Leyleği havada görmüşcesine geçen haftayı yine yollarda geçirdim.
Önce Gani Müjde’nin NTV’de yayınlanacak "Denizde Hayat" programı için Fethiye’deydim.
Hem iş hem tatil, güzel bir hafta sonuydu. Ceyhun Yılmaz’la birlikte konuk olduğum program Gani’nin yelkenlisinde ve Şövalye Adası’nda çekildi.
Gece olduğunda ise Türkiye-Hırvatistan maçını konsepte uygun olarak denizdeki bir teknenin yelkenine yansıtılmış görüntülerden izledik.
Maç kadar ambians da müthişti anlayacağınız.
Bir sinema salonu bile yoktu
Oradan 3. Mardin Film Festivali için rotamı Doğu’ya çevirdim.
Çok değil, bundan sadece bir yıl önce Mardin’de bir sinema salonu bile yokmuş. Ama onlar gülümsemeye devam etmişler. Gösterimler geçici olarak kurulan perdelerde yapılmış. Ama ani ve ters bir rüzgar geçen yıl o perdeyi bile tam ortasından yırtmış ve eldeki bulgurdan da olunmuş.
Neyse ki artık şartlar daha iyi. Bu yıl şehrin ilk ve şimdilik tek sinema salonu olan Sinemardin’in açılışı yapıldı.
Mardin seni seviyorum
Şimdi önemli olan Mardin’de sinemanın gelişmesi için bundan sonra neler yapılabileceği. İşte üç saatlik toplantıda Mardin Sinema Derneği üyeleri, akademsiyenler, öğrenciler, yönetmenler, senaryo yazarları, yapımcılar, belediye ve valilik yetkilileri ve biz sinema yazarları bunları konuştuk.
Umut Sanat’ın ortaklarından Nida Karabol, Mardin için yapılabilecek en iyi şeyi yaptı ve Umut Sanat’ın yaklaşık 200 filmlik arşivini Mardin Sinema Derneği’nin kullanımına sundu.
Senaryo Yazarları Derneği’nin (SENDER) verdiği senaryo derslerinden güzel işler çıkması bekleniyor.
Bu yıl öncelikle kısa filmlere yönelinecek. Benim naçizane önerim kısa filmlerden oluşan "Paris, I Love You" ve "New York, I Love You" filmlerinin izinden gidip Mardin’de çekilen ve şehirle ilintili kısa filmlerden "Mardin, Seni Seviyorum" adlı bir uzun metraj çıkartmak.
"İstanbul, Seni Seviyorum" çok konuşulsa da bir türlü hayata geçememişti. "Mardin, Seni Seviyorum" hem Türkiye için de bir ilk olur. Bu arada Diyarbakır, Urfa gibi yakın illerdeki sinema derneklerinin de Mardin’i örnek alarak harekete geçme arzusunda olduğunu duydum.
Din, dil ve kültürlerin birleştiği bu çok sesli illerde sinema adına çok güzel şeyler yapılabilir.
Üstelik artık Doğu, "Batı bizi yalnız bırakıyor" da demiyor.
Çünkü Mardin Sinema Derneği’ne destek vermek için buraya gelenlerden onlar da çok etkilendiler.
Tuna Kiremitçi söylüyor
"Düğünler, ayrılıklar, hüzünler, aşklar, yeni başlangıçlar hayatta hep bir şarkıya ulaşmak için varlar" dedi o gece Tuna Kiremitçi.
Çok da güzel söyledi bence.
9 yıl aradan sonra tekrar müziğe dönen Tuna’nın Beyoğlu Hayal Kahvesi’ndeki ilk performansında sadece müzik değil sözler de etkileyiciydi.
Hem yazar hem de besteci ve müzisyensen böyle oluyor galiba. O gece Demet Sağıroğlu da sahneye çıktı, Kınalı Bebek ve İhanet Ettin’i hatırlattı bizlere. Hatırlattı diyorum çünkü baktım da "Tanrı’ya seni ben şikayet ettim, çünkü sen aşkıma ihanet ettin" diyeli çok uzun yıllar olmuş.
Ama aynı bisiklete binmek, kayak yapmak ya da yüzmek gibi güzel şarkılar da yıllar geçse bile hiç unutulmuyor.
Hayal’de hayal ettiğimden de güzel bir gece geçirdim.