüm dünyanın aynen böyle bilmesini rica ediyoruz.
Bu ricanın altına imza atacaklar Warner Bros.’a tepkilerini ulaştırsınlar. Bizimki Rumlar’ınki gibi tehdit değil, hak arama üstelik. Yani çok daha asil bir hareket.
Hadi durmayın, sessiz kalmayalım.
Üç günde devr-i Türkiye
Hafta sonları millet Bodrum-Çeşme hattındayken ben ufak bir Türkiye turu yaptım. Medya kulelerinden indim, halka karıştım. Dönünce toprağı öptüm mü? Yalan yok, öptüm tabii. İşte yol üçgenimden notlar:
Cuma Gaziantep: Türkiye’nin zabıtaları, polisi en mutlu şehri; olay çıkmıyor burada...
Sanayi şehri olduğu için refahla paralel gelen bir huzur var. Gaziantep’te hâlâ en ‘in’ lokanta İmam Çağdaş. Burada tastan kaşıkla ayran içmenin keyfi başka gerçekten de.
Ve tabii bir de meşhur baklavası var. İmam Çağdaş, baklavalarını İstanbul’a da yolluyor. Parasını hesaba yatırıyorsunuz, kuryeye veriyorlar, siz bir tepsi baklavanızı otobüs garından teslim alıyorsunuz. “Sizin için taa Antep’ten baklava getirttik” demek kalabalık ev davetleri için havalı bir seçim. Aklınızda olsun.
EN AZ ÜÇ ÇOCUK MU?
Cumartesi Ankara: Ankara’da 120 çiftin evlendiği bir toplu nikaha şahit oldum. Hayatımda gördüğüm en tuhaf şeydi herhalde. İnşallah mutlu olurlar ama onlardan tek dileğim “en az üç çocuk” önerisini yerine getirmemeleri. Ülkede gereksiz bir nüfus fazlası var zaten. Bir, hadi olmadı iki çocuk yeter, kalabalığa gerek yok.
Bu arada Ankara’nın gece matinesi bildiğimiz gece matinelerinden değilmiş. Sinemaya gidemediğimizle kaldık. Başkentte hayatın erken bittiğini unutmuşum.
Burada hafta sonları 00.45’te bile seans başlarken Ankara’da en geç seans 23.35’te mi ne... Gece değil, akşam seansı!
ÇEKİM GÜCÜ HİKAYE
Pazar Şebinkarahisar: Şebinkarahisar denen yer çok güzel ama buraya ulaşmak Çin Seddi’ni aşmak kadar zor. Terör olaylarının da yaşandığı (detayları birazdan!) Giresun-Şebinkarahisar arası iki saate yakın sürüyor; hem çok dar, hem virajlı hem de tehlikeli. Uykusuzluktan ölse de şoförü kontrol edeyim diye cin oluyor insan.
Karadeniz’den söz ediyoruz, manzara tabii ki şahane ama cep telefonlarının çekim gücü resmen hikaye. Yaklaşık 45 dakika dağlar arasında telefon ekranında “searching for network” yazdı. Üzüldüm bu sonuçsuz arama çabalarına. En çok da twitter’dan uzak kaldığıma.
Oysa yeşilin bin çeşidi ve Amerika’daki Grand Canyon’ı aratmayan manzaraları muhteşemdi. Kıvrımlı ve güzel yolun diyeti ise mide bulantısı, daha doğrusu yol tutması. Bir sürü ilaç arasında en doğrusu Anti-em, bir gün size de lazım olur mu bilmem. Hem bulantı kalmıyor hem de güzel bir uyku bastırıyor alınca.
Şebinkarahisar’ın bir Karahisar Kalesi şarkısı bir de Toyga adlı çorbası meşhur. Aşurelik buğdayı, nohut ve fasulyeyle suda pişirip, sonrasında ateşten aldıktan sonra yoğurt ekliyorlar, sonuç şahane. En yakın zamanda annemin ellerinden öper.
TERÖR KORKUSU YAŞADIM!
Ve son olarak terör korkusu. ?ebinkarahisar-Giresun yolunda bir hafta önce bir terörist ölü olarak ele geçirilmiş, kaçanlar için yakalama çalışmaları sürüyormuş. Aynı bölgede daha önce kayanın arkasına gizlenen uzaktan kumandalı bir bomba da askeri araca isabet etmiş ve bir asker şehit olmuş.
Biz bunları 04.30 Samsun-İstanbul uçağı için gece yarısı ?ebinkarahisar’dan yola çıktığımızda öğrendik.
Gündüz yeşilliği ve doğal güzelliğiyle hayran bırakan yol birden kabusa dönüştü.
Şoförümüz çok şeker, ben üç buçuk attıkça, “İşte bomba şurada patladı, teröristi şurada öldürdüler, burası yolun en tehlikeli kısmı, asker transferi yasak, kara yolunu değil helikopteri tercih ediyorlar” gibi detaylarla yolu pek bir neşeli kıldı.
Yazının başında da dedim ya, İstanbul’a dönünce toprağı öptüm resmen.
Eşiniz aldatıyor mu?
Atom Egoyan’ın yeni vizyona giren Büyük Hata (Chloe) adlı filmi haftanın sorusunu sordu; eşinizin çapkın olup olmadığını anlamak için nereye kadar gidersiniz?
Bir ara kadınlar bunu anlamak için dedektif tutarlardı.
Ama artık bunun modası geçti.
Test etmek çok kolay. Bir escort ayarlayıp, eşinize kur yapmasını istiyorsunuz. Ve olanların hepsini birer birer size anlatmasını. Adam çapkınsa kolayca tuzağa düşüyor. Hele bir de size söylediği sevgi sözcüklerini ona da söylemişse vay haline.
Ama diğer yanda biliyorsunuz ki merak da kediyi öldürür.
Bu tehlikeli oyunun sonuçları bazen hiç hoş da olmayabilir. Hatta bazen güvenmek daha iyi bir seçenektir.
Neden mi? İşte onun cevabı da Büyük Hata’da.
İlginç bir film, tavsiye ederim. En azından böyle planlarınız varsa öncesinde mutlaka görün.
Paylaş