Gazeteciden oyuncu olur mu?

Son zamanlarda sektör dışından gelen herkes kadar gazeteciler de filmlerde boy göstermeye başladı.

Mankenden, şarkıcıdan, türkücüden oyuncu olur mu diye soruyoruz da gazeteciden, yazardan oyuncu olur mu diyen pek çıkmıyor.

Kendim sorup, kendim cevaplayayım o zaman.

Doğruya doğru, oyunculuk eğitimi konusunda mankenlerden farkımız olduğu söylenemez.

Yine de bence meslektaşlarım bu işi hiç de fena götürmüyorlar.

Şu ana kadar kamera karşısına geçip, çok kötü oynayan şarkıcı ve mankenlere rastladım ama gazetecilerden bugüne dek fire veren pek olmadı.

Hemen arkadaşlarını kayırıyorsun demeyin, şu birkaç örneği siz de bir değerlendirin.

Uğur Dündar oynadığı tek sinema filmi İşte Hayat’ta kötü müydü?

Gülse Birsel oyunculuğuyla ödüller almıyor mu?

Pakize Suda, Dünyayı Kurtaran Adam’ın Oğlu filminde ayyaş ve paragöz kraliçeyi ne güzel oynamıştı.

Ece Temelkuran, Beynelmilel’de solcu gazeteci rolünde süperdi bence.

En son da Maskeli Beşler Irak’ta, Ali Atıf Bir ve Savaş Ay çıktı karşımıza.

İkisi de ekrana alışık. Abartıya kaçmadan, güzel güzel oynamış, filme renk katmışlar.

Herkesin mesleği kendine, bu saydığım isimlerin oyuncu olma gibi bir derdi yok zaten.

Ama kısa rollerle filmlere katkıda bulunmuş, pekala başarılı da olmuşlar.

Cobain yine heyecanlandırıyor

Nirvana çok sevdiğim gruplardandı, hálá da öyle.

Bu sevdada şarkı sözleri, müzikler kadar grubun yakışıklı ve bir o kadar da gizemli ve hüzünlü bulduğum solisti Kurt Cobain’in de rolü var.

İçimi acıtırdı bu adam, intihar ettiğini duyduğum gün tarifsiz bir acı hissetmiştim.

Dağınık sarı saçları, derin mavi gözleri ve gülmeyen yüzü gözümün önünden gitmemişti uzun süre.

Şimdi merak ediyorum, onun hayatını anlatacak film de acaba aynı hüznü, acıyı, güzelliği perdeye taşıyabilecek mi?

Kurt Cobain’in hayranları tarafından pek sevilmeyen eşi Courtney Love, onun yaşamını anlatan Charles Cross kitabı Heavier Than Heaven’ın haklarını satın almış ve yapıtı filme aktarmak için Hollywood’un büyük şirketleriyle görüşmelere başlamış.

2008’de vizyona girecek bu film Kurt Cobain’i yeniden gündeme oturtacaktır.

Yıllar önce çekilen Oliver Stone imzalı The Doors’u hatırlayın.

Jim Morrison, o film sayesinde öldükten sonra adeta yeniden dirilip, yeni bir hayran kitlesi kazanmamış mıydı?

Nirvana parçalarının çaldığı, Kurt Cobain’in hayatını anlatan iyi bir film kim bilir ne büyük keyifle izlenir.

Düşüncesi bile heyecanlandırıyor.


Cannes’da bir İngiliz

60 yıllık Cannes Film Festivali tarihinde ilk kez jüri başkanlığını bir İngiliz yapacak.

Şu sıralar Helen Mirren’a Oscar getirmesi beklenen Kraliçe (The Queen) adlı filmiyle konuşulan ünlü İngiliz yönetmen Stephen Frears’ın bu yıl başkan koltuğuna oturacağı açıklandı.

Kirli Tatlı Şeyler (Dirty Pretty Things) ve Benim Güzel Çamaşırhanem (My Beautiful Laundrette) gibi filmlerinden de hatırlayacağınız Frears marjinal konulara popülist yaklaşımıyla tanınıyor.

Bu yıl Cannes’a başvuracak Türk yapımları arasında Fatih Akın’ın Yaşamın Kıyısında adlı filmi de var.

Nurgül Yeşilçay’ın örgüt üyesi bir lezbiyeni canlandırdığı Yaşamın Kıyısında, eğer yarışmaya seçilirse Frears’ın başkanlığındaki jüri tarafından değerlendirilecek.

Karne hediyesi belli: Küçük Sinemacılar

Çocuğunuza sinemayı sevdirmek için bol bol film izlemesini sağlıyorsunuzdur.

Şimdi sinemayı çocukların keyif alacağı dille anlatan bir de kitap çıktı.

Türkiye’de çocuklar için hazırlanan ilk sinema kitabı olan Küçük Sinemacılar’ı sinema yazarı arkadaşımız Banu Özdemir kaleme aldı.

Bu kitabın da katkısıyla "Büyüyünce yönetmen, oyuncu, senaryo yazarı" olacağım diyen çocukların sayısı artacaktır.

Yarıyıl tatili yaklaşırken söylemiş olayım; sinema biletiyle birlikte verilecek Küçük Sinemacılar iyi bir karne hediyesi olabilir.
Yazarın Tüm Yazıları