Onur Baştürk’ün yazdıklarını takip eden pek çok okuyucu gibi ben de şaşkınlık içindeyim; evli çiftler özel partilerde eş değiştiriyor, evliyimamauygunum.com adlı bir internet sitesi kuruluyor, üye sayısı 50 bini buluyor...
Hatta siteye üye olmak için para ödemek gerekiyormuş.
Oysa ben, çok değil, bundan 8 ay önce eş değiştirmeyi konu alan Fransız filmini sinemada seyrederken ne dünyalar varmış da haberimiz yok diye geçirmiştim içimden.
İşte bu Türkiye’de asla olmaz da demiştim. Amma da cahilmişim!
Ben olaya Fransız kalmışım, bizim Türkler de Fransız filmine ayak uydurmuşlar bile.
Sözünü ettiğim cesur Fransız filminin adı Mutluluğun Resmi (Peindre ou Faire L’amour).
Başrollerinde Fransız Sineması’nın iki önemli oyuncusu Daniel Auteuil ve Sabina Azema’nın olduğu Mutluluğun Resmi, eş değiştirenlerin ve evliyimamauygunum.com üyelerinin başucu filmi olabilecek bir yapım.
Türkiye’de, birkaç istisna hariç, hangi oyuncuyla, yönetmenle konuşsanız sinemayı tek geçtiklerini, televizyona yaptıkları işleri para kazanmak için mecburiyetten ve çok da keyif almadan yaptıklarını söylüyor.
Buralarda televizyon para kazandırıyor ama pek de saygı görmüyor yani.
Amerika’da ise tam tersi bir durum söz konusu.
Hollywood’un büyük isimleri yere göğe koyamadıkları televizyona iş yapmak için sıraya girmiş durumdalar.
Steven Speilberg’in reality şov programı On the Lot mayıs ortasında yayınlanmaya başlayacak. Finale kalan 16 yönetmenin çektiği kısa filmler arasından birinci olanı halk oylaması belirleyecek. Kazananın ödülü ise her sinemacının iştahını kabartacak cinsten: Yüksek bütçeyle Dreamworks kanatları altında film çekme imkanı.
Bir başka ünlü yönetmen Spike Lee ise NBC’de yayınlanacak MONY (Mayor of New York-New York Belediye Başkanı) adlı dizinin yönetmenliğini yapacak.
Lee, sıradan bir vatandaş New York belediye başkanı olursa ne olur sorusuna cevap arayacak bu dizi için New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg’le işbirliği yapıyor.
Ve George Lucas...
Ünlü yönetmen Yıldız Savaşları’ndan doğan yavru projelerden biri olan Clone Wars’un son rötuşlarını tamamlamak üzere.
Lucas, televizyonda işlerin hızlı ilerlemesine ve masrafların düşük olmasına bayılıyormuş. Televizyonun sinemadan çok daha keyifli olduğunu, sinemada riskin büyük olmasının işin tüm eğlencesini alıp götürdüğünü söylüyor.
Yani, bizimkilerin burun kıvırdığı televizyon işleri Amerika’da pek bir ’in’ bu aralar.
Hollywood yönetmenlerinin öncülük ettiği "televizyonu sevelim, sevdirelim" modası yakında buralara da gelecektir.
Takva’nın DVD’si çıktı
Takva geçen yılın en fazla konuşulan filmlerindendi.
Tarikat üyesi dini bütün bir Müslüman rüşvetin tadını alır, cinselliğini bastıramaz ve ikilemlere düşerse ne olur diye soran filmin DVD’si bu hafta piyasaya çıktı.
Filmin konusu zaten ilginç, ben bir de aldığı ödülleri sıralayayım: Toronto Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü, 43. Antalya Film Festivali’nde En İyi Senaryo, En İyi Erkek Oyuncu dahil 9 ödül, SİYAD En İyi Erkek Oyuncu Ödülü, 57. Berlin Film Festivali’nde FIPRESCI Ödülü. Fazla söze gerek yok, bu DVD kaçmaz.