Paylaş
Biliyorsunuz artık pek çok ilimizde gastronomi festivali yapılıyor.
Ama hem yılların tecrübesi hem de Gaziantep mutfağının zenginliği sayesinde Gastroantep’in yeri ayrı.
Fatma Şahin’in bitmeyi bırakın giderek artan enerjisinde şehrin mutfağının da etkisi var bence.
En başta da Gaziantep mutfağında hem yemeklerde (iç pilav, çorba, içli köfte ve fıstıklı kebaplarda) hem de başta baklava, lokum (konserimizde izleyenlere fıstıklı lokum dağıtan Gaziantep Güllüoğlu’na buradan teşekkürlerimi yolluyorum) olmak üzere tatlılarda bol bol kullanılan Antep fıstığının etkisi büyük.
Şöyle; Antep fıstığı, içerdiği faydalı yağlar sayesinde kilo alımını önlüyor ve bol bol enerji sağlıyor.
Festival Park’taki konser öncesi çokça yedim tabii.
Bende gözler özellikle Korona’dan sonra iyice bozulmaya başladı.
Lens takamıyorum, gözlük takmak istemiyorum, ameliyattan da korkuyorum.
İşte bu durumda göz sağlığına iyi gelen besinlere sarılmak şart.
Ki onu da bu gelişimde Gaziantep’te keşfettim.
Antep fıstığı göz sağlığına birebir olan iki antioksidan olan lutein ve zeaksantini en fazla içeren kuruyemişmiş.
Gözler için birebir yani.
Antioksidan demişken, kansere karşı da etkili olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Bitmedi, damarları genişleten Antep fıstığı kanın vücutta dolaşımını kolaylaştırıyor, yani kalp sağlığına iyi geliyor, kolesterolü de düşürüyor.
Alzheimer’a etkisinden daha önceki yazılarımda bahsetmiştim.
İşte bu fayda deposu kuruyemiş Türkiye’nin yurt dışına ihraç ettiği ürünlerin de başında geliyor.
Belçika çikolatasını bilirsiniz, dünyanın en pahalı ve en lezzetli çikolatalarının başında gelir.
Özelliği en iyi kakaolardan yapılması ve bol kakao içermesidir. Şimdi buna dünyanın en iyi fıstığı olan Antep fıstığı da ekleniyor.
Yurt dışına ihraç ettiğimiz fıstıklar, fıstıklı çikolatalarda pek çok önemli markanın tercihi olmaya başladı.
Yakında bu pazarı tamamen elimize geçireceğimizi düşünüyorum.
Ve bunda uluslararası düzeyde ülke tanıtımı da yapan Gastroantep’in rolü büyük.
Fıstığın yanı sıra, Antep peyniri, nohut dürüm ve Antep firik pilavı da bence dünya markaları arasına girmeye aday.
Not: Bu festivali canla başla çalışarak tüm katılımcılar için güzel ve sorunsuz kılan Gaziantep belediyesi ve Bluechip ekiplerine sonsuz teşekkürler.
Çatal bıçak kullanmak out
Gastronomi festivalinden dönmüşken bu yazıyı yazmak ne kadar doğru bilmiyorum.
Çok düşündüm aslında ama sonunda hazır yemeden içmeden bahsetmişken yazmaya karar verdim.
Dünyada yeni bir trend başlamış; elle yemek yeme.
Evet, bizde ilkellik ve gelişmemişlikle bağdaştırılan elle yemek yemek giderek yayılıyor.
Hem de tüm yemekler elle yeniyor.
Burger çeşitlerini elle yediğimizi biliyoruz.
Dilimlenmiş pizzayı da çatal bıçakla kesip yemek artık demode.
O pizza diliminin elinize alacak ve afiyetle ısıra ısıra yiyeceksiniz.
Bunlar tamam ama normal yemekleri elle yemek de ne demek diyebilirsiniz.
Bazı Orta Doğu, Afrika ve Asya ülkelerinde yaygın olan elle yeme kültürü artık batıya da sıçradı.
Avrupa ve Amerika’da pek çok restoranda çatal bıçak servisi yapılmıyor.
Tabii ki elle yemenin bazı kuralları var. Sofraya oturmadan önce elleri iyice yıkamak zaten olmazsa olmaz.
Ama sadece muslukta değil.
Sofraya bir sürahi su ve çukur kase geliyor.
Yemek öncesinde ve sonrasında ev sahibi misafirlerin ellerine su döküyor.
Bu bir gelenek tabii, yemek öncesi ve sonrası muslukta akan su ve sabunla el yıkamak şart.
Elle yemek yemede bir başka uluslararası kural sadece sağ elin kullanılması.
Yemeğe sol elle dokunmak pek çok ülkede bir tabu.
Sofrada çatal bıçak bulundurmamak Asya ve Afrika ülkelerinde yemeğimizi paylaşacağımız insan sayısını sınırlamıyoruz mesajı da veriyor.
Ve biraz da bu geleneğin faydalarından bahsedeyim.
Ayurvedaya göre elin beş parmağı ayrı bir elementi, yani ether, ateş, su, hava, toprağı temsil ediyor.
Elle yemek, yiyeceklerle aramızda daha doğrudan bir bağ kurulmasını sağlıyor ve sindirimi de kolaylaştırıyor.
Elle yenen yemeğin daha lezzetli olduğu da söylenenler arasında.
Babam balığı elle yiyeceksin der ve öyle yapar, kılçık yutmamak için mantıklı tabii.
Hamburger ve pizzaların artık elle yendiğini yukarıda yazdım.
Ayurveda mantığı ile tüm yemekleri, pilavı, makarnayı, salatayı elle yiyeceğimiz günler de gelecek mi bekleyip göreceğiz...
Paylaş