Çağan Irmak, sinema dünyasının Sezen Aksu’su bence.
Her ikisi de bizim yaşadıklarımızı öyle güzel anlatıyorlar, yüzümüze karşı öyle temiz bir ayna tutuyorlar ki, onların eserleri karşısında kendi kendimizi en ince ayrıntılarımıza kadar incelerken, yaşamımız gözlerimizin önünden bir film şeridi gibi geçerken, kendimizi ağlarken buluyoruz. Onların sırları ne biliyor musunuz? Malzemelerini hayatın içinden seçmeleri ve bunu yaparken sanatçı duyarlılığı denen o şeyden delicesine faydalanmaları.
n Issız Adam’da Ayla Dikmen’in "Anlamazdın", Semiramis Pekkan’ın "Bana Yalan Söylediler" ve Nil Burak’ın "Yalnızım" adlı şarkılarını dinlerken kendimden geçtim. Filmin finalinde bizi hıçkırıklara boğan "Anlamazdın"ın içindeki bir cümleye ise fena takıldım. Ne yaşanmış olursa olsun, keşke herkes geçmişinde kalan sevgiliye hayatı dar edeceğine şu sözleri söyleyebilse: Dilerim ki mutlu ol sevgilim, ben olmasam bile, hayat gülsün sana.
n Bazı sinemalar, "Issız Adam"ı annelerin çocuklarıyla birlikte seyredebilecekleri seanslar koymuşlar. İnanamadım! İlk yarıdaki o sevişme sahneleri sırasında çocukların sinemada işi ne? Ayrıca bu filme giden her 10 kadından 9’unun finalde gözyaşlarına hakim olamayacağı ortada. Çocukların annelerini ağlarken görmeleri doğru mu sizce?
ANNEYE KÖTÜ DAVRANMAK GÖZDEN DÜŞÜRÜYOR
n Anne demişken. Şu erkekler bazen çok fena olabiliyor. Annelerine sert çıkmak ne hadlerine gerçekten. Biz kızlar aynen böyle düşünüyoruz. Filmde annesine bağırdığı sahnede Alper gözümüzde küçülüyor. Erkeklere bir tavsiyem var, sevgiliniz ya da eşinizin gözünden düşmek istemiyorsanız, annenize asla ama asla kötü davranmayın.
n Aman dikkat! Issız Adam ilişki içi gereksiz kavgalara neden olabilir. Filmin finalinde ağlamamak zor. Gözyaşlarının ardından "sen şimdi kimi düşünerek ağladın" sorularının gelmesi ise kuvvetle muhtemel. Kavga etmek istemiyorsanız, bu tip sorgulamaları bir kenara bırakmanız gerekiyor. Ayrıca her şeyden önce doğru dürüst bir ilişki yürütebilmek için sevdiklerimizin geçmişine saygı duymalıyız, öyle değil mi?
n Bunu da yukarıda sözünü ettiğim, filmden sonraki olası kavgaları önlemek isteyenler için yazıyorum. Issız Adam’ı izlerken ille de geçmişinize ağlamanız gerekmiyor. Filmin ana karakterlerini yanınızdaki eşiniz ya da sevgilinizin yerine koyun ve eğer bir gün ayrılırsanız ne olur, onu görün ve hemen bir önlem planı yapın. Burada kilit nokta kimi kiminle özdeşleştireceğinizle ilgili. Issız Adam ilişkileri yok eden film de olabilir, daha güçlendiren de. Seçim sizin.
Mustafa’yı siz nasıl buldunuz
Can Dündar’ın Mustafa’sı hakkında görüş bildirmeyen yazar kalmadı herhalde. Ama ben asıl sizin tepkinizi merak ediyorum.
Mesela geçen gün bir arkadaşım Mustafa’yı izledikten sonra Atatürk’ü daha çok sevdiğini, kendini ona daha yakın hissettiğini söyledi.
Çünkü onun zorlu mücadalesindeki yalnızlığını hissetmiş ve empati kurmuş. Bir başka arkadaşım, Atatürk’ü, dini amaçlarına alet eden, eğlence düşkünü biri olarak gösterdiğini iddia ettiği ’Mustafa’yı Atatürk düşmanı belediyelerin halka ücretsiz gösterdiğini söylüyor.
Sizce bu doğru olabilir mi acaba?
Filmde Atatürk’e düşman eden eden sahneler, cümleler var mı gerçekten?
Peki siz Mustafa’dan sonra Atatürk’e nasıl bakmaya başladınız?
Uzun değil, bir-iki cümleyle bana bildirirseniz sevinirim.
Hep birlikte yazar, okuruz.
Kırmızı kadife duvarlar
Basın gösterimlerimizin çoğu Astoria’daki sinemalarda yapıldığı için artık buranın müdavimi olduk.
Alışveriş merkezi ve sinemalar kadar en üst kattaki spa, fitness center ve güzellik enstitüsü birleşimi olan, beton çölünün içinde cennetten bir parça olarak tanımlayabileceğim Anantara da etkileyici.
İşte o Anantara, müşterilerine çok hoş bir paket hazırlamış. Üyelerin bir kısmı fitness center, havuz ya da spa’dan yararlanmakla kalmıyor, alışveriş merkezinin içindeki sinemalarda loca hakkına da sahip oluyor.
Spor yap, havuzda ve hemen kenarındaki jakuzide rahatla, hamam, buhar banyosu ya da masajda yumuşa, sonra doğru sinemaya.
Hem de ne sinema! Burasının Türkiye’nin en seksi sineması diye lanse edilmesi boşuna değil. Yayla gibi koltuklar, isteyene localar, kırmızı kadife duvarlar, film başlayacağına yakın tavandaki gizli bölmelerine saklanıp, arada yeniden çıkan saraylara layık avizeler.