Paylaş
* Seni henüz tanımayanlara kendini nasıl anlatırsın?
- Kendisi gibi müziği de genç, dinamik olan birisi. Eğlenceliyim, o yüzden müziğim de eğlenceli.
* İlk hatırladığın şey ne çocukluğuna dair?
- Annem ve babamla Atatürk Ormanı’ndayım. İçi boş bir süs havuzu var. O havuzun içinden çıkarmaya çalışıyorlar beni. Herkesin söylediği şey şuydu; “Biz hayatımızda bu kadar kuduruk bir çocuk görmedik”! Benim kalorifer borularının tepesinde fotoğrafım var, annem aşağıdan yemek yedirmeye çalışıyor!
* “Bu ne ya!” Çıkış şarkın gibisin. Tek çocuk muydun sen?
- Evet.
* Niye tek çocuk? “Bundan bir tane daha olursa biteriz” diye korktular belki de...
- Olabilir! (Gülüyor) Gerçekten çok zor bir çocukmuşum. Zapt edemiyorlarmış. “Bir tane daha istemiyoruz” demişler. Anne, baba, bakıcı, anneanne peşimde. Dört kişi ancak büyütebilmişler. Bu kadar korumalarına rağmen sürekli düşmeler, kazalar olmuş...
ÇOK ŞIMARTILDIM
* Var mı kırık çıkık?
- Kırık çıkık olmadı ama ciddi yanıklar olmuştu ellerimde. Gidip ızgaraya yapıştırmışım ellerimi. Bir de düdüklü tencerede kendimi görüp öpeceğim diye altı yanan tencereyi öpmüşüm.
* Şımartıldığını düşünüyor musun?
- Kesinlikle çok şımartılmış olmalıyım ki bu kadar izin vermişler. Ben vermezdim şahsen.
KRALİÇELER GİBİ BÜYÜDÜM
* Adını niye Ece koymuşlar?
- Aslında Eylül olacakmış ama son dakika değişikliğiyle Ece olmuş. İsimlerin anlamlarının karakterleri etkilediğini söylerler. Ece, kraliçe demek. Belki de o yüzden kraliçeler gibi büyütüldüm.
* Ne iş yapıyor anne baba?
- Annem piyano öğretmeni, babam da çok uluslu özel bir şirkette üst düzey yöneticiydi, yeni emekli oldu. Şimdi onu yavaş yavaş müzik piyasasına sokmaya çalışıyorum.
* Niye?
- Yapımcı olsun diye. (Gülüyor)
* Zaten yapımcın değil mi?
- Öyle...
* Başkalarına da mı albüm yapsın istiyorsun?
- Evet. Ozan’la (Doğulu) çok iyi arkadaşlar. Ben çok isterim ikisinin beraber ilerlemesini. Şirketimiz büyüsün, başka sanatçılarımız olsun isterim.
OKULU HİÇ SEVMEDİM
* Normalde aileler çocuklarının topçu, popçu olmasını istemez ama seninkiler destekçi...
- Profesyonel müzik eğitimi almaya başladığımda çok destek verdiler. Ben yarı zamanlı Mimar Sinan mezunuyum, okuldan çıkıp oraya gidiyordum. Ailem için okuldaki derslerden daha çok konservatuvardaki başarım önemliydi. Yetenekli olduğum bir alana beni yönlendirmek onları mutlu ediyordu. Hep teşvik ettiler. Evde hiç “Niye bu ders zayıf geldi!” diye kıyamet kopmadı.
* Zayıf geliyor muydu?
- Hep geliyordu. Derslerde başarılı bir öğrenci olamadım hiç. Okulu sevemedim.
BABAMI OZAN İKNA ETTİ
* Çocukken şarkıcı olmak istiyor muydun?
- Evet. Ya şarkıcı olacaktım ya da pilot.
* Neden pilot?
- Uçakları çok merak ediyorum ama işin mühendislik kısmını. Teknik kısımları, modelleri ilgimi çekiyor.
* Babanın kanına kim girdi de seni müzik piyasasına soktu ve böylesine destekledi?
- Ozan girdi. Aslında benim vasıtamla tanıştılar. Ozan, babamı ikna etti. Babam kesinlikle istemiyordu ama sebebi tutuculuk değildi. “Kızımı kurtlar kapanına sokmam” diyordu.
* Buralar kurtlar kapanı mı sence?
- Değil. Bir kere bile öyle hissetmedim. Bence babam benim bu kadar zor bir hayata adapte olabileceğime inanmıyordu. Bana o kadar güvenmiyordu. Ozan işi detaylı anlatınca ikna oldu.
BEN ŞARKIMI TIKLATMIYORUM
* Bahsedeceğin bir rekorun var mı?
- Son zamanların en çok konser veren sanatçılarındanım. Ayrıca tüm zamanların gelmiş geçmiş en çok dinlenen hareketli şarkısı bana ait. 86 milyon tıklanması var “Hoşuna mı Gidiyor”un.
* Bu aralar tıklatmalar gündemde. Tıklatıyor musun sen de şarkını?
- Ne alakası var? Biz iyi bir şarkı yaptık, çocuklar da, gençler de, ev hanımları da çok sevdi. Bunu iddia edenlere de en az 100 tane benim şarkımı dinlerken, söylerken kendini çekmiş insanların videolarını gösterebilirim.
ÇOK ELEŞTİRİLDİM AMA DİKKAT ÇEKTİM
* İlk şarkın “Bu Ne Ya!” çok eleştirildi...
- Ben realist bir insanım. “Bu Ne Ya” sevilmedi, bunu açıkça söyleyebilirim.
* Ama tanınmanı sağladı...
- Tam onu söyleyecektim. Bir yandan acayip dikkat çekti. Klip de çok iddialıydı. Şimdi de buradayız işte.
* Hayal ediyor muydun bunları?
- Evet. İki sene oldu, süreç olarak bu kadar hızlı olabileceğini düşünmüyordum ama bunu hayal ediyordum. Tabii daha hayalime ulaşmış değilim.
EVE GEÇ KALAMAM
* Anne ve babanla mı yaşıyorsun?
- Evet, ayrı yaşamama asla izin vermezler. Hâlâ daha eğer işte değilsem, gece belli bir saatte evde olmak zorundayım. Annemle babam ben eve gelmeden asla uyumaz.
“BEYAZ SHOW”DA BENİ ŞİŞKO GÖRMÜŞLER
* Var mı sahnede yaşadığın ilginç bir olay?
- Çok ilginç denemez ama geçen katıldığım bir etkinlikte bir genç sahnede kız arkadaşına evlenme teklif etti. Kız ağlayarak kabul etti. Arada kıza yaşını sordum, “1992 doğumluyum” dedi. Hemen döndüm basın danışmanıma, “Gördün mü yaşıtlarım evleniyor” dedim. En son yaşadığım bu.
* Sen evlenmek istemiyor musun ki?
- Evlenemem, sözleşmem var.
* Nasıl yani?
- Menajerim Ufuk Ergin, öngörülü bir adam. Benim iyi bir yerlere geleceğimi anladı, tam yükselecekken aşık olur, evlenirim diye çekindi. Evlenmeyeyim diye anlaşma yaptık.
* Niye, evlenince bir şey mi olacak? Evlenenler ev kadını olmuyor ki, işine devam ediyor.
- Herhalde konsantrasyonum bozulur diye korktu.
* Var mı biri hayatında?
- Yok. Olsa da evlenmem. Daha 23 yaşındayım. Babam da vermez beni zaten.
* En son ne zaman sevgilin oldu?
- Bir yıldır yalnızım.
* İstemiyor musun birini hayatında?
- İstiyorum ama doğru düzgün birini istiyorum. Yaşım genç aslında, daha gündelik ilişkiler de istiyor olabilirdim, oyalanmak, zaman geçirmek için. Ama hiç öyle biri olamadım. Bundan önceki ilişkim de uzun sürmüştü. Çocuktuk tanıştığımızda ve altı yıl devam etmişti.
* İdealindeki erkek nasıl biri?
- Zeki, anlayışlı, hoşgörülü. Benim zor bir hayatım var, bunu kaldırabilecek kadar kendinden emin biri olması lazım.
* Hiç fiziksel özelliklerini tarif etmedin. Duygusal özellikler daha önemli galiba senin için?
- Evet, benim için hiç önemli değildir yakışıklı olup olmaması. O altı yıllık erkek arkadaşım da dünya çirkiniydi.
* Ama akıllı bir adamdı herhalde?
- Akıllı bir adam olsaydı şu an yanımda olurdu. Ben manyak mıydım o kadar çok takıldım, bilmiyorum. Bu da benim zaafım herhalde. Takılınca takılıyorum.
* Diyelim ki çok aşık oldun ve karşındaki adam bu işi yapmanı istemedi. Ne yaparsın?
- Bay bay derim. Öyle birine tahammül edemem ben.
* Yoğun bir tempoda çalışıyorsun. Ailenin prensesi gibi büyütüldüğün bir hayattan böyle bir hayata geçmişsin, zorlanıyor musun?
- Zorlandığım noktalar tabii ki oluyor, çünkü çok fazla işe gidiyorum bu aralar. Mesela geçtiğimiz sekiz gün üst üste sahneye çıktım, artık titrer vaziyetteydim. Vitamin falan aldım.
* Nasıl tepki veriyorsun bu duruma?
- Sinirlerim zayıflıyor. Ağlıyorum mesela.
* En son neden ağladın?
- En son menajerim ağlattı beni. Manisa’da sahneye çıkmıştım. Acayip uykusuz ve yorgundum. Gece 02.30’da aradı, “Yarın akşam Karaman’da sahneye çıkacaksın” dedi. Sabahın köründe havaalanına gittim, uçağı bekliyorum, yine aradı, “Sen şişkosun, spora başlaman gerekiyor” dedi. “Beyaz Show”u izleyen birisi şişko görmüş beni.
* Bir de kendine dikkat edeceksin...
- Yoğun tempodan dolayı spora ayıracak vaktim yok ki benim. İki hafta önce havaalanında duş aldım biliyor musun?
Paylaş