Hokkabaz’ın senaryosu gereksiz yere mahkemelerde incelene, çıkış noktasının bir sihirbazın Anadolu turnesi olup olmadığı tartışıla dursun, ben filmden yola çıkarak sizi farklı bir yere götüreceğim.
Ve kısaca diyeceğim ki, hem güldüren hem de ağlatan Hokkabaz aslında duygulu bir aşk ve aşık olunası bir aşığın hikáyesini anlatıyor.
Hem de o hep özlenen, ama bir türlü bulunamayan saf, temiz, hesapsız aşkın hikáyesini...
İlk yarının finalini gülmekten karnımızı ağrıtan bir sahneyle yaptıktan sonra ikinci yarıda romantik, iyi niyetli, saf bir aşıkla tanışıyoruz.
Sevdiğine daha yakışıklı görünmek için gözlüğünü dakika başı çıkarıp, önünü bile göremeyen, ki gözlüğü gözünde olsa bile aşkı gözünü kör ettiği için gerçekleri göremeyecek bir adam var karşımızda.
Oynadığı karakterlere müthiş bir gerçeklik duygusu katmasını iyi bilen Cem Yılmaz, İskender’in duygularını, umutlarını, zaaflarını, hayal kırıklıklarını öyle güzel yansıtıyor ki perdeye, biz de onunla sevinip, onunla üzülür hale geliyoruz.
Ve Cem Yılmaz saf aşkı, ki bence bu aşkın en salak ama en güzel hali, tüm çıplaklığı ve çekiciliğiyle gözler önüne sermeyi başarıyor.
Sihirbaz İskender’in almadan vermek üzerine kurulu olan temiz duyguları, günümüzün kirli dünyasında tünelin ucunda bir umut ışığı olabilecek cinsten.
İskender’i, Hokkabaz’ı bir de bu gözle değerlendirin bence.
Cem Yılmaz’ın sihirli filminin çekiciliği, cazibesi biraz da buradan geliyor çünkü.
Testere bayıltıyor
Vahşi, sadist, mazoşist, gaddar, ruh hastası...
Ne derseniz deyin, ama ben Testere 3’ü gözümü kırpmadan, büyük bir zevkle izledim. Filmi gerilim türünün hayranlarına, bayılacakları bir iki saat geçirmek isteyenlere şiddetle tavsiye ediyorum.
Bayılmak derken, açıklık getirmek lazım.
Filme bayılanlar olduğu gibi filmi izlerken düşüp bayılanlar da var!
İşkence sahnelerine dayanamadıkları için sinema salonundan çığlıklar atarak çıkanlar kadar koltuğa yığılıp kalanlar, sedyeyle dışarı alınanlar, hatta ambulansla hastaneye götürülenlerden de söz ediliyor.
Bir de özellikle beyin ameliyatı sahnesinde midesi kalkıp, çıkaranlar oluyormuş. Son derece doğal bir tepki, hiç şaşırmadım.
Taşla ayak ezme sahnesiyle başlayan gerilim beynin açıldığı o sahnede doruk noktasına çıkıyor çünkü.
Testere hayranları için yazayım. Kurbanlarına hayatın anlamını öğretmek için işkence yapan ve kanlı oyunlar hazırlayan Jigsaw’un hikáyelerini anlatan serinin devam filmleri yolda. Gelecek yıl yine Cadılar Bayramı’na denk gelen haftada Testere 4 vizyonda olacak ve bakalım bu kez nasıl bayıltacak!
Vivaldi’nin hayatı beyazperdede
Wolfgang Amadeus Mozart’ın hayatını perdeye taşıyan Amadeus filminin Oscar’lardaki müthiş başarısından neredeyse 20 yıl sonra Antonio Vivaldi’nin hayatını anlatan bir film için kollar sıvandı.
Gelecek nisan ayında çekimlerine başlanacak filmde ünlü İtalyan besteciyi, daha önce Shakespeare in Love’da William Shakespeare rolünde izlediğimiz Joseph Fiennes canlandıracak.
Kadroda Gerard Depardieu, Jacqueline Bisset ve Malcolm McDowell da var.
Film barok müziğin önemli bestecilerinden olan Vivaldi’nin aldığı papaz eğitiminden sonra müziğe gönül verişini ve Venedikli hayat kadınlarının gayri meşru çocuklarının barındığı yetimhanede çalıştığı yılları anlatacak.