Paylaş
Katar, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde yasaklanan film sadece Müslüman değil Hıristiyan dünyasında da eleştirildi.
Kutsal kitaplardan bağımsız izlediğimde ben bu filmi fazlasıyla sevdim.
Görselliğine, müziklerine, Russell Crowe’un oyunculuğuna bayıldım.
Ama en çok da hayvana, çevreye, doğaya verdiği değerden etkilendim.
Bu konularda Nuh peygambere sonuna kadar hak verdim.
Spoiler olabilir uyarısını yaparak filmle ilgili birkaç cümle yazmak istiyorum.
En katıldığım: Nuh’un insan soyunu umutsuz vaka olarak görmesi. Dünyayı cennetten cehenneme dönüştüren, hayvanlara, doğaya saygısızca davranan ve sömürenin insan olduğuna inanması.
En şapka çıkardığım: Film boyunca masum olanın hayvanlar olduğunun düşünülmesi.
En merak ettiğim: Kötü adamın soyunu tükettiği hayvanların hangileri olduğu. Kertenkele gibi bir şey miydi o yediği?
En inandığım: Biz, bize sunulan imkanları, ikinci şansları böylesine kötüye kullanmasaydık, dünyanın bu kadar kötü bir yer olmayacağı.
Alin, FIPRESCI’nin başında
Uluslararası Sinema Yazarları federasyonu FIPRESCI’nin başkanlığına Alin Taşçıyan getirildi.
FIPRESCI 89 yıllık köklü bir kurum.
Alin Taşçıyan bundan kısa bir süre önce SİYAD’ın (Sinema Yazarları Derneği) başına gelmişti.
Bu köşede SİYAD başkanlığını tebrik ettiğim Alin’in başarısını kutluyor, bize gurur veren bu yeni görevinde başarılar diliyorum.
Gripin yollarda olacak
Gripin röportajının hayranları tarafından en fazla merak edilen bölüm bugüne kaldı; konser tarihleri.
Yalnızlığın çaresini Gripin’le bulacaklar için ilk konser 13 Nisan’da, yani bu pazar Bostancı Gösteri Merkezi’nde.
Bostancı sonrasında da Koç Fest başlıyor.
Gripin’in daha önce de katıldığı bu turnenin tarih ve şehirleri şöyle: 21 Nisan İzmir, 24 Nisan Mersin, 28 Nisan Maraş, 30 Nisan Malatya, 2 Mayıs Tokat, 5 Mayıs Zonguldak, 7 Mayıs Tekirdağ, 9 Mayıs Kütahya, 12 Mayıs Konya, 14 Mayıs Kayseri.
Süleyman abi seni Galatasaraylı yapalım!
Gripin’in solisti Birol’un babası İlyas Namoğlu bizim buralardan, eski bir Hürriyetçi, iyi bir gazeteci, fotoğrafçı, spor muhabiri.
Çocukken babasıyla sık sık maçlara ve açılışlara gidermiş Birol.
En ilginç anısı ise Beşiktaş tesislerinin temelinin atıldığı gün yaşanmış.
Baba Namoğlu ile açılışa gitmişler, fotoğraflar çekilmiş.
Bir ara Süleyman Seba, o zamanlar 9-10 yaşlarındaki Birol’un başını okşamış ve “artık Beşiktaşlı yapalım seni” demiş, Birol koyu Galatasaraylı, Süleyman Seba’nın yüzüne bakmış, biraz düşünmüş ve aynen şöyle demiş “Süleyman abi seni Galatasaraylı yapalım.”
Herkes şok olmuş tabii.
Biraz sıkılarak anlatıyor Birol bu anısını “Patavatsızlık tabii. Bugün düşününce utanıyor insan. Büyük bir şahsiyet çünkü” diyor.
Bence o yaştaki bir çocuk için şeker bir cevap vermiş Birol, Süleyman Seba’nın da bu cevabı sempatik bulduğuna eminim.
Paylaş