İngiliz’i dava ediyoruz

Sadist bir İngiliz, Bodrum’da 12 yıllık köpeğini sokak ortasında döve döve öldürdü.

Haberin Devamı

“Köpektir” deyip geçmeyin, sahibi tarafından öldürülmek ne korkunç bir duygudur kim bilir!
İngiliz bu korkunç cinayeti “Yaşlıydı, zaten ölecekti” diye savunmuş.
“E adam sen de pek genç sayılmazsın, öldür kendini de o zaman” diyesi geliyor insanın.
Daha da kötüsü, ülkemizin o güzide kanunları gereği adamın 200 lira ceza ile salıverilmesi.
Yani köpeğin ölümünden bizim devlet para kazandı!
Olay İngiltere’de olsa adam bir yıla yakın hapis, para ve bir daha hayvan beslememe cezası alacak.
Durum böyle olunca HAÇİKO Derneği olarak bir karar aldık.
Madem bu ülke kanunları yetersiz ve madem adam da İngiliz, İngiliz Konsolosluğu’na başvuruyoruz, buradan mahkeme kararıyla vatandaşları hakkında İngiltere’de suç duyurusu yapacağız.
Davayı HAÇİKO avukatı Serdar Uluç takip edecek.
Türk Ceza Kanunu hayvan hakları konusunda hâlâ iyileşmediği için İngiliz kanunlarına sığınıyoruz.
Gelişmeleri haciko.org.tr sitesinden takip edebilirsiniz.

Haberin Devamı

Bütün yasakları yasaklamak!
Cadılar Bayramı, gece 02.00...
Tek başıma sokaktayım.
Sokaklar, caddeler geçiyorum.
Bazıları ıssız, kimisi ise kalabalık, kadınlı erkekli gruplar...
Yanlarından, bazen de içlerinden geçiyorum.
Tanımadığım erkeklere gülümsüyorum.
Kadınlara da aynı şeyi yapıyorum ama...
Burada herkes birbirine uzun zamandır görmediği ve çok özlediği arkadaşı, sevgilisi gibi bakıyor.
Saat 03.00’e yaklaşıyor.
Ben hâlâ yürüyorum.
Bir barda duraklama vakti.
Tek başımayım sanmayın.
Hani aynı o filmlerdeki gibi, barda yanında oturan o geceki arkadaşın oluyor.
Gay bir çifte denk geliyorum.
Biri Hollandalı, diğeri Amerikalı.
Bana içki ısmarlıyorlar.
Hollanda, eşcinsel evlilikleri kabul edeli 13 oldu.
Evlilikler gibi boşanmalar da sık sık yaşanıyormuş.
Hatta onlar da geçen yıl boşanmanın eşiğinden dönmüşler.
Biraz sohbet sonrası vedalaşıyoruz, daha yolum bitmedi.
Cadılar Bayramı nedeniyle her yer kostümlü, maskeli insanlarla dolu.
Gecenin bir vakti bilmediğim sokaklarda tek başıma olduğum halde o korkunç maskelerden bile korkmuyorum.
Biliyorum ki arkalarında gülen yüzler var.
Burası Amsterdam, daha 17 yaşımdayken bir süre kaldığım ve bu gece yeniden keyfini sonuna kadar yaşadığım şehir.
Gece yarısından sonra iki-üç saat tek başına rahatça yürüyebileceğiniz, kimsenin sarkıntılık etmediği, sataşmadığı bir başka yer var
mıdır acaba?
Sanmıyorum.
Saat 04.00.
Otele dönerken Teoman’dan Renkli Rüyalar Oteli var dilimde.
Bağıra bağıra söyleyerek yürüyorum.
İnsanlar bakıyor, anlamasalar da gülümsüyorlar.
Ayrım yapmadan sevmenin, hümanizmin, özgürlüğün, yasaklardan arınmanın, iyilik ve mutluluk getirdiğini bir kez daha anlıyorum.
Avrupa’daki hayatın, II. Dünya Savaşı sırasında Amsterdam’da daracık odalarda sessizce yaşamak zorunda bırakılan Anne Frank’dan günümüze nasıl da değişmiş, gelişmiş, özgürleşmiş olduğunu görünce, içimden “Her zaman bir umut var” diyorum.

Haberin Devamı

O kanalı kınıyorum
Medya sorumluluğunu bilmez ve hedef gösterirse, bu hepimizin suçu.
O kanala soruyorum, alenen hedef göstermek yayın ilkelerinize ters değil mi?
Haberlerinizde “başıboş köpek terörü” derken ne demek istiyorsunuz?
Bir olaydan yola çıkarak hayvan sevgisi ve haklarından zaten yoksun olan bu ülkenin insanlarını sokakta yaşam savaşı veren tüm köpeklere karşı doldurmak, onlara terörist damgası vurmak, genelleme yapmak, nefret ekmek iyi bir şey mi?
Şimdi sırf bu haber yüzünden anneler, yavru köpekler dahil toplanır ve sonları ne olur siz tahmin edin.
Ağzı dili olmayan, derdini anlatamayan, horlanan, aç bırakılan, yaşam alanları ellerinden alınan hayvanlara bir darbe de siz vurdunuz.
Tebrikler!
Şimdi bence ne yapın edin, bu sorumsuz haberin sonuçlarını nasıl engelleyeceğinizi düşünün.
İşe bir özür ve sokak hayvanları için bir kampanyayla başlayabilirsiniz.


Yazarın Tüm Yazıları